T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Haşmet ve Ahmet yazınca sanat oluyor,
Hüseyin Besli yazınca kadın düşmanı...

Haşmet Babaoğlu'nu pek tutarım... Beşiktaşlıdır. Bazen köşesinde ilginç film diyalogları yayımlar, "kadın" üzerine çeşitlemeler yapar. Arada, "kadın yazarı" olmanın dayanılmaz hafifliğine kapılıp, Sezen Cumhur duyarlığıyla "okuyanlağı aşk aşk diye inletiğ" ama, Haşmet iyidir...

Engin de iyidir.

Engin, "kadın yazarı" takımına veryansın ettiği yazısında, aslında bu işlerden ne kadar iyi anladığını göstermeye çalışıyordu.

Anlıyor da nitekim...

Şu satırlar örneğin:

"Ne çok kifayetsiz muhteris var bu ülkede, ne çok az okumuş var, ne çok dil özürlü var, ne çok ahmak var. Bakın hanımlar, sizin ve bizim hormonlarımız farklıdır. 'Biyolojik programımız' da. Çünkü doğuracaksınız, ve soyun sürmesini sağlayacaksınız. Bizim doğurma yeteneğimiz yok. (Belki onun için sizden pek büyük yazar, büyük besteci, büyük ressam çıkmıyor da bizden çıkıyor. Çocuk doğuramayınca sanat eseri doğurup vaziyeti idare ediyoruz!...)"

Hasılı, kadın ve erkeğin farklı olduğunu söylüyor Engin.

Bu farkı yazarlar, filozoflar, hekimler yüzyıllarca anlata anlata bitiremediler.

Ahmet de anlatıyor; Ahmet Altan...

İyi de anlatıyor, ama anlattıkları genelde "kadınları aşağılama" üzerine kurulu. Ahmet abim, mesela, "bir kadınla arkadaşlık yapıp onu israf etme" lüksüne sahip olmadığını söylüyor; yani "kadınlarla yatılır; onlardan arkadaş, dost, yaren olmaz" demeye getiriyor.

Kadınlar da bu laflara pek bayılıyor.

Olabilir.

Sabah gazetesi de, bir-iki hafta önce, Ahmet abimin filozofik uçmalarında keramet vehmedip, bunları çarşaf çarşaf dercetmemiş miydi?

Eee?

Haşmet, Engin, Ahmet yazınca sanat oluyor, ama Hüseyin Besli yazınca gerici, sapık, kadın düşmanı, öyle mi?

Ne demiş Hüseyin Besli?

"Kadın erkek eşitliği fitnedir. Böyle bir tuzağa düşmeyelim. Kadınla erkeği eşitlemeye çalışmak fıtratı bozmak olur... Kadının boyu daha kısadır. Çünkü kadınların genlerinde başını erkeğin omuzuna koyma duygusu ağır basar..."

Yanlış mı?

Biyolojik ve hormonal açıdan bir kadınla bir erkek eşit olabilir mi? Biri doğurur, biri doğurmaz. Biri kas gücüne sahiptir, biri değildir. Biri etkendir, biri edilgen.

Çoğalt çoğaltabildiğin kadar...

Feministler ve "üçüncü tür" fikriyatına sıcak bakan arkadaşlar tepki gösterse anlayacağız da, Besli'nin görüşleri nedense Sabah gazetesine dert olmuş, "Bu da AKP'nin Şevki Yılmaz"ı diye manşetten feveran ediyor...

Bu görüşlerin niçin haber değeri taşıdığına Sabah gazetesi kamuoyunu ikna edebilir mi? Maksat, AKP'li bir adayın kadın erkek eşitliği ya da farklılığı konusunda ne düşündüğünü açıklayıp, yüzyılların tartışmasına yeni bir bakış açısı mı getirmek, yoksa göz göre göre bir insanı aşağılamak, karalamak, gözden mi düşürmek?

Nedir maksat?

Benim tanıdığım Besli bu ülkede okuyan, düşünen, entelektüel derinliğe sahip az sayıda adaydan biridir; üstelik, fotoğrafını bir cani gibi manşetten teşhir edenlerden daha kültürlü ve daha "hayata dönük" bir insan...

Sabah gazetesi bize ne anlatmaya çalışıyor?

Besli'nin görüşlerinden yeni bir "rejim sorunu" mu yaratmak istiyor?

Nedir gerçekten?

Sabah gazetesinin haberine göre Sayın Sakıp Sabancı da "Bu kafayla AB'ye nasıl gireceğiz kardeşim?" diye tepki göstermiş.

Öyle ya, AB üyeliğimizin önündeki tek engel Hüseyin Besli.

Bu kadar ucuz emek, bu kadar sigortasız işçi, tazminat hakkından yoksun bu kadar çalışanla AB'ye nasıl gireceğimizi soracak değildi ya...


30 Eylül 2002
Pazartesi
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED