T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
"İsrail'e trilyonluk torpil"

Büyük devletlerin büyüklüğü sözde büyüklük. Evet ekonomide, sahip oldukları teknoloji ve silah gücünde büyüklükleri tartışılmaz. Ama insan hakları, hukuk, insana, inanca ve düşünceye saygı gibi erdemlerden nasipleri yok. Aksine insan haklarının ihlaline destek var. Hukukun ayaklar altına alınmasına teşvik var. İnsana inanca ve düşünceye saygısızlığa tahrik var.

Ve maalesef bu destek, teşvik ve tahrike ciddi tavır koyması gereken hükümetimiz de üstü kapalı olarak katılmakta. Bizi de bu pasif politika kahretmektedir.

Neden mi bahsediyorum?

Filistin'den bahsediyorum. Filistin halkından bahsediyorum. Filistin halkının liderinden bahsediyorum.

BM İsrail'i evvelki gün kınadı biliyorsunuz. Yine aynı BM geçen hafta Amerika'nın çekimser kalmasına rağmen İsrail ordusunun çekilmesini talep eden bir karar aldı.

Ama ordu çekilmedi. Tersine Arafat'ın karargahını füzelerle ve buldozerlerle kameraların gözü önünde yıktı.

Bir devlet başkanının karargahı dünyanın gözü önünde kademe kademe yıkılarak içerdekiler açlığa susuzluğa mahkum edildi. Bu durum hâlâ devam ediyor. Halk bu baskıyı protesto için sokaklara dökülüyor ama işgal ordusu her gün onlarca Filistinlinin canını alıyor.

Kurulduğundan beri BM kararlarıyla alay eden İsrail'in son kararları da kaale almadığı ortada.

Yapılacak tek şey dünyaya nizamat veren ABD ve İngiltere gibi güçlü devletlerin bu baskılara hak ihlallerine ve akan kana dur demesidir. ABD'nin Afganistan ve Irak'a yaptığı gibi askeri müdahalesine gerek yok. Sadece adam gibi dur diyecek. Hepsi o kadar.

Ama dedim ya, büyük devletlerin büyüklüğü para ve silahta, insanlıktan nasipleri ancak kendileri etkilendiklerinde söz konusu. Eğer o da insanlıksa.

Devletin duygusu olmaz, insan gibi değildir demeyin. Devletleri insanlar idare eder ve politikalarına da insanlar yön verir. Dolayısıyla her devletin yöneticilerine paralel olarak duygusu ve ruhu vardır.

Olayı biraz daha somutlaştıralım. Bırakalım yahudi lobisinin etkisindeki ABD ve İngiltere hükümetlerini de doğrudan doğruya kendi hükümetimize bir göz atalım. Yanı başımızda yaşanan bu insanlık dramına karşı bizim hükümetimiz neler yapıyor onu görelim. Kabul edelim ki yaşlılığına ve algılama sorununa rağmen sayın Ecevit Filistin konusunda gerçekten duyarlı davranmaktadır. Arabuluculuk yapmaktan ABD'ye ricaya kadar her gün değişik bir düşünceyle tepki veriyor; Filistinlilerin ve Arafat'ın yanında olduğunu ihsas ettiriyor. Lakin sayın Ecevit'in tepkisi de tıpkı büyük devletlerin tepkilerine benziyor. Onlar da verdikleri beyanatlarla haksızlığa karşı çıkıyorlar, akan kanın durmasını istiyorlar ama emirleri altındaki imkanlarla karşı çıktıkları haksızlıkları destekliyorlar.

Biz hükümete orduyu Filistin'e sevk edelim şu işgale karşı askeri bir müdahale yapalım demiyoruz. Olmayacak duaya amin demiyoruz.

Ama hiç değilse diplomatik yollarla ve yetkimiz altındaki imkanlarla yaşanan haksızlığa tepki verebiliriz; böylece hem Filistin halkının yüreğine hem de gözümüzün önünde cereyan eden olaylar karşısında halkımızın kanayan yüreğine su serpebiliriz.

Lakin su serpmek bir yana, tam tersine biz tank modernizasyonu projesini ihalesiz olarak İsrail'e vermekle yetinmiyoruz, anlaşma harici İsrail'in 27 milyon dolar (yani 45 trilyon lira) fazla tahsilatına hükümet olarak onay veriyoruz!

İşte Milliyet'in 26 Eylül 2002 tarihli haberinin özeti:

"… İsrail şirketleriyle yürütülen eski tankların yenilenmesi projesi için martta 688 milyon dolarlık sözleşme imzalayan MSB, toplam proje bedelinin kalem kalem detaylı fiyatının verilmesini şart koştu. Altı ay süren görüşmelerde, proje bedelinin 688 değil, 661 milyon dolar olduğu ortaya çıktı.

İş Tanımı (SOW - 688 milyon dolar) ile Fiyat Açıklama Dokümanı (CBS - 661 milyon dolar) arasında İsrail lehine ortaya çıkan 27 milyon dolarlık farkın toplam bedelden düşülmesi gerekirken, proje heyeti, sürpriz bir karar alarak 45 trilyon liralık fazlanın peşini bıraktı.

Heyetin bir bölümünün yoğun muhalefetine rağmen, Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'na bağlı üst düzey bürokratların talimatıyla, bu rakamın "Risk maliyeti ve hesaplanamayan gider" olarak bütçelenerek, İsrail'in hanesine yazılmasına karar verildi.

İsrail'e yapılacak fazla ödemeye ilişkin iddialar A. Necdet Sezer, Org. Hilmi Özkök, Org. Aytaç Yalman ve Başbakanlık Teftiş Kurulu'na gönderilen ihbar mektuplarına da yansıdı.

İhalesiz verilen projeyle devletin toplam 100 milyon dolar kayba uğratıldığı ileri sürülen ihbar mektuplarında projeyle ilgili sorunlar da şöyle sıralandı:

* Proje baskı altında imzalatıldı, baskı altında yürürlüğe giriyor.

* İsrail, başta "1 milyon doları bulmaz" dediği iş için şimdi tank başına 4,2 milyon dolar alacak.

* "İhtiyaç acil" denmesine rağmen, ilk tank 44 ay sonra teslim edilecek…"


29 Eylül 2002
Pazar
 
Resul Tosun
RESUL TOSUN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED