T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Derviş'in karizması çizilirken...

Bir tesbit: Kemal Derviş'in karizması çizildi. Düne göre siyasal ağırlığı çok daha azaldı ve CHP'ye katkısı da son derece sınırlı olacak, hatta belki eksi değerler yükleyecek.

Neden?

Bunun iki sebebi var:

Birisi Derviş'in dışardan görünüşünde kendisine yüklenen olumsuz vasıfların gittikçe daha etkin biçimde üzerine yapışması.

İkincisi CHP içinde gölgelenişi...

Dışardan görünüşündeki olumsuz vasıflar şunlar:

1.İhaneti örgütleyen insan rolü her gün biraz daha fazla inandırıcılık kazanacak biçimde vurgulanıyor. Ecevit çok ince bir üslup geliştiriyor: Amerika'dan getirmişsiniz. Kendisini hiç gündemde yokken en etkili misyonla donatmışsınız. Birinci sınıf sorumluluklar vermişsiniz. Ve bir gün o, "siyasetçi değilim" diye diye, siyasetin daniskasını yapmış. Baykal'la çok önceden geliştirilmiş bir planı uyguladığı kanaati örtülü sözlerle vurgulanıyor. İşin ilginç yanı bu iddianın inananı çoğalıyor: Önce Ecevit'in sağlık durumunu öne sürüp Türkiye'yi seçim ortamına sürüklemiş, ardından Cem ve Özkan'la troyka oluşturup DSP'yi bitirmiş, ardından yollarını ayırarak Cem ve Özkan'ı bitirmiş, ve gitmiş Baykal'la elele tutuşup "Gelin burada buluşalım" demiş. Bu düzenek, pek de yabana atılır bir kumpası haber vermiyor değil. Burada şu soru da Derviş kişiliğine eklenen bir olumsuz vasfın önünü açıyor: Ya Derviş, ilişkide bulunduğu uluslararası odakların bir CHP iktidarı hesabına denk düşen operasyonun içinde ise... Bu açıdan bakıldığında Derviş'in uluslararası etkinliğine bağlanan imajı, ciddi yara alıyor. Bu, özellikle geniş halk kitlelerini etkiliyor. Hükümet ortağı Yılmaz'ın, Derviş – CHP ilişkisini yorumlarken "planlanmış bir ihanet"i muhtemel gören yaklaşımı, Derviş'le bir süre birlikte yürüyen Cem ve Özkan'ın "ihanete uğrama" duyguları, MHP'nin Derviş kaynaklı "Yeni bir siyasi senaryo lazım" sözüne yüklediği anlam... Bütün bunlar, çok geniş bir toplum zemininde Derviş'i görünüşteki inandırıcılığından çok uzak yerlere düşürüyor.

Çiller'in "Ekonomi savaşı ithal komutanla kazanılmaz" vurgusu da, seçmen tabanındaki bir hassasiyetle buluşma amacı taşıyor ki, bu Derviş hesabına bir eksiyi derinleştiriyor.

2. Derviş imajının ikinci boyutu, uyguladığı ekonomi – politikanın, toplumun zayıf – güçsüz kesimlerin daha da ezilmesine yol açan bir niteliğe sahip olması... Öyle ki bugün bütün partiler, IMF programlarına evet diyenler dahil, bu programın sosyal boyutunun eksik olduğunu, iktidara geldiklerinde bunu müzakere konusu yapacaklarını belirtiyorlar. Derviş, şu anda geniş toplum kesimlerince yıkıcı olarak kabul edilen bir programın güdücüsü olarak CHP'ye gitmiş bir kişilik. Bu yönüyle de CHP içinde bir "savunna zorluğu" oluşturuyor. O yüzden, Türk – İş başkanı Bayram Meral'in CHP'deki konumu esprisini yitirmiş bulunuyor. Bu yüzden CHP'nin "sol" hüviyeti inandırıcılığını kaybetmiş bulunuyor.

3. Şu söylenebilir: Derviş, CHP'nin TÜSİAD'çı iş çevrelerine yönelik bir uzantısı olabilir. Bu bir artı ise, Derviş'in CHP'ye artılar taşıdığı düşünülebilir. Yok bu, CHP'nin farklı alanlarda imaj kaybına yol açacak bir boyut ise, ortada değerlendirilmesi gerekli artılar – eksiler var demektir.

İkinci mesele, yani Derviş'in CHP içinde gölgelenişi konusu da önemli...

Evet, çok açıkça görünüyor ki, Derviş şu anda CHP içinde, serbest adamken sahip olduğu prestijin onda birine bile sahip değil. CHP ile nikahlandı ve flört dönemlerinin tüm heyecanı sona erdi.

Neden böyle oldu?

Bunun, Baykal'ın yer aldığı fotoğraflarda kendisinden başka herkesi silikleştirmesi ile yakın ilgisi var. Baykal konuşuyor, Baykal gülüyor, Baykal vücut dilini konuşturuyor, Baykal karar veriyor... Bakın ekranlara, bakın fotoğraflara, ortada gümbür gümbür bir Baykal var, bir de kenara ilişmiş (öteki kenarda da Yaşar Nuri Öztürk figürü yer alıyor) ezik bir gülümseme içindeki Derviş... Konu mankeni mi denilmeli, aksesuar mı, nazarlık mı? Acaba ona söz sırası gelecek mi? Baykal lutfedip "Bunu da Derviş cevaplasın" diyecek mi? Neden desin! Baykal her şeyi biliyor hem de en iyisini biliyor... Ekonomik konularda bile söz hakkı yok Derviş'in, çünkü onları da en iyi Baykal biliyor...

Rivayet o ki Baykal, jest ve mimik terbiyesi görüyormuş. O pata – küte üslubu, yüze yansıyan öfkeyi – abus renkleri değiştirmek için yoğun çaba sarfediyormuş... Peki, o "ben merkezci" yapıyı da değiştirecek bir eğitim görüyor mu acaba?

En azından şu anda bunun emareleri görülüyor değil. Baykal gölgeliyor...

Ve Derviş o gölgeden nasibini alıyor...

Derviş'in görüntülerinden okuduğum doğru ise, bu silinmenin farkında o. Ve hatta "Bu başat kişilikle ben ne yapabilirim ki..." gibi bir soru ile boğuşuyor. "CHP kitlesi bundan hoşlanıyor ve ben hiçbir zaman Baykal gibi gümbür gümbür konuşamam." Şu an, silinme duygusu ile karışık bir beğenme de var jestlerinde, ama beğenme silinmeyi içe sindirilebilir hale getirir mi, ben sanmıyorum. Zor bir ilişki Baykal – Derviş ilişkisi... "Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli" şarkısı Derviş – Baykal ilişkisi için söylenmiş dense yeridir. Ecevit Derviş için "Yaman siyasetçiymiş!" anlamına gelecek sözler söylüyor. Belki böyle düşünmemek gerekiyor: "Derviş rolünü iyi oynadı", demek daha doğru gibi geliyor bana. Baykal'ın uluslararası odakların planına denk düşen rolünü... Derviş'in her şeye rağmen, saf yanının ağır bastığını düşünüyorum ben.

Sonuca ilişkin bir cümle: Bu oyunda Baykal da umduğunu bulamayacak, Derviş de, onlara oynayan uluslararası odaklar da... Çünkü halk çok başka hesaplar yapıyor.


30 Eylül 2002
Pazartesi
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED