T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
El mi yaman, bey mi yaman

Cumhurbaşkanı Sezer, Anayasa değişikliği paketini yeniden görüşülmesi talebiyle TBMM'ye geri gönderdi. Ülkenin istikrara bu kadar çok ihtiyaç duyduğu bir anda, şahsî tatmin arzusuyla hareket etmek, en azından böyle bir görüntü vermek, bilmiyorum, makamına yakıştı mı?

Sezer, buna benzer bir kaç işlem daha yaparsa, arkasındaki halk desteğini toptan kaybeder. Milletle inatlaşan bu tavrı sürdürmesi onu yaralar.

76'ncı madde

Seçim öncesi, hukukun siyasallaştığı bir ortamda Tayyip Erdoğan'ın önü kesildi. Şahsî garazla hedef tahtasına oturtuldu.

Dün Cumhurbaşkanı'nın "kişi için düzenleme yapıldı" gerekçesiyle veto ettiği 76'ncı madde(1), Ecevit Hükûmeti döneminde, Uzlaşma Komisyonu'nda kabul edilen demokrasi paketi (3.10.2001 tarihli, 4709 numaralı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkındaki Kanun'un) içinde zaten yer alıyordu. Üstelik 76'ncı maddeye ilişkin düzenleme, ilk oylamada, Genel Kurul'da, gerekli desteği sağlamıştı. 2'nci turda, sırf Tayyip Erdoğan'ın yasağının kalkmasına yarar düşüncesiyle, uzlaşma bozuldu, 76'ncı madde paketten düştü.

Bu gelişmeyi hatırlayınca, Cumhurbaşkanı'nın "şahıs için anayasal düzenleme yapılamaz" gerekçesi havada kalıyor. Çünkü, işin aslına bakarsanız, son tasarruf, sadece bir şahsın önünü kesmek amacıyla sürdürülen yasağın kaldırılması anlamına geliyor.

Ayak oyunu

Erdoğan'ın milletvekili seçilmesini önlemek amacıyla girişilen tek "ayak oyunu" bu değildi.

  • 312'nci madde değişti. Eski metindeki ağırlaştırıcı unsur, ana unsur haline getirildi. Suçun unsurları değişti ama, Tayyip Erdoğan değişiklikten yararlandırılmadı. Bazı yargı mercileri yeni bir düzenleme yapılmamış gibi davrandı.

  • Erteleme yasası çıktı. Hasan Celâl Güzel faydalandı; aynı durumda bulunan Tayyip Erdoğan, cezasının infaz tarihi itibariyle kapsam dışı bırakıldı. Oysa ana ceza bitmiş olmasına rağmen, o "suç"tan doğan kısıtlılık hali sürüyordu. Hasan Celâl Güzel için "Ana ceza ertelendi / bu cezadan doğan hak mahrûmiyeti de beraberce ertelendi" denilirken, AK Parti liderine "özel" bir muamele yapıldı.

    O tarihte Anayasa Mahkemesi'nin, kişiye özel olduğu izlenimini yaratan bu kararı, acaba Çankaya'da nasıl bir tepki doğurmuştu?

    Kişiye özel ceza olursa, elbette, bu haksızlığın giderilmesinin yolları da aranacaktır. Hele o kişi, iktidar partisinin lideriyse ve mensup olduğu siyasi oluşumu -bütün engelleme çabalarına rağmen- tek başına iktidara taşıdıysa.

    109'dan vazgeçildi

    Eğer 109'uncu(2) madde değiştirilseydi, o takdirde Sezer'in "Şahıs için Anayasa değiştirildi" gerekçesi haklı bulunabilirdi. Böyle bir değişiklik, Başbakan'ın Parlamento dışından seçilmesine imkân vereceği için, parlamenter sistemin ruhuna da aykırı düşecekti. Bu aykırılığı gidermek için, "Herhangi bir kişinin" değil, "En fazla oyu alan partinin Genel Başkanı'nın, dışardan başbakan olarak atanması" konusu gündeme geldi.

    AK Parti içinden ve basından bu formüle de itirazlar seslendirildi. Bir parti, hem en fazla oyu alacak, hem de Genel Başkanı milletvekili seçilmeyecek. Böyle bir ihtimalin, ancak, Tayyip Erdoğan'ı tarif etmek üzere dile getirildiği ortada.

    "Şahıs için Anayasa değiştirilemez" düşüncesini, AK Parti de kabul etti; bu yüzden 109'uncu maddeden vazgeçildi; 3.10.2001 tarihli pakette de olan 76'ncı madde yeniden ele alındı.

    "İdeolojik eylemlere katılma; bunları tahrik ve teşvik" yerini "terör eylemlerine" bıraktı. Böylece düşünce suçlularının siyasi yasaklı olmasının önüne geçilmek istendi.

    Sadece Tayyip Erdoğan değil, bütün 312'nci madde mahkûmları bundan yararlanıyor. Kişiye özel muamele yok.

    Ara seçim

    Cumhurbaşkanı'nın veto ettiği ikinci değişiklik, ara seçimle ilgili.

    78'inci maddedeki "ara seçim, her seçim döneminde bir defa yapılır ve genel seçimden otuz ay geçmedikçe ara seçime gidilemez" hükmü aynen muhafaza edilmişti. Bu kuralın istisnası olan "boşalan üyeliklerin sayısı, üye tamsayısının % 5'ini bulduğu hallerde, 3 ay içinde ara seçime gidilir" hükmü de korunmuştu. Bu istisnaya, sadece "Bir ilde bütün milletvekillerinin boşalması" halinde de üç ay içinde ara seçime gidilmesi ilâve edildi.

    Tayyip Erdoğan'a yarayacak bu düzenleme fevkalâde haklı bir temele oturuyor. Bir ilin hiç temsil edilmemesi durumunda, 3 ay içinde ara seçimlere gidilmesinde gayri tabiî bir şey yok.

    67'nci madde

    Cumhurbaşkanı'nın veto ettiği üçüncü madde (madde 67) seçim yasalarındaki değişikliklerin ne zaman yürürlüğe gireceğini belirtiyor. 3.10.2001 tarihinde, 67'nci maddeye "Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz" hükmü ilâve edilmişti. Ama Anayasa paketinin bir de geçici maddesi vardı. Geçici maddede "Bu hükmün, geçtiğimiz yasama döneminde (21. dönemde)uygulanmayacağı" belirtiliyordu.

    Bu defa da 67'nci maddeye eklenen bir fıkra ile "İlk ara seçimde bu hüküm geçerli değildir" denildi. Bir başka ifadeyle, seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin, ilk ara seçimde uygulanmasına izin verildi.

    Veto geciktiriyor

    Anayasa değişikliğinin paralelinde, Seçim ve Siyasi Partiler Yasası'nın 11'inci maddeleri de değiştirildi. Siyasi partiye üyelikte ve milletvekili seçiminde engelleyici olan 312'nci madde kaldırıldı. Sadece terör eylemlerinden mahkûm olanların siyasi parti üyesi olamayacağı ve milletvekili seçilemeyeceği kabul edildi.

    Söz konusu yasa tasarısının yürürlük maddesi, Anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi için bekletiliyor.

    Bu durumda Cumhurbaşkanı'nın vetosu, demokratikleşme paketini de geciktirmiş oluyor.

    Sezer, herhalde bu davranışı sebebiyle alkış beklemiyor.

    Türk milletinin büyük çoğunluğu, muhalefet partileri ve dünyanın ileri gelen liderleri, Tayyip Erdoğan'ın bir an önce siyasi yasağının kalkmasını ısrarla istiyor. Siirt seçimlerinin iptâliyle kolay ve uygun bir yol bulunmuştu. Veto ile ortaya çıkan gecikme yüzünden, Tayyip Erdoğan, ara seçime yetişemezse, sorumluluk, itibar kaybı olarak Cumhurbaşkanı Sezer'in omuzlarında kalacaktır.

    Referandum

    Anayasa'ya göre, değişiklik aynen Meclis'ten geçerse, bu defa Cumhurbaşkanı halk oyuna başvurabilir.

    İlgili madde şöyle: (Madde 175) "Cumhurbaşkanı, Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları bir daha görüşülmek üzere TBMM'ye geri gönderebilir. Meclis geri gönderilen kanunu üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile (367 ile) aynen kabul ederse, Cumhurbaşkanı kanunu halk oyuna sunabilir"

    Cumhurbaşkanı'nın ilk aşamada referandum hakkı yoktu. Bu hak ikinci aşamada, yani Meclis, kanunu aynen kabul ettiğinde doğuyor.

    Bakalım Sezer, Meclis'ten aynen geçen kanunu (Anayasa değişikliği paketini) halk oyuna sunmaya cesaret edecek mi?

    Bence cesaret etsin. Halka gitsin. Ve millet bu Anayasa değişikliğine vize verirse istifa etsin.

    Anayasa değişikliğine karşı çıkmanın bedelini ödemeli Cumhurbaşkanı. Mutlaka referanduma gitmeli. Bakalım Tayyip Erdoğan'la boy ölçüşsün. Görelim el mi yaman bey mi yaman.

    Dip Not (1): 76'ncı madde, milletvekili seçilme yeterliliğini düzenliyor. Evvelce "İdeolojik veya anarşik eylemlere katılma, bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik" suçundan mahkûm olanlar milletvekili seçilemezken, Cumhurbaşkanı'nın vetosuna uğrayan metinde, sadece "terör eyleminden mahkûm olanların" seçilme hakkı ortadan kaldırılıyor.

    (2): 109'uncu madde, Başbakan'ın Cumhurbaşkanı tarafından, TBMM üyeleri arasından atanmasını öngörüyor.


  • 21 Aralık 2002
    Cumartesi
     
    NAZLI ILICAK


    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED