ABD gerekçe bulamasa bile Irak'la savaşa hazır. Bölgeye askerlerini yığdı, üslerini takviye etti, silâh ve mühimmat depoladı. Türkiye, Washington'un hesaplarında merkezi rol biçtiği müttefiki; artık açıkça medyaya da yansıyan savaş planları içerisinde adı en sık geçen ülke bizimki.

Türkiye, ABD'nin Irak mâcerasına katılır ve savaşta aktif rol üstlenir mi?

Savaş ciddi bir konu. Tarihi boyunca pek çok savaşa katıldığı, zaferler yanında bozgunlar da yaşadığı için, Türkiye, epeydir mâceraların uzağında. NATO çerçevesinde Kore'ye asker göndermesini ve Kıbrıs çıkartmasını saymazsanız, İstiklal Savaşı sonrasında sürekli bir 'barış' dönemi yaşıyor Türkiye. Zaman zaman ısınan bölgesel ihtilâflardan uzak duran bir dış politika izledi bugüne kadar. Bosna, Kosova, Afganistan, hatta Filistin'de askerleri bulunuyor, ama bunlar hep 'barışı koruma' görevleri...

Amerika'nın Irak'a açacağı savaş 'haklı' değil. On yılı aşkın süredir ambargolara muhatap bir ülke Irak; bu sebeple temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Uzun yıllar BM denetçilerine kapılarını açık tuttu ve kitle imha silâhları üretmediğini ispatladı. ABD savunma bakanı Donald Rumsfeld aksini ileri sürse de, dünya, 11 Eylül uğursuz eylemleriyle Irak arasında 'irtibat kurma' çabalarının sonuç vermediğini biliyor. İngiliz başbakanı Tony Blair'in geçen hafta açıkladığı 'kanıtlar' kimseyi tatmin etmedi.

Irak'a saldırı konusunda uluslararası câmianın ciddi itirazları var. Almanya seçimlerinde, "Irak'ta savaşa hayır" diyen parti geride başladığı yarışı önde bitirdi. Batı ülkelerinde, kiliseler, sivil toplum örgütleri, aydınlar, tarihçiler, bir ağızdan "Haksız ve gayr-ı meşru savaşa hayır" açıklamaları yapıyorlar. ABD'de bile pek çok önemli isim, birbiri ardına çıkan makaleleriyle, "Savaş yanlış" tavrını sergilediler. Bush'un kendi partisi Kongre'den onay alınmasını, Demokratlar BM'ye başvurulmasını talep ediyorlar.

İtirazlara, uyarılara ve yanlışlığını ifade eden açıklamalara rağmen, Bush ve yakınındaki şahinler korosu, ilkel duyguların ön plana çıktığı bir çığırtkanlıkla savaş yanlısı şarkılarını sürdürüyor. Bush, en son, "Saddam babamı öldürtmek istedi" bahanesini dillendirdi. 'Ulusal güvenlik stratejesi' ile ülkenin temel askeri kabullerinde değişikliğe giderek "Saldırmaya uğramadan saldır" ilkesini benimsemenin tek sebebi olabilir: 'Kanıt' ve 'gerekçe' olmasa da Irak'a savaş açmak...

Savaş konusunda her zaman serinkanlı davranmış Türkiye, ABD istedi diye Irak operasyonunda herhalde yer alamayacaktır. BM onayı bulunmayan, NATO kapsamına girmeyen bir askeri harekâta katılmaya Türkiye'yi kimse zorlayamaz. Kuveyt'i işgal ettiği için bütün dünyayla birlikte Irak'a karşı çıktığında bile 'ikinci cephe' senaryolarına direnmişti Türkiye; bu defa daha farklı davranması için bir sebep yok...

Ancak, şu yakınlarda birbiri ardına gelişen gariplikler de gözden kaçmıyor. Sık sık Washington'a giden Kuzey Iraklı liderlerin ağzından, daha önce hiç duymadığımız türden Türkiye'yi tahrik edecek sözler çıkıyor. Kerkük-Musul çevresinde yaşayan Türkmenlere yönelik baskıların arttığı haberlerinin arkası kesilmiyor. Kuzey Irak basınında saygısız ifadelerle dolu makaleler yayımlanıyor. Kuzey Irak'ta varlığı bilinen yapının 'devlet' olarak ilân edileceği söylentileri de kızıştı. Bunlar milli savunma bakanı Sebahattin Çakmakoğlu'nun "Kerkük'ün bulunduğu coğrafya bizim doğal uzantımız" anlamına gelen sözleriyle birlikte okunduğunda, Türkiye'nin bir oldu-bittiyle karşılaşma ihtimali büyüyor...

Türkiye'yi ateşin içine çekerek haksız bir savaşta vuruşturma niyeti taşıyan senaryoları boşa çıkartmak gerekiyor. Bunun için serinkanlı davranabilecek bir yönetime ihtiyaç var. 3 Kasım seçimi biraz da bu yönden önemli; sandıktan çıkacak daha temsili bir hükümet, ülke çıkarlarını daha fazla gözetecektir. O zamana kadar işbaşında kalacak hükümetin ülkeyi mâceralardan uzak tutacak bir hassasiyet sergilemesi yeterli.

Türkiye başkalarının kirli savaşlarına gönüllü yazılmamalı.

FEHMİ KORU

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu