T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Hariçten gazel okumak

Sözümüzün başında hemen belirtelim ki, niyetimiz bugünlerde çok sık rastlanan "Hariçten gazel okumak" asla değil... Ancak, gelin görün ki, Dünya Kupası finallerinde eskilerin deyimi ile, bu hariçten gazel okumak moda olup çıkıverdi.. Hem de bütün şiddeti, bütün yıkıcı ve yıpratıcılığı ile

Ne oluyor, neler oluyor?... Türkiye 48 yıl aradan sonra gittiği, Dünya Kupası finallerinde ikinci tur sevincini, neredeyse kanlı bıçaklı kutlayacak. Futbolcusu, teknik adamı, gazetecisi, yöneticisi hem Türkiye'de, hem de, Kore ve Japonya'da kaba bir tabir ile birbirlerini yiyiyorlar.

Neden oluyor, niçin oluyor?... İşte gündem maddesi bu. Aslında sorunun cevabı da açık açık belli. 48 yıl ne olduğunu, nasıl olduğunu pek bilmediğimiz ve yaşamadığımız Dünya Kupası finallerinin ağırlığını kaldıramıyoruz. Çünkü Türkiye'nin, daha doğrusu Türkiyeliler'in fizik yapısı bu işe müsait olsa da, kafa yapısı çok çok gerilerde kalıyor.

Evet işin gerçeği bu. Belki de en kolay yanı da bu. Ancak oradakiler ve buradakiler başlığa koyduğumuz hariçten gazel okumayı o kadar iyi beceriyorlar ki, işler arap saçına dönüyor.

Sıkıntı bu. O halde Japonya maçına kadar mutlak çözüm bulunmalı. Bu görev de halen milli takımla birlikte bulunan bakan Ünlü ve Federasyon Başkanı Ulusoy'a düşüyor.

Belki de hiçbir Dünya Kupası'nda, hiçbir ülkenin yapadığı bir sıkıntı modeli var. Başarılarından gurur duyduğumuz milliler basını üç kategoriye ayırmış. İlki tarafsız olan TRT. İkincisi yüzlerine dahi bakılmayacak sakıncalılar gurubu. Üçüncüsü ise "kendilerinden bildikleri yandaşlar takımı" Bu böyle olmaz. Bunun zararı Brezilya maçından sonra olduğu gibi, Japonya maçına da sarkabilir. Basını, satır aralarına kadar kovalayan Başkan Ulusoy, daha ılımlı, nem kapar hale gelen Şenol Güneş daha gerçekçi olmalıdırlar. Bu sayede sahaya çıkan milli takım "Acaba bizim için neler yazacak" diye kafalarına taktıkları gazeticileri, akıllarından çıkarıp maça başlayabilirler. Bu birlik beraberlik orada sağlanmaz ise, beklenen başarı hayal olup gider. Bir de İstanbul'a dönüşünde soyunma odası koridorlarından adliye koridorlarına taşınmak var!..


16 Haziran 2002
Pazar
 
TURGUT KOLOĞLUGİL


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED