T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Kolay lokma

Artık kolay lokma yok. Nasıl ki ülkemizde işsize iş bulmak, üretime kredi, üretilmiş mala pazar bulmak, geçimini kolay yoldan temin etmek zorlaştı ise, yani ekmek artık arslanın ağzında ise, futbolda da puanlar arslanın ağzında.

Bu durum süper ligdeki her takım, her maç için böyle. Öyle eskiden olduğu gibi üç büyüklerin her maçına banko demek zor.

"Ama yine üst sıradalar ve zor da olsa puanları alıyorlar" derseniz, şu cevabı veririm: Şu gün için bu aldatıcı bir durumdur. Bence şu gün için gösterdikleri performans ile üç büyükler hiçbir maça "banko" galip sayılarak çıkamaz ["Futbol bu her şey olabilir" gibi kolaycı bir hükmün arkasından söylemiyorum].

Meselâ Malatya'ya bakalım. Altay'a altı gol attı. Peki ligin 9. sırasında olan bu Malatya daha önce ne yaptı?

Galatasaray ile berabere kaldı, Fenerbahçe'yi yendi ama Elazığ'a yenildi. Görüyorsunuz ki, ne zaman ne yapacağı belli değil.

Aslında bu durum süper lig için umut verici, sevindirici bir neticedir. Anadolu takımlarının "kolay lokma" olmaktan çıkması, futbolumuzun denk mücadeleler-sürpriz neticeler getirmesi yolunda ilerleyeceğine işarettir. Ve bu işaret Fenerbahçe-Elazığ maçında kendisini gösterdi. Yönetimdeki dalgalanmalar, Başkan Yıldırım'ın "çekilebilirim" yolundaki sinyalleri, Lorant-Oğuz çekişmesi, sakatlıklar, form düşüklüğü Fener'i her hafta ayrı bir çıkmaza sürüklüyor.

Rapaiç, Abdullah, Oktay, Yusuf gibi her biri ayrı bir değer olan futbolcular kadroya girememiş. Ogün, Rüştü, Hakan sakat. Bir İsmail Güldüren vakası var; artık buna talihsizlik mi, basiretsizlik mi ne demeli. İsmail belki de transfer yaptığı ilk sene Fener forması giyemeyecek.

Fenerbahçe zengin kadrosunu hovardaca harcıyor. Elazığ maçında bir ilk devre seyrettik, öldük-öldük-dirildik (Üç büyükler çoğu maçta bu duruma düşüyor). İkinci devre Elazığ'ın da hücuma dönük oynaması sonucu daha hareketli ve zevkli geçti. Ortega, Revivo, Serhat üçlüsü bir türlü geri dönemedi. Orta saha Ceyhun ile Steviç'e kaldı.

Ceyhun ileri üçlünün ardında hücuma dönük oynadığı için, Fenerbahçe orta alanda bir buçuk kişi ile dört adama karşı koymaya çabaladı. Savunma ile forvetin arası zaman zaman yetmiş metre açıldı. Ümit Özat kendi gayreti ile ileri çıkarak dengeyi sağladı. Ceyhun bu maçta çok gayret sarfederek arayı kapatmaya, topu taşımaya çalıştı. Fenerbahçe'nin kanatları yine bir işe yaramadı.

Ancak.

Mesele Fenerbahçe'nin zaafları, kötü futbolu değil sadece. Elazığ'ın henüz süper lige adım atmış bir takımın gösterdiği performans.

Biraz daha cesur, biraz daha becerikli olabilselerdi Saracoğlu stadından puanla dönebilirlerdi. Önümüzde Avrupa Kupaları rövanş maçları var.

Umarız bu maçlara katılan takımlar puan alır ve Türkiye'nin klansmanındaki derecesi yükselir. Bu işi sadece Galatasaray'ın başarısına bağlamak düpedüz haksızlık.


1 Ekim 2002
Salı
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED