|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
AKP'nin ekonomiyi daha iyiye götürmesi gereken bakanları belli oldu. Bugün "hükümet programı" belli olacak. Artık "laf zamanı değil iş zamanı" başladı. Zaten AKP'nin seçim sloganı neydi, bir kez daha hatırlayalım. "Tek başına iş başına." Halkımız AKP'ye, başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bütün bakanlarına "tam güven" göstererek, neredeyse "Anayasayı değiştirecek" bir çoğunlukla, "tek başına" iktidarı verdi. Şimdi "iş başına" dönemi geldi. Hemen ilk hafta "siyasi istikrara susamış" piyasalar AKP'ye çok olumlu yaklaştı. Borsa yükseldi, bono faizleri aşağıya çekildi. Gidişat iyi görüntü verdi. Başbakan Abdullah Gül, sürekli olarak "Birinci işimiz ekonomiyi düzeltmek olacak" diyor ama Türkiye gündeminde AKP başka "görüntülerle" yer alıyor. Oysa belki de "Cumhuriyet tarihinin en kötü hükümeti" olan Ecevit Hükümeti tarafından 3.5 yıl inim inim inletilen halkın beklentileri iş ve aş. Birinci öncelik ekonominin büyümesi ve iş sahalarının açılarak halkın "cendereden" kurtarılması olmalıdır. Recep Tayyip Erdoğan önderliğindeki AKP hükümetinin en şanslı noktası da, iktidarı Ecevit hükümetinden devralmasıdır. Ecevit hükümeti, bir ekonominin tabana vurması ve ülke halkının aç ve sefil olması için elinden gelen hiçbir fırsatı kaçırmadı. Şimdi yapılacak "ufacık bir iyileştirme" AKP iktidarının sadece bir seçim dönemi değil, birkaç seçim dönemi de iktidarda kalmasına olanak sağlar. Ama ekonomi ile ilgili bakanların gerçek "iş yapmaları" gerekiyor. Seçimlerden önce yapılan vaatler, seçimlerden sonra ortaya konan "Acil Eylem Planı" ve bugün açıklanacak hükümet programında gerçekten "umut verici" konular yer alıyor. Hepsi çok güzel ama "kaynak nerede" sorusuna henüz tam anlamıyla cevap verilebilmiş değil. Geçenlerde de yazdım, genellikle, "yolsuzluk ekonomisini ortadan kaldıracağız ve bu yolla ekonomiye kaynak aktaracağız" deniliyor. Yolsuzluğu ortadan kaldırınca ne kadar kaynak sağlanacak bunun bir hesabı var mı? Yolsuzluğun bu ülkeye çok pahalıya mal olduğu doğrudur. Yolsuzluğun kesinlikle ortadan kaldırılması ekonomi için en şart işlerden biridir. Gerçek rekabetin sağlandığı, eşi dostu kayıran ihaleler döneminin ortadan kalktığı, bankaların hortumlanmadığı, bu sayede reel sektörün kendine "ucuz kaynak" bulabileceği bir ekonomi elbette istenir ve beklenir. Bunun için asıl olan "ekonominin çalışması, büyümesi ve üretmesidir." Şu sıralar borsa yükseliyor, bono faizleri düşüyor, dolar düşüşe geçmiş 1 milyon 600 bin liranın altına iniyor. Dolardaki inişe uygun olarak akaryakıt fiyatlarında da indirime gidiliyor. Bütün bunlar güzel görüntüler ama içersinde "tehlike" taşıyan görüntüler. Türk Lirası dolara karşı olduğundan daha "değerli" bir konumda. Doların düşmesi "ihracatı olumsuz etkiliyor." İhracatın düşmesi, ödemeler dengesindeki açığın büyümesine neden olur. Ödemeler dengesindeki açık, "borç alma ihtiyacı" ortaya çıkarır. Zaten "borç içinde boğulan" Türkiye, yeniden borç almaya başladığında gelsin sana "kriz ayları." Aman sayın bakanlarım, aman sayın ekonomiye bakan bakanlarım, ne olur şu güzel beklentiyi "gerçek" hale getirin. Beklenti olmasın, gerçek olsun. Pamukbank konusunda iyi bir çözüm bekleniyor
Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, Pamukbank'ın Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu'na devrine ilişkin BDDK kararının yürütmesini durdurması, AKP iktidarı için "hukuksal bir şans" demektir. Bu karar Pamukbank'a el konulması kararını esastan bozuyor. Bu konuda piyasalarda bazı grupların baskısı, IMF'nin "Türkiye