|
|
Türkiye'nin her alanda yeniden yapılanmaya ihtiyacı olduğunu belirten BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, bunun için birçok alanda reform yapılması gerektiğini bildirdi. Türkiye'nin, sorunlarını ancak bu şekilde aşabileceğini kaydeden Yazıcıoğlu, "Siyasi partiler yasası ve seçim kanununu yenileyerek siyaseti yeniden düzenleme, başkanlık sistemi ile de yönetimi yeniden düzenlememiz gerekiyor" dedi. Yazıcıoğlu, partisinin seçimler, Avrupa Birliği, ekonomik kriz gibi konularındaki düşüncelerini Yeni Şafak'a anlattı. Türkiye kötü yönetildi 1999 seçimlerinden sonra Türkiye'nin çok kötü yönetildiğini belirten Yazıcıoğlu, "Bu sistem 1999'da yolsuzluk ve yoksulluk üretiyor, milletin önünü tıkıyordu. Yatırımcıyı üretimciyi engelliyor, rant kesimini teşvik ediyor, namuslu insanlara zulm ediyor, namussuzların önünü açıyordu. Bu dönemde Türkiye daha çok küçüldü, ekonomi daha çok daraldı, işsizlik arttı, gelir dağılımı adaletsizliği derinleşti. Dışarıya karşı Türkiye Cumhuriyeti devletinin yaptırım gücü zayıfladı. Bu dönem içerisinde IMF ve Dünya Bankası'nın Türkiye'ye ortaklığı tescil edildi. Şeker, tütün yasağıyla Türkiye'nin kendi kendisine yeterli saydığı tarımsal üretim alanlarına müdahale edildi. Tarımsal üretimde söz sahibi olan endüstriyel kuruluşlar, bankalar yabancı sermayenin eline geçti. Türkiye'nin siyasi bağımsızlığı tehdit edilir hale geldi" diye konuştu. Milyonlar sistem mağduru Mevcut sistemin milyonlarca insanı çek senet yüzünden problemli hale getirdiğini, 10 milyon insanın hacizli durumda olduğunu belirten Yazıcıoğlu, "Sistem neredeyse milleti top yekün potansiyel suçlu durumuna sokmuş oldu. Buna çözüm getirilmesi gerekiyor. 10 milyon hacizli insan herhalde işlerini kötü idare ettiğinden ya da savurganlık yaptığı için değil, Türkiye'yi yönetenlerin kötü yönetiminden dolayı bu hale geldi. 20 milyon borcundan dolayı, kapısına haciz gelmiş insanlar var. Bu millet öylesi paraları, komşusundan akrabasından bulur. Ancak gelinen durum böylesine vahim. Türkiye'yi tüketim topluma haline getirmişler. Karınca duası yazar gibi şartnameler yazıp halkı aldatarak kandırarak vatandaşı gırtlağına kadar borcu sokmuşlar. İntiharın eşiğine getirmişler" dedi. Güven problemi aşılmalı Türkiye'nin en önemli sorunlarından birinin de güven problemi olduğunu ifade eden Yazıcıoğlu, büyük bir güvensizlik olduğunu ve bireylerin de devletin de geleceğine güvenle bakamadığını dile getirdi. Türkiye'deki sorunlardan birinin de "Vergi adaletsizliği' olduğunu söyleyen Yazıcıoğlu, "Çok kazanandan az, az kazanandan çok vergi alınıyor. Hiçbir sosyal güvencesi olmayan işsizden bile dolaylı bir şekilde vergi alınıyor. Dünyanın en pahalı akaryakıtını, enerjisini kullanıyoruz. SSK primlerinin yüksek olması dolayısıyla, rekabet şansı olmayan işadamları üretemiyor. Bunlara çözüm getirilmesi ve devlet kapısını dert kapısı olmaktan çıkarmak için bürokrasi hantallığını ortadan kaldırmamız gerekiyor" diye konuştu. Yazıcıoğlu, bürokrasinin bilgisayar çağının gereklerine göre yeniden düzenlenmesi halinde rüşvetin ortadan kalkacağını da belirterek "İnsanlar işini yaptıramadığı için rüşvet veriyor" dedi. Yazıcıoğlu, yolsuzlukların çözümünün ise devletin ekonomiden çekilmesi, kredi, teşvik ve ihale dağıtan unsur olmaktan çıkması olduğunu da kaydetti. 