T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bir soru ve beklenen cevap

Bir haftadır Türkiye beni konuşuyor, ben ise susuyorum. Konunun aydınlığa kavuşması için bir hafta, sanırım, yeterli bir zaman dilimi.

Konuyu biliyorsunuz: Geçen pazar günü, Habertürk kanalında, CHP lideri Deniz Baykal'a soru yöneltmek için çağrılmış bir grup gazeteci arasında ben de vardım. Sorularımdan biri, İstanbul adayı Prof. Yaşar Nuri Öztürk'ün yeni çıkan kitabı vesilesiyle CHP'nin din özgürlüğü konusundaki görüşlerini öğrenmeyi amaçlıyordu. Bir süreden beri "Anadolu solu" çizgisini sürdüren CHP lideri, soruma, sadece beni değil dinleyen herkesi mutlu eden özgürlükçü bir cevap verdi.

Konu orada kalmadı, ertesi sabahtan itibaren bir hafta boyunca çeşitli gazetelerin manşetlerine, kanalların haber programlarına taşındı. Prof. Yaşar Nuri Öztürk, en masumu "İftira" olan sözcükler eşliğinde kendisine karşı bir hareket başlattığımı ileri sürdü. İddiası şu: Bir başka siyasi parti adına CHP'yi yıpratıyormuşum...

Oysa, ben, sadece bir soru sormuş, sonra da susmuştum...

Aradan geçen bir haftada Prof. Öztürk'ün telâşının sebebini anlayabilmiş değilim. Herkesin kendi diliyle ibadet edebileceğini savunduğu kitabı ortada. Baykal'a yönelttiğim soruda yer alan 'Türkçe ezan' konusu, Prof. Öztürk 'ezanı' ibadetten saymadığı için, 'ibadet' ile ilgili kitabında savunulmuyor. Kitaptan, yazarın 'ezan' ile ilgili özel fikirlere sahip olduğunu öğreniyoruz; takvim ve saat varken ezana günümüzde ihtiyaç duyulmayacağını söylüyor sözgelimi. "Her dilde okunabilir" dediği ezanın cızırtılı hoparlörlerle yansıtılmasına da karşı çıkıyor.

Bu gerçekler ortada dururken, Yaşar Nuri Öztürk neden şikâyet ediyor?

Bir an için soruyu yanlış sorduğumu, muhatabımın da bu yüzden rahatsız edici bir cevap verdiğini düşünelim. Bu durumda şikâyete mahal olabilirdi. Oysa, Baykal'ın verdiği cevapta rahatsız edici bir yön bulunmuyor; partisine oy vermeyi düşünmeyecek insanları bile cevabıyla mutlu etti CHP lideri... Namazı Türkçe kıldıran, ezanı Türkçe okutan tek parti döneminden farklı bir CHP ile karşı karşıya olduğumuz için sevindik.

Cevap doğru verilse bile sorunun yanlış sorulduğunu varsayalım. Buna gösterilecek tepki son bir haftadır tanık olduğumuz lâf kalabalığı mı olmalıydı? Merak edilen, CHP iktidar olursa, tek parti dönemi uygulamalarına başvurulup başvurulmayacağıydı... Nitekim, konu medyaya taşındıktan sonra, hâlâ bu özlemi duyan kalemlerin var olduğu ortaya çıktı. CHP liderinin cevabı yeterince açıklayıcı değil idiyse, Prof. Öztürk ilâhiyatçı kimliğiyle ortaya atılır, "Ezanın Türkçe okunması, ibadetin Türkçe yapılması zorlamalarıyla ilgimiz olamaz" derdi, biz de ikna olurduk...

Oysa, CHP adayı Öztürk, kitabının bundan sonraki baskılarından 'yanlış anlaşılacağını düşündüğü' ezanla ilgili paragrafları çıkartmaya karar verdiği halde, kamuoyunun merak ettiği esas konu üzerinde tatmin edici bir açıklama yapmıyor. Buna karşılık, çeşitli sıfatlara başvurarak, bütün suçu mâsum bir soru sormaktan ibaret beni etrafa şikâyet etmeyi sürdürüyor...

Aslında herkesi rahatlatmak, bulanık zihinleri aydınlığa kavuşturmak Yaşar Nuri Öztürk'ün elinde. Kitabında gereken düzeltmeleri yapmaya karar vermesinin de açığa vurduğu gibi bazen kastı aşan cümleler kurulabiliyor. Eğer meramını doğru anladıysak, beyaz bir kâğıt üzerine yazıp imzalayacağı şu tek cümle, kitabında yazdıklarından kafası karışanları kendisinin niyetleri konusunda rahatlatacaktır: "Bakan olursam, ezanı Türkçe okutmayı veya bütünüyle yasaklamayı düşünmüyorum..."

Bu rahatlatıcı açıklamayı Prof. Öztürk'ten bekliyorum...


6 Ekim 2002
Pazar
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED