T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R
O'nu hatla anlatmak

Ali Hüsrevoğlu şimdiye kadar Bedir ve Uhud Savaşları ile Habeş'e hicreti Kuran ayetleri ile yazdı. 26 yıllık hattat, 'Belki ömrüm ve gücüm yetmez ama, Saadet Asrını ve Peygamberin hayatını yazmak, sonrada tüm bunları kalıcı bir müzede toplamak istiyorum' diyor.

Ali Hüsrevoğlu Küçük Çamlıca'da yükselen binalardan birinde oturuyor. Adresi bulmak zor olmadı. Fotoğraf çekiminin ardından dört tarafı hat tablolarına bezenmiş bir odada başlıyoruz konuşmaya. Sanatın içinde yoğrulan 26 yılın ardından ilgisizliğe biraz kırgın görünen Hüsrevoğlu, kafasındaki kocaman projelerin ağırlığına inat sohbetimiz başlar başlamaz, iyimser bakışlarını çıkarıyor ortaya. Oturduğu evin hemen yanında kiraladığı dairede çalışmalarını sürdüren Hüsrevoğlu, icra ettiği sanatın benzerlerinden farkını mesajına bağlıyor. İslam tarihi ve saadet asrı dönemlerini eserlerinde işleyen Hüsrevoğlu, şu ana kadar Bedir, Uhut ve Hendek Savaşları ile Habeşistan'a hicret isimli eserlerinde, konuyu işlemiş. Doğup büyüdüğü Afyon'da cami ve tarihi binalarda gördüğü hatlardan oldukça etkilenen Hüsrevoğlu, İstanbul'a geldiğinde bu sanatı öğrenmeye karar veriyor. Önce Hattat Çelebi'den, daha sonra ise Osmanlı'nın son hat ustası Hattat Hamit Aytaç'tan icazet alıyor. Hatta Hattat Hamit'in ölümünden önceki son hatını yazmak Hüsrevoğlu'na nasip oluyor. Ders aldığı Süheyl Ünver'in 'Oğlum, hat sanatına çalıştığın kadar, hattın tarihine de çalış' tavsiyesine uyan Hüsrevoğlu, uzun bir dönem hat tarihi üzerine çalışma yapıyor. Hat tarihinin önemine değinen hattat, 'İnsan, eline aldığı örnek için durmadan gayret etse de, uzun vadede bir verim alamaz. Önce bir görüş kazanması, bir bakış yakalaması gerekir' diye konuşuyor. Hat sanatının ustalarından söz eden Hüsrevoğlu, 'Hattat Halim ve Ustam Hattat Hamit'in hat sanatına baktığı açıyı, biz hala kestirebilmiş değiliz. Hattat Halim'in bir caminin bütün yazılarını bir gecede bitirdiğini biliyorum' diye konuşuyor.

Uzun zamandır üzerinde çalıştığı Asrı Saadeti İhya Projesine değinen Hüsrevoğlu, sadece Asrı Saadet içinde bir dönüm noktası olan Bedir Harbi'ni Kuran ayetleri ile yazmak için 8 ay uğraşmış. 'Bir tablo için 8 ay. Bu sizi yormadı mı' diye sorduğumuz Hüsrevoğlu, 'İnsan idealleri üzerine yaşar. Bu tablo, projelerim içinde önemli bir aşama. Asrı Saadeti'in en önemli ayaklarından. O yüzden bu sekiz aydan ve ortaya çıkan sonuçtan oldukça memnun kaldım' diyor. Hüsrevoğlu'nun ömründen sekiz ayı götüren tablonun önünde duruyoruz. Tabloda iki grup, iki yakaya konuşlanmış. İyilik ve kötülük, savaş ve barış, kibir ve tevazu Hüsrevoğlu'nun çizgilerinde ve aynı tabloda hayat bulmuş. Tablo sanki canlı ve gözünüzün önünde bir dünya savaşı dönüyor..

Marifet iltifata tabidir

Ali Hüsrevoğlu, hep Asrı Saadet eserlerini öne çıkarsa da evinin dört köşesi farklı hatlarla süslenmiş. Yasin Suresi'nin işlendiği üç büyük tablo, besmele, çeşitli ayetler evin duvarlarına renk katıyor. Şimdiye kadar 30'un üzerinde bireysel ve karma sergiye katılan Hüsrevoğlu, hat sanatının hakettiği ilgiyi görememesinin üzücü olduğunu kaydediyor: 'Evet bir çok kez söylenmiştir. Kuran Metke'de inmiş, Mısır'da okunmuş ve İstanbul'da yazılmıştır. Hat sanatı gerçekten Allah tarafından milletimize bahşedilmiş bir yetenek. Buna rağmen hat, ülkemizde hakettiği ilgiyi bir türlü göremedi. Şimdi bunca yıldan sonra kalkıp bir hattat, maddi sıkıntılardan ötürü yurtdışına gitmeyi düşünüyorsa bu kimin ayıbı.'