'CHP, makarnayla şekerin karışımı' CHP'yi iktidara getirmek isteyenlerin, bir başka partiyi, "takiyyeciler gelecek şeriatı hortlatacak" diyerek CHP'yi öne çıkarmaya çalıştığını ifade eden Yazıcıoğlu,"CHP'yi gaza getirmeye çalışıyorlar. CHP'nin sanıldığı kadar rüzgarı alıp gittiği kanaatinde değilim. CHP'nin iktidarı, sol iktidar mı olacak, sağ iktidar mı olacak, IMF iktidarı mı olacak. Yoksa vahşi kapitalizm iktidarı mı olacak? Derviş'le birlikte troyka oluşturdular. İşçi temsilcisi bir tarafta kapitalizmin truva atı bir tarafta, bir de Anadolu solu diye, solu liberalize eden bir yaklaşım. Sonra da bunların hepsine "liberal sol sentez" diyerek makarnayı şekere katan bir anlayış. Nasıl bir şey bu liberal sol sentez" dedi. CHP'nin Atatürk'ün partisiyiz şeklinde lanse edilmesine karşı olduğunu söyleyen Yazıcıoğlu, "Atatürk milli bağımsızlığı savunuyordu. Dışarıda ecnebi suyuna batırılıp getirilenler CHP'nin ideolojini belirler halde" diye konuştu. Avrupa Birliği kızıl elma değil... Avrupa düşmanlığına dönüşen AB karşıtlığı ile Avrupa hayranlığı ve teslimiyetçiliğine dönüşen AB taraftarlığı arasında kaldıklarını belirten BBP Lideri Yazıcıoğlu şöyle konuştu: "Bundan dolayı anlaşılamadık. Bizi köksüz, ruhsuz hiçbir kültürü olmayan cami avlusunda bulunmuş bir varlık haline getirdiler. Böyle bir AB'ye evet demiyoruz. Hangi AB ülkesi, oraya girmeden önce değerlerlerinden vazgeçti? Fransa, AB sürecinden sonra kendi sokaklarında ki İngilizce tabelaların vergisini artırdı. Ama bizim Yüksek Öğrenim Kurumumuzun başındaki kişi 'Türkçe bilim dili değildir' diyecek kadar kendi dilini hakir gören bir zavallı. Diyoruz ki, AB ile ilişkilere evet. Avrupa'nın ekonomik üretim standartlarına, insana insan olarak vermiş oldukları değer standartlarına, demokrasi standartlarına evet diyoruz." Siyasi kriterlerde çekince AB'nin siyasi kriterlerine ilişkin bir takım çekinceleri olduğunu ifade eden Yazıcıoğlu "Neden hiç Maastricht kriterlerini gündeme getirmiyor da Kopenhag kriterleri öne çıkarılıyor. Maastricht'de işsizlik standartları, borçlanma standardı var. Diğerlerinin hepsini yerine getirsek, GSMH borçlanma oranı yüzde 60'ı geçmişse AB standardının dışında kalıyorsunuz. Türkiye GSMH'nın iki katı borçlanmış durumda. Kopenhag Kriterlerinin içerisinde aslında Kıbrıs diye bir kriter yok. Ama Kopenhag deyince akla hemen Kıbrıs, Ege ve anadilde eğitim geliyor. AB'nin düşünce ve fikir özgürlüğü, demokrasi standardının kesinlikle taraftarıyız. Ancak, bir kısım Türkiye'nin hassasiyetlerine uymayan bazı siyasi kriterler var. Türkiye, İsviçre'nin yaptığı gibi serbest ticaret alanından, ekonomik alandaki birlikteliklere öncelik verilebilir" diye konuştu. Asker engel değil AB'ye girmiş bir Türkiye'de imam-hatiplerin önünde, 13 yaşındaki çocukların bileklerine kelepçe vurulmaz' denildiğini dile getiren Yazıcıoğlu, "Böyle diyenler, niye bu çocukların bileklerine kelepçe vurmaya engel olmuyorlar. Devam ettiren sizsiniz. Türkiye'de askeri engel gösteriyorlar. Ama işlerine gelmediği yerde askeri çok rahat aşıyorlar. Beyaz enerji operasyonunda aştılar. Milli Güvenlik Kurulu'nda kavga ettiler. Devlet krizi var diyerek milleti bir gecede yüzde 50 fukaralaştırdılar" diye konuştu. "Açıkca söyleyim, Türk olarak içime sindiremediğim bir şey var. Her önüne gelen her fırsatta 'AB'ye girmezsek mahvoluruz' diye konuşuyor. Yıllardır böyle konuşarak milletin çocuklarını aşağılık kompleksine soktular. Çok ciddi bir medeniyet potansiyeli olan bir ülke olarak bu coğrafyada rahatlıkla, kültürel, ekonomik ilişkilere girebilme şansımız varken bunu kullanmıyoruz. Avrupa ile sorunlu olmamız düşünülemez. Ama Kızıl elma haline de getirmememiz lazım. Mesut Yılmaz ile Devlet Bahçeli, toplumu AB taraftarları ve karşıtları haline getirerek kendilerine göre sonuç almaya çalışıyorlar." Ekonomide liberal dinde muhafazakar Muhsin Yazıcıoğlu, BBP'nin kendisini nasıl tanımladığını şu sözlerle açıkladı: "Kültürde dinamik, ekonomide liberal, dini açıdan muhafazakar bir yapıdan yanayız. 'Ya korkularımızla koyun koyuna içimizde dürülüp kalacağız, ya ayaklarımızdaki palangaları çözecek geleceğe kanatlanacağız' diyoruz. Ama, bu arada şüphesiz ki devletin üniter yapısı, milli bütünlük, toprak bütünlüğü gibi konularda hassasız. Bulunduğumuz coğrafya hassas bir coğrafya. Bizi rahat bırakmamışlar, bırakmayacaklar da. Özgürlükler adı altında bir takım yaralarımızın kaşınarak ikide bir kanatılması yerine, milletleşme sürecimizi katkıda bulunacak şeylere öncelik vermemiz lazım. Ancak biz fikirde düşüncede siyasette ve yasakçılığa karşıyız." Milliyetçi denince akla ne geliyor? "Milliyetçilik nedir? diye sorduğunuzda, sanatta edebiyatta, ekonomide bilimde, ülkenin çıkarlarına bir gram katma değer kim oluşturuyorsa o milliyetçidir diyoruz. Milliyetçiliği geçmişi kutsamak ve geçmişe özgü olarak almamak lazım. Siyasi düşüncesi ne olursa olsun. Bir dinamometre ile onun bunun imanını ölçerek, bana göre bir standart korsak bu yanlış olur. Bunu kimi din adına, kimi devlet adına, kimi Atatürk adına yapıyor. Kimileri, kendi siyasi kriterini asıl kabul ederek. 'Bizdense milliyetçidir, değilse değildir' diye düşündü. İnsanları kategorize ettiler." ANASOL-M'yi bilerek söyledim 1999'daki seçimler dolayısıyla TRT'de yaptığı konuşmayı hatırlatan Yazıcıoğlu, MHP için "Milliyetçi diye oy vereceksiniz. Onlar, oylarınızı ya yele, ya sele, ya da sola verecekler. Sol-Ana-M'yi kuracaklar MHP'yi de protez bacak yapacaklar' demiştim. Bunu tesadüfi olarak değil, bir bilgiye dayanarak söylemiştim" dedi. Yazıcıoğlu, bugün ise MHP' nin özellikle asli unsurlarından çok ciddi kopmalar olduğunu ve temayül yoklamalarından sonra bu kopmaların arttığını da kaydetti. "Yüzde 5 Derviş millete hakarettir' Muhsin Yazıcıoğlu, 'Derviş ne tarafa giderse yüzde 5 oy o tarafa gider' diye düşünenleri eleştirerek, "Bu millete hakarettir. Bu milleti enayi gibi görmektir. Ne diye gidecek bu millet? Ülkeyi, 45 katrilyon iç borçla almış, 137 katrilyon iç borca ulaştırmış. Dev şirketleri batırdı. Millet ne kadar fakru zaruret içerisine düşerse düşsün önemli değil. Önemli olan borçların faizlerini zamanında ödemek. Böyle birisi nasıl Türkiye'de kurtarıcı diye dolanıyor hayret ediyorum. Adam devlete olan borcunu ödememiş, namusu ve şerefi üzerine yemin ederek milletin menfaatine çalışacağını söylüyor. Kendi hesabını verememiş olanlar orta yerde dolaşıyor" dedi.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv Bilişim| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |