T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Avrupa'nın düşünmesi gereken...

Türkiye bir ayda ne kadar da değişti... Bazıları hâlâ, "Olmaz, almayacaklar" dese de, Türkiye'nin AB üyeliği neredeyse kesinleşti. Etkin iki ülkenin yöneticisi (Almanya başbakanı Schröeder ile Fransa cumhurbaşkanı Chirac) biraraya geldi ve Türkiye ile ortaklık müzakeresi için 2005 yılını tespit etti; bu, Türkiye'nin üyeliğinin kesinleşmesi anlamına geliyor. Ancak, Ak Parti hükümeti, Almanya-Fransa mutabakatıyla ortaya çıkan 'tarihi' beğenmedi; hükümet, "Ödevimizi yaptık, demokratikleşme yönünde yeni girişimlerimiz sırada, ortaklığa hazırız" mesajıyla müzakerelerin 2003'te başlamasında ısrarlı.

Türkiye adına yapılan bu itiraz yerinde. 3 Ağustos 2002 tarihinde Meclis'ten geçen 'uyum yasaları'na ek olarak, hükümet, birbiri ardına yeni reform paketleri hazırlığı içerisinde; araya bayram tatili girmeseydi ilk iki paketin Meclis'ten bu hafta çıkması mümkün olabilecekti. 12 Aralık'ta yapılacak Kopenhag Zirvesi'ne katılacak Avrupalı liderler, Tayyip Erdoğan'la bizzat görüşerek, hükümetin demokratikleşme konusundaki kararlılığını ilk elden öğrendiler. Türkiye, AB'nin kendisi için tespit ettiği şartları, bazısını vaktinden önce, yerine getirmiş olacak...

Konunun üzerinde mutlaka durulması gereken yönü şu: AB, seçimden önce Meclis'ten geçirilen 'uyum yasaları' konusunda 'uygulama' tereddüdünü duymakta haklıydı; ancak, 'demokratikleşme', 'özgürleşme' ve 'normalleşme' kavramları üzerinden meşruiyet arayışında olan bugünkü hükümetin varlığı 'uygulama' konusundaki tereddütleri yersiz kılıyor. Türkiye, sadece yasalarıyla değil o yasaların uygulanmasıyla da, AB standartlarında bir ülke olma yolunda.

Bu gerçekler ortada dururken, başını Almanya'nın çektiği bazı ülkelerin Türkiye'nin üyeliğini geciktirme çabasına girmeleri, kendileri açısından büyük bir talihsizlik. Türkiye-karşıtı cephenin başını Yunanistan çekerken, Almanya, Türkiye'nin AB üyeliğinden yana görünebiliyordu; şimdiyse karşıt cephenin lideri gibi davranıyor. Oysa, son seçimden kılpayı başarıyla çıkan Sosyal Demokratlar, hükümet koltuklarını, 'Türkiye-yanlısı' bilindikleri için kendilerine yönelen Türk asıllı Alman vatandaşlarının oylarına borçlu. Türkiye için kritik Kopenhag Zirvesi'nde, Almanya, dışa yansıyan tutumunu sürdürürse, Sosyal Demokratlar, kendi siyasi sonlarını getiren bir süreci başlatmış olacaklar...

Konunun diğer Avrupa ülkelerini ilgilendiren bir boyutu da, Türkiye'nin kapısından döndürüldüğü AB'nin, bir 'Hıristiyan Kulübü' olarak algılanmasının kaçınılmazlığıdır. Önüne konulan şartları yerine getiren, bu uğurda sistemini baştan ayağa yenilemeyi göze alan Türkiye'nin, adı hiç telâffuz edilmemiş bir şart yüzünden AB'ye üye olamadığı ortaya çıkacak: Dini... Bugünün dünyasında, din eksenli bir birlikteliğin, aynı dini paylaşmayan halklar tarafından nasıl değerlendirileceğini ifade etmeye bile gerek yok. Kopenhag'ta verecekleri karar AB üyesi ülkelerin 'sınavı' olacak...

Türkiye'nin AB üyeliği dışında da seçenekleri olduğu biliniyor. 200 yıldır yönünü Avrupa'ya çevirdiği için ilk elde 'seçeneksiz' gibi gelse bile, Türkiye, çok geniş bir coğrafya ile sayısız ortak paydaya sahip bir ülke. Bu bakımdan, Karadeniz'den Kızıldeniz'e, Adriyatik'ten Çin Seddi'ne uzanan bölgede yer alan ülkeler Türkiye için farklı bir potansiyel teşkil ediyorlar. AB üyeliği geri çevrilmiş Avrupa standartlarına sahip bir Türkiye, o geniş coğrafya için, gerçek bir câzibe odağı haline dönüşecektir.

Bu gerçekler ışığında, Türkiye, AB üyeliğine hemen kabul edilmeye hazır ülkelerden üyeliğe daha lâyık; bu sebeple de, Schroeder-Chirac ikilisinin 'oyalama' manevralarının bir temeli yok. AB üyeliğinin ileride kesinleşmesi anlamı taşıyacak "şartlı 2005" tarihi, 3 Kasım'a kadar 'başarı' kabul edilecek bir gelişme sayılsa bile, 'demokratikleşme', 'özgürleşme' ve 'normalleşme' peşindeki bugünkü hükümetin gündeme taşıdığı beklentilerin çok gerisinde kalacaktır. Kopenhag'ta 'kesin' bir tarih alamazsa, Türkiye, kendi başının çaresine bakmanın yollarını aramalıdır.

Şimdi soru şu: Avrupalılar bunu göze alabilirler mi?


8 Aralık 2002
Pazar
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED