T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Eğitimde mükemmeli arama

"Öğrenme" ve "öğretme" faaliyetleri, hem "bireysel" hem de "toplumsal" düzeyde, kişilerin olduğu kadar kuruluşların da ana sorunu haline geldi. İster "kamu", ister "özel", isterse de "gönüllü" olsun, "eğitim" bütün kurumların gelecekteki başarısının ana kaynağını oluşturuyor. Çünkü eğitim bugünden geleceğe yapılan bir yatırımdır.

Öğrenilmesi gerekenlerin, öğrenilenler yanında çok büyük olması, kişilerle birlikte kuruluşları da eğitim çalışmalarına ağırlık vermeye zorluyor. Öğrenmenin yaşı olmadığı gibi, yeri ve zamanı da yoktur.

"Öğrenme" ve "öğretme" faaliyetleri, "doğum"dan "ölüm"e kadar kesintisiz devam eden bir süreçtir. Bu sürece hız ve yoğunluk kazandıramayan kurum ve kuruluşlar, uzun dönemde varlıklarını koruyamazlar. Bu yüzden, kurumlar için olduğu kadar kişiler için de eğitim vazgeçilmez bir önem taşır. Bilgi ve teknolojisi ileri olan kişi ve kuruluşların, üretim kapasiteleri geri olmaz.

Sınırların şeffaflık kazanmasıyla, öğrenmeyi sürekli kılmasını bilen kişi ve kurumlar oluşmakta olan "glokal" dünyanın hem "fatih"leri, hem de "misyoner"leri olmaya başladılar. Oluşmakta olan dünyanın "harp akademileri" üniversitelerdir. Üniversiteleri güçlü ve üretgen olan ülkelerin, kültürel dokuları gibi, ekonomik yapıları da sağlam ve dayanıklı olur.

Bu bağlamda, vakıf üniversiteleri, Türkiye'nin yüksek öğrenim kurumlarına büyük bir canlılık kazandırdılar. Vakıf üniversiteleri dünyaya açık, eğitimdeki gelişmeleri sürekli izleyen yapılarıyla, kamu üniversitelerinden daha çok ilgi görüyorlar. Vakıf üniversiteleri yüksek öğretimde büyük bir cazibe merkezi oluşturdular. Kamu üniversiteleri iyi öğrencileri çekebilmek için onların peşinden gitmek zorunda kalıyorlar.

Vakıf üniversiteleri arasında Fatih Üniversitesi'nin ayrı bir yer ve önemi var. Üniversite hem hocaları, hem de öğrencileriyle küçük bir "Birleşmiş Milletler"e benziyor. Dünyanın her ülkesinden gelmiş öğretim üyeleriyle, üniversite uluslararası bir görünüm kazanmış durumda.

Fatih Üniversitesi öğrencileriyle lokal, öğretim üyeleriyle global bir yapı sergiliyor. Pakistan'dan Amerika'ya kadar dünyanın değişik ülkelerinden gelmiş öğretim üyeleri var. Bu yapısıyle Fatih Üniversitesi "glokal" bir üniversite: Kars'tan Edirne'ye kadar, Türkiye'nin her kentinden gelmiş öğrenciler ve dünyanın değişik ülkelerinden seçilmiş öğretim üyeleri.

Fatih Üniversitesi'nde İşletme Bölümü öğrencilerin en çok ilgi gösterdiği alanların başında geliyor. Çünkü bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de, "girişimcilik" ve "girişim kültürü" önem kazanıyor. Sağlam bir ekonomi ve işletme kültürü almış gençlere, dünyanın her yerinde geleceğin "garantisi" olduğu kadar "girişimcisi" gözüyle de bakılıyor.

Toplumların tarihin akışı içinde, geçmişi hatırlayıp ve geleceğe güvenle bakabilmeleri için, gelen günlerini, geçen günlerinden daha verimli ve daha zengin kılmaları gerekir. Bunun için de bir ayağı kendi ülkesinde, diğer ayağı da bütün dünyayı dolaşan girişimcilere ihtiyaçları vardır.

Girişimciliğin bitmez ve tükenmez kaynağı dünyaya kapalı "kamu" üniversiteleri değil, dünyadaki değişmelere ayak uydurmaya çalışan "vakıf" üniversiteleridir. Vakıf üniversiteleri YÖK'e rağmen, yüksek öğretime bir canlılık kazandırdılar. Kalitede yarışmanın olmadığı yerde gelişme olmaz.

Eğitimde kozmopolitliğe önem vermek gerekir.

Eğitimde mükemmellik aranmazsa, ekonomi ve siyasette mükemmellik hiç bulunamaz.


29 Temmuz 2001
Pazar
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED