T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Pembe Gazete

Dünya'nın gelmiş-geçmiş en zengin adamı olan Rocafeller, 95 yaşında iken, mikroplardan korunarak daha uzun hayat yaşayabileceğini düşünerek doktorların kontrollerinde kocaman bir fanusun içinde yaşamağa başlamış. Morali bozulmasın, herşeye "hoşgörü" ile baksın diye sadece ve sadece O'nun için "Pembe Gazete" yayımlanmış, her gün tek nüsha! Dünyanın en zengin kişisi işte bu "Pembe Gazete"yi okuyup huzur içinde, büyüklüğü kilometrelerce olan fanusta yan gelip yattı amma ömrü vefa etmedi. Dalya demeden göçtü, gitti!

Dünya Kupası dolayısıyla Türkiye'mizde yayınlanan kimi gazetelere göz gezdirirken bu Karun kadar zengin zatı hatırladım. Göya Kore'nin Genelkurmay Başkanı demiş ki: "Satılmayan biletleri biz alacağız, Koreliler, Türkleri alkışlamak için stada dolsunlar!" Bunlar, bu gibi haberler hep "sallama" ve "Pembe Gazete" ürünü. Şimdi izninizle biraz da ben konuşayım:

Korelilerle Japonlar, Ural-Altay'dan bizim komşularımızdır. Bugün onlara biz, hem ekonomik, hem coğrafi açılardan çok uzağız. Okuma-yazma oranının adeta "sıfır" olduğu dönemlerde kimler hangi "su"yun deltasına yerleşmişlerse o "su"yun adını almışlar: "Rus, Bulgar" ve hatta hatta "Oğuz" gibi. Oğuz kelimesinin arkaik anlamı "Nehir" demektir. Bizim atalarımız da "Sarı Nehir" (Sarı Öküz) suyu kenarlarında imişler ki böyle adlandırılmışlar ama, komşu milletlerin adlandırmaları her zaman kabul edilemez. Sözün gelişi Yunanlılar kendilerine "Hellas", kimi milletler de onlara "Greek" der. Heredot, "Aşağı Ülkede Yaşayanlar" manasına "Ermeni" tanımlamasını kullanır. Milletler bir de "malcı" kavimlere beslediği "mal"lara göre ad vermişler: "Akkoyunlu, Karakoyunlu, Karakeçili" gibi.

Destanlardan fışkırdığı kabul edilen kimi kahramanlar hükmettikleri milletlere "ad" olmuşlar: "özbek Han" (Özbek), Osman (Osmanlı) gibi. Sözü uzatmadan demek istiyorum ki bizler de Altay'lardan komşu olduğumuz Korelilere "Tunguz" adını vermişiz. Neden? Çünki, onlar "domuz" besliyorlardı ve "Tunguz" eski Türkçede "Domuz" demekti.

Japonlar'ın "Kankoku" dedikleri Kore'de Koreli bir hakem, Milli Futbol Takımımızın Brezilya önünde hızını kesti. Neden? Herşey ekonomik! Korktular, Fransa'dan sonra Brezilya da Kupa'dan elenirse yandığımız gündür dediler. Bu yüzden Koreli hakem, son dakikalarda aleyhimize "Penaltı" verdi. Kore Genelkurmayı idi, şuydu, buydu hepsi "Pembe Gazete" yalanları. Türkiye ile iş yapan ve bazı gazetelere sayfa-sayfa ilan veren şirketler, paralı asker gibi Koreli seyircileri bizi alkışlasın diye tribünlere oturttular. Acımasız ekonomik savaşta, günümüzde bu millet bizi seviyor, şu millet bizi sevmiyor, diye bir anlayış yoktur. Brezilya maçında Koreli "Tunguz" domuzluğunu yaptı, bu hatayı hiçbir şey düzeltemez! Elbette bizler de Korelilere topyekün düşman olmayacak ama, "Pembe Gazete" yalanlarını, dönen dolapları bileceğiz. Ve yine sabırla hatırlamalıyız ki, Türkiyemizde genellikle "Devşirme" edebiyatı geçerlidir.

Bu ülke için iyi işler yapanlar daima karalanır. İşte bunun son örneği: Şenol Güneş...


16 Haziran 2002
Pazar
 
ALİ GÜMÜŞ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED