T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
4 Kasım'dan korkuyorum...

Türkiye siyasi anlamda nasıl bir geleceğe doğru gidiyor bir fikri olan var mı? Siyasi tasfiyelerin adeta bir kıyıma dönüştüğü bu ülkede, acaba 4 Kasım sabahı yeni bir kriz ve kaos mu gelecek, yoksa sahiden siyaset geri mi dönecek? Galiba bu sonbaharın en zor ve yakıcı soruları bunlar olacak.

İsterseniz 3 Kasım seçimlerine gidilen süreçte olup bitenleri kısaca yeniden hatırlayalım. Üçbuçuk yıllık iktidarları boyunca, Türkiye'nin iflasını neredeyse bütün dünyada tescil ettiren Ecevit-Bahçeli-Yılmaz ortaklığı fiilen işgöremez hale geldiği için, toplumsal hafızada da "malulen emekli" duruma düşmüştü.

MHP lideri Bahçeli, biraz Meclis'in Apo'ya yaptığı "kıyakçılık" üzerinden oy tırtıklamak, biraz da iflasa sürükledikleri Türk halkının "öfke seli" altında kalmaktan korktuğu için seçimin düğmesine basarak ortalıktan erken "arazi" oldu...

Seçimin kesinleşmesiyle birlikte, siyasetin rüzgarı da herkes için bir başka yönden esmeye başladı. Bu rüzgar, millete eziyetin simgesi haline gelen siyasiler için koltuklara "zorunlu veda" edişin hüzünlü bir baladı, bazıları için ise yeni bir bahar şarkısıydı...

Ancak, devletin "korku odaları"ndan yükselen bir başka rüzgar daha var ki, siyasetin yeni filizlenen dallarını kırıp geçiriyor. Örneğin, Tayyip Erdoğan seçime sokulmuyor. Eğer anketler yalan söylemiyorsa, 3 Kasım'da halk inadına Ak Parti'ye oy verecek gibi gözüküyor. Devletin kendi halkıyla böylesine inatlaştığı bir ülkede bundan daha doğal bir sonuç da olamazdı herhalde...

Peki 4 Kasım sabahı bizi nasıl bir Türkiye bekliyor. Doğrusu ben o günden çok korkuyorum. Düşünebiliyor musunuz, devlet Tayyip Erdoğan'ı seçime sokmuyor ama partisi 300'ün üzerinde milletvekili çıkarıyor. Acaba krizin ve "kaos"un mimarları böyle bir tabloyu nasıl okuyacaklar?

Daha doğrusu, yıllardır "toplum mühendisliği projeleri" ile Türkiye'nin önünü kesenler halk iradesinin sandıkta ortaya koyacağı tercihi demokratik bir nezaketle karşılayabilecek mi?

Doğrusu ben çok emin değilim. Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa 28 Şubat bu ülkede yapıldı. Nitekim, yasakçı zihniyetin marifetiyle devreye sokulan yasaklar, seçim sonrası dönemin eksenini "gerginlik" politikalarının oluşturacağının işaretini vermiştir. Açıkçası, malum çevrelerin AK Parti'nin oy patlamasını yeni bir "gerginlik" vesilesi yapmayacağının hiçbir garantisi de yok.

Keşke yeni dönemde bütün bir Türkiye, siyasi partileri, basını ve sivil toplum örgütleriyle yasakçı uygulamalara karşı sessiz kalmayıp, daha demokratik bir tavır sergileyebilse... Ama maalesef hiç öyle gözükmüyor...


30 Eylül 2002
Pazartesi
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED