T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Çift kilitli kapı

Kendileri öyle adlandırılmaktan hoşlanmasalar bile 'küskünler' diye anılan milletvekillerinin seçimi erteletme yolunda epey mesafe aldıklarına hiç kuşku yok. Hareketin gerçek liderleri hâlâ gölgede, ama silüetlerinden kimlikleri çıkartılabiliyor: Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan... ANAP ve YTP'ye ek olarak SP de bütün gücüyle seçimin ertelenmesi için çaba gösteriyor. Yeniden seçilemeyecek durumdaki DSP ve MHP'li 'gizli küskünleri' de eklediğimizde, karşımıza, Meclis'i istediği tarafa yönlendirebilecek bir çoğunluk çıkıyor...

Seçim bir Meclis kararına bağlandığı için yine bir Meclis kararı seçimi ertelemek için yeterli. Zor gibi görünen teknik sıkıntıları aşmanın yolları da bulunabilir. Meclis, "Meşruiyet içerisinde çare tükenmez" deyişine hak verdirecek ayak oyununda usta siyasetçilerle dolu. Gümrük kapılarında oy verme işleminin 2 Ekim'de başlayacak olması seçimi erteletmek isteyenlerin aşamayacağı türden bir engel değil. Geriye dönüş yüzünden YSK emrine tahsis edilmiş katrilyonların sokağa atılma çirkinliğini de göze alabilir seçim sürecini durdurmak üzere yola çıkmış 'küskünler'...

Şunu aklımızın bir yerine yazalım: Meclis'in anayasa gereği toplanacağı 1 Ekim günü tatil kararı alınamazsa, yapılacak ilk toplantıyı seçimi erteletme projesini hayata geçirmek üzere kullanabilir 'küskünler' ve istedikleri sonucu 3 Kasım gününe kadar alabilirler de...

Şimdi şaşıracağınız bir tespit: Kâğıt üzerinde bu kadar kolay görünmesine ve engelleri aşma formüllerini bulmak zor olmamasına rağmen, seçimlerin ertelenebileceğini sanmıyorum. 'Küskünler' ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler, seçim, 3 Kasım günü yapılacaktır. 449 milletvekilinin parmak kaldırıp seçim kararı almasıyla geriye dönüşü imkânsız bir süreç başlamış bulunuyor.

Girişimlerini Avrupa Birliği'nden (AB) takvim almak veya muhtemel Irak savaşı gibi gerekçeler üzerine oturtmaları, ya da 4 Kasım ile ilgili kâbus senaryoları yazmaları, 'küskünler' açısından da gerçeği değiştirmiyor: Seçimi 3 Kasım'da yapmamanın mâliyetini hiçbir siyasi kadro üstlenemez... Ülkeyi AB perspektifinden esas uzaklaştıracak ve Irak'la muhtemel bir savaşta Türkiye'yi ne yapacağını bilmez hale düşürecek olan seçimlerin ertelenmesidir. 4 Kasım sabahı ülkenin karşı karşıya kalacağı 'en kötü iktidar tablosu' bile, seçimin ertelenmesinin ortaya çıkaracağı 'kaos' ile karşılaştırıldığında, göze alınabilir bir risktir...

Tekrar seçilemeyecekleri endişesi taşıyan milletvekilleri ile partilerinin baraja takılacağı korkusu yüzünden onlara kurumsal destek veren liderlerin akıllarını başlarına toplamaları için son dönemece girilmiş bulunuyor. Küçük hesaplarla çıktıkları yol, bırakın milletvekili olarak görev yapmayı vatandaşı olmak bile istemeyecekleri bir Türkiye gerçeği ile kendilerini yüz yüze getirebilir. Özellikle ileri sürdükleri gerekçeler yüzünden, Türkiye'nin, maceralar peşinde koşacak mecâli bulunmuyor. Tek seçenek bir an önce seçimdir; o da kendi verdikleri kararın sonucu olarak bir ay sonra yapılacak zaten...

Türkiye'nin bu 'ölümcül' gerçeğini anladıklarını her halleriyle belli eden iki önemli figür her türlü maceracılığı önleyebilir. Kâğıt üzerinde önleri açık gibi görünen 'küskünler' çift kilitli bir kapının önündeler. Kilitlerden biri, kendileriyle işbirliği yapmazsa mesafe alamayacakları Meclis başkanı MHP'li Ömer İzgi'dir... Meclis'i açık tutmak, komisyonları çalıştırmak, daha önce alınan seçim kararını değiştirmek, Meclis başkanı işbirliğine yanaşmazsa, imkânsızdır... Diğer kilit ise, sonuç almak için kompozisyonunu değiştirmeleri gereken hükümetle ilgili her türlü tasarrufun onayına sunulması gereken makamın sahibi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'dir... 'Küskünlerin' sonuç almak için bu iki kilidi açabilmeleri şart; oysa, Sezer ile İzgi'nin bugüne kadar sergiledikleri tavırlara bakıldığında, kilitlerin açılamayacağı anlaşılıyor...

Önde görünenleri tahlil gücünden mahrum olsalar bile, Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan gibi usta stratejistler Çanakkale'nin bu defa da geçilemeyeceğini herhalde bilirler... Yoksa, endişe ve korkuları onların gözlerini de mi kör etti?


29 Eylül 2002
Pazar
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED