T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Türkiye'de sorun sekülerleşmeden modernleşmesini bilmektir

Türkiye'de sorun modernleşme değil, ölüm ile hayat ve dünya ile ahiret arasına aşılmaz duvarlar yükselten sekülerleşmedir. Modernleşme büyük ölçüde Ondokuzuncu ve Yirminci Yüzyılda ortaya çıkan teknolojik gelişmeleri, ekonomik, siyasal ve kültürel hayatta kullanabilme becerisidir. Sekülerleşmenin tarihi ise, Habil ve Kabil'le başlar. Bu iki farklı insanın çatışması, Kıyamet'e kadar devam edecektir.

Seküler kültür insanın bir çeşit pasıdır. Nasıl pas demiri kemirip tüketirse, inançsızlık da insanı eritip yok eder. Nuri Pakdil'in önemle vurguladığı gibi: "İnsan Tanrı'dan koptukça pas yoğunlaşıyor." Bütün insanlığın sekülerleşmenin doğurduğu paslardan arıtılması her toplumun yüzyüze olduğu ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlardan çok daha önemlidir.

Toplumun bütün kesimlerinin karşı karşıya olduğu sorunlar, insanın paslanmasının ekonomik, siyasal ve sosyal hayata değişik biçimlerde yansımasıdır. Toplum ve kişiler, aşkın kültürden uzaklaştıkça paslanma hız ve yoğunluk kazanıyor.

İnsanda giderek yoğunlaşan paslanmanın önüne geçebilmek için, ölüm ve hayat ya da dünya ve ahiret gibi, parçalara ayrılmış alanları aşarak, daha zengin, daha geniş ve daha anlamlı bir bütüne ulaşmak gerekir. İnsanın dışında, ancak ona kendisinden daha yakın bütünün bilgisi aşkın kültürün değişmez kaynağı Kutsal Kitaplar'dadır. Çünkü krizlerin kaynağı modernleşmenin araçları değil, sekülerleşmenin amaçlarıdır.

Günümüzde bütün insanlığın, seküler kültürün zamanla değişen doğrularına değil, aşkın kültürün Kıyamet'e kadar değişmeyecek doğrularına ihtiyacı var. İnsanın paslanması araçların amaç edinilmesinden kaynaklanıyor. Değişen doğrularla, değişmeyen doğruların bilincine varılması mümkün değildir. Değişen değerleri, değişmeyen değerler sananlar, insandaki paslanmanın önüne geçemezler.

İnsanlığın geleceği seküler kültürde değil aşkın kültürdedir. Zaten aşkın kültür seküler kültürü, hayatın ölümü içinde taşıdığı gibi taşır. Hiç kimse aşkın kültürü yok sayarak, seküler dünyaya egemen olamaz.

Seküler dünyayı kutsallaştıranlar, onun altında ezilmekten kurtulamazlar.

İnsanlar aşkın dünyanın bilgisiyle, seküler dünyanın burnuna halka takmasını bilirlerse, modernleşmenin göz kamaştırıcı ürünleri, onların peşinden gelir. Bugün olduğu gibi, hayat aşkın kültürden soyutlanarak, seküler değerler her alana egemen olursa, modernleşmenin insanı baştan çıkaran ürünleri, bütün bir toplumu peşinden sürükler. Sorun modernleşmenin getirdiği endüstriyel ürünlerden daha çok seküleşmenin değişmez sanılan doğrularıdır.

Türkiye'nin olduğu kadar bütün İslam dünyasını sorunu, sekülerleşmeden modernleşmesini bilmektir. Hiçbir toplum, elektriği bırakıp, gaz lambasına dönmek istemez. Çünkü bilinen dünyanın verileri açık seçiktir. Kimse o verileri değerlendirirken, geri dönülemez hata yapmaz. Önemli olan bilinmeyen dünyanın verileridir. Onların kaynağı sekülerleşmeyle kurutulursa, modernleşmenin teknolojik ürünleri yol göstermede büyük bir başarısızlığa uğrar.

Toplumların afyonu modernleşme değil, sekülerleşmedir.


6 Ekim 2002
Pazar
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED