|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Başlayan bazı tartışmalar insanı endişeye sevk ediyor. Endişe, siyasi olmaktan çok zihni; daha doğrusu demokratik zihniyete ilişkin. Bu endişeyi tahrik eden, arka arkaya meydana gelen bir kaç gelişmeye verilen tepkiler oldu. Gelişmeler malum: Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın Cumhurbaşkanını uğurlamaya başörtülü eşiyle gelmesine gösterilen tepkiler, bu durumu eleştiren Altemur Kılıç'ın gazetesinden aldığı uyarı üzerine istifa etmesi, AK Parti'lilerin iftar sofrası sonrası namaz görüntülerinin anlaşılmaz bir şekilde ekranlara getirilmesi, en nihayet muhalefet partisi başkanı Deniz Baykal'ın Arınç'ın davranışını "dün bir bugün iki, bu girişimler kabul edilemez" diyerek eleştirmesi... Şimdi bunlara şöyle bir bakalım... Özellikle iftar sonrası namaz görüntülerini gündeme getirmek ve bunlar etrafında yapılan tartışmalar sadece abesle iştigal etmek anlamına gelmiyor; aynı zamanda iyi niyet taşımayan, kriz arayan, farklılıklara tahammül etmeyen, kişinin özel hayatında bile dinle ilişkisinin steril olmasını arzu eden bir zihniyetin olduğu yerde durduğuna işaret ediyor. Bu ülkede yıllardır genel olarak inançlı insanlar, özel olarak merkez sağ, hatta sol partilerin milletvekilleri iftarlarını açtıktan sonra bulundukları mekanlarda, evlerde, lokantalarda özel bir odaya geçerek namaz kılarlar. Bunun, yani toplu namaz görüntülerinin ekranlara getirilerek AK Parti'nin ruh halinin tasvir edilmeye çalışılması ise tam olarak dini tersten siyasete alet etmek anlamına geliyor. Dini bu yolla ve yeniden tanımlayarak tersten siyasallaştırma aslında otoriter bir düşüncenin payandası haline getirilmiş, saldırgan, hatta dini ikame etmeye soyunan ilkel bir laiklik anlayışının varoluş nedenidir. Türkiye yıllardır bu anlayışın elinde kavrulmakta, bu anlayış dini alanın içinde siyaset ve ibadet arasına mesafe koyma çabalarını engellemekte, sıkça dinin siyasallaşmasının itici gücünü oluşturmaktadır. Malum; AK Parti, bu müdahalelere rağmen bu mesafeyi hayata geçirmiş bir değişim ve dönüşüm partisi olarak karşımızda... Bize endişe veren, ancak pek de şaşırtıcı olmayan husus, bu zihniyetin bu kez de AK Parti'ye, AK Parti'den çok onun ifade ettiği değişime yönelmesidir. Nasıl? Önce kabaca şu tanımı verelim: Laiklik tüm medeni ülkelerde din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Ancak bu ayrım din ve devlet arasındaki mutlak bir ayrım anlamına gelmez. Başka bir deyişle insanlar dindar olabilir ama laiklik ilkelerini benimseyerek, buna göre ve bunu kollayarak kamu hizmeti görebilir. Devlet alanı ve siyaset dışında da inançlarının doğal gereklerini yerine getirebilir. Ama bizdeki uygulama hiç böyle olmamıştır. Agresif bir laiklik anlayışı din ve devlet arasına kesin bir çizgi çekmiş, kişilerin inançlarının gereğini yerine getirmesi bile onların mürteci ilan edilmelerine yetmiştir. Örneğin, 28 Şubat günlerinde binlerce devlet memuru eşleri ve çocukları başörtülü diye fişlenmiş, yine binlercesi bu nedenlerle görevlerinden alınmıştır. Sadece kızı başörtülü diye ya da bu gerekçeyle tehdit edilerek istifaya zorlanan, sağdan sola tüm öğretim üyelerinin sevdiği, güvendiği bir kişi olan Marmara Üniversite eski rektörü Ömer Faruk Batırel gibi örneğin... Ya da bizim kişisel deneyimimize göre yumuşaklık ve demokratlık konusunda Abdullah Gül'den aşağı kalmayan, YÖK'ün bazı tehlikeli uygulamalarına direndiği için boşlukta kalan, kanıtlanmamış iddialarla ve keyfi bir kararla Kırıkkale Üniverseti rektörlüğünden alınan Beşir Atalay gibi örneğin... Evet sessiz, kendiliğinden dev gelişme oldu. Tanımların içini dolduracak uygulamalar açısından ortaya yeni yol çıktı, iyi bir fiili durum oluştu. Daha kısa bir süre önce binlerce insan eşleri başörtülü diye takibata uğrarken, bugün eşleri başörtülü başka insanlar başbakan ve bakan oldular. Bu kimseyi rahatsız etmedi ve etmemeli... Zira gerçek laikliğin icabı da budur... Arınç'ın meselesi de öyle, Meclis Başkanı'nın eşi başörtülü diye yok mu sayılacak ya da Arınç eşini eve mi hapsedecek ya da bu başörtü Arınç'ın laiklik karşıtı olduğunu mu kanıtlayacak? Bunlar artık geride kalmak zorunda...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |