Adalet Bakanlığı'nın F tipi cezaevleriyle ilgili İstanbul Barosu'nun aldığı kararlardan dolayı Başkan ve Yönetim Kurulu üyelerinin görevden alınmaları için harekete geçmesi hukukçuları ve sivil örgüt temsilcilerini ayağa kaldırdı. Adalet Bakanlığı'nın, Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği yazıda, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu'nun F tipi ile ilgili olarak aldığı kararın Avukatlık Kanunu'nun 76. maddesinde tanımlanan amaca aykırı ve illegal olduğu gerekçesi ile dava açması üzerine basın toplatısı düzenleyen İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman, Adalet Bakanlığı'nın cezaevlerine yönelik yaptıkları operasyonun sorumluluğundan kurtulmak için kendilerini suçladıklarını ifade etti. Sayman, "Adalet Bakanı F tipi cezaevleri ile ilgili operasyonların sorumluluğundan kurtulmak için yaptığı açıklamada İstanbul Barosu'nu suçluyor ve F tipi cezaevlerini çok farklı bir şekilde tanıtmakla suçluyor. Bakan açlık grevleri ve ölüm oruçlarından da avukatların cezaevlerinde müvekkillerini ziyaret ettikten sonra artış görüldüğünü ileri sürererek avukatları suçlamaktadır. Ancak Adaet Bakanlığı avukatlardan önce savunmanın örgütü İstanbul Barosu hakkında işlem başlatıyor" dedi. Dünden bugüne gerek operasyonlar sırasında gerekse cezaevlerine giriş çıkışlarda avukatların uğradıkları haksızlıklar karşısında Adalet Bakanlığı'nın sessizliğini sürdürdüğünü söyleyen Sayman, "Yasanın Adalet Bakanlığı'na tanıdığı feshetme yetkisi barolar üzerinde Bakanlığın vesayet yetkisidir ve istisnasız tüm barolar, hukukçular bu yetkiyi 'antidemokratik', 'hukuk devet anlayışıyla' ve 'bağımsız yargı ilkesiyle' bağdaşmaz görmüşlerdir" dedi.

'Amaç baroları susturmak'

Adalet Bakanlığı'nın bu girişimine diğer barolardan da tepki geldi. Kocaeli Barosu Başkanı Bora Uluç, İstanbul Barosu hakkındaki soruşturma isteminin, baroları susturmaya yönelik girişim olduğunu savundu.

Öte yandan, Adalet Bakanlığı'nın isteği, 11 Ocak 2001 tarihli Hukuk İşleri Genel Müdürü Bülent Gökgöz tarafından Bakan adına imzalanarak Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı'na gönderildi, Beyoğlu Cumhuriyet Savcı Vekili Fahrettin Çankaya tarafından da işleme kondu.