Kurumların ilgisizliğine rağmen, geleneksel sanatlara karşı gençlerde sürekli bir kıpırdanma olduğunu dile getiren Hüsrevoğlu, popüler kültürün onca ağırlığına rağmen geleneksel sanatlara karşı hep zate kalan ilgiyi, samimi gayretlerin Allah katında kabul görülmesine bağlıyor. Hüsrevoğlu, bu konuda Prof. Dr.Uğur Derman gibi, hatın çöküş dönemlerinde Anadolu'yu şehir şehir dolaşıp hat sanatını anlatan ve insanlara sevdiren isimlerin unutulmaması gerektiğini kaydediyor. 'Marifet iltifata tabidir' diyen Hüsrevoğlu, 'Yaptığınız eser iki üç yıl elinizde kalıyorsa, bu olay sanatkar için vahim bir durumdur. Elbette her eser satılması için yapılmaz. Ancak satılması gereken eserler sanatçının elinde kalıyorsa, bu, sanatkar için maddi ve manevi açıdan önemli bir sorun haline gelir' diyor.

Ali Hüsrevoğlu kimdir?

1956 yılında Afyon Sandıklı'da doğan Ali Hüsrevoğlu, İstanbul Üniversitesi Yüksek İslam Entitüsü'nde lisans eğitimi aldı. Askerliğinden sonra Medine'ye giden Hüsrevoğlu, Cizre ve Medine üniversitelerinde 10 yıl görev yaptı. Mescit-i Nebevi'nin son genişletme çalışmalarının yazılarını yazdı. Sonraki yıllarda Türkiye'ye dönen Hüsrevoğlu, bir süre Sakarya Üniversitesi'nde görev yaptı. Sonraki yıllarda Marmara Üniversitesi'ne geçti. Evliliğini Medine'de gerçekleştiren Ali Hüsrevoğlu'nun beş çocuğu var. Hattat Hamit Aytaç ve devrin diğer ünlü hattatlarından ders alan Hüsrevoğlu'nun şu ana kadar 33 bireysel ve karma sergisi izleyiciyle buluştu.

 
"Peribacaları Ürgüp Sinema Günleri" ertelendi
Erken seçim nedeniyle yapılamayan Peribacaları Sinema Günleri 2003 Mayıs'ına ertelendi.
Bir Kadın Bir Erkek Ve...
Müzikal komediden polisiyeye, maceradan fantastiğe kadar pek çok türe imza atmış olan Lelouch, tüm bu türleri bir arada bulunduran bir filmde, Jeremi Irons ve Patricia Kaas'ı buluşturuyor. Seyredilmeye değer bir performans yakalayan bu muhteşem ikilinin egzotik filmi 4 Ekim'de beyaz perdede yerini alacak. Sinemanın tüm türlerine yatkın gerilim tarzında işlenmiş bir sevgi öyküsü. Jeremi Irons'ın canlandırdığı, İngiliz gangster Valentin, dünyanın en büyük mücevher soyguncusudur. Blöf ve mizahtan başka silahı olmayan ganster, kendi kendine birgün çaldığı mücevherleri sahiplerine iade etmeye söz vererek, bir yatla geçmişini unutup izini kaybettirmek amacıyla dünya turuna çıkar. Eski bir caz şarkıcısı Jane, bir otelin barında kayıtsız insanlara şarkı söylemektedir... Kaderleri kesisen bu iki insanın karşılaştığı engellerle dolu serüveni izleyiciyi tutkun bir seyre sürüklüyor.
BİR KADIN BIR ERKEK
Oyuncular: Jeremi Irons, Patricia Kaas, Claudıa Cardinale Senaryo, Yapım, Yönetmen: Claude Lelouch

İş Sanat, Speer ve Sonsuz Döngü ile perde diyor
Son dönemlerin çarpıcı politik oyunlarından Dünyanın Başkenti(Speer) ve dahi matematikçi Alan Turing'in yaşamöyküsünü konu alan Sonsuz Döngü isimli iki oyun Ekim ayında İş Sanat Kültür Merkeziínde tiyatroseverlerle buluşacak. 8-9-10 Ekim'de, İş Sanat Kültür Merkezi'nde izlenebilecek Dünyanın Başkenti(Speer), Arjantinli kadın yazar Esther Vilar'ın Alman dilinde yazdığı ve insanlık tarihinin en karanlık dönemlerinden Nazizmi, baş karakteri ekseninde sorguluyor. Son dönemlerin en çarpıcı politik oyunlarından sayılan eseri, dilimize Ahmet Cemal çevirdi, Ahmet Levendoğlu yönetti. Oyunda Albert Speer ve Hans Bauer rollerini İstanbul Devlet Tiyatrosu oyuncularından Nihat İleri ve Mehmet Ali Kaptanlar paylaşıyorlar. Nihat İleri ve Mehmet Ali Kaptanlar bu oyundaki rolleriyle Sadri Alışık En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü paylaştılar. Tiyatro Stüdyosu, 16, 17, 22, 23, 30 ve 31 Ekim tarihlerinde ise dahi İngiliz matematikçi Alan Turing'in yaşamöyküsünü konu alan Sonsuz Döngü adlı oyunu sahneleyecek. Hugh Whitemore'un yazdığı oyunu Ahmet Levendoğlu Türkçeye çevirip yönetti. Mehmet Ali Kaptanlar, Özgür Erkekli, Zeynep Efser Erkekli, Serda Kondeler Aktuna, Murat Kılıç ve Emrah Elçiboğa rol aldılar. Tel: 0212 3161083
1 Ekim 2002
Salı
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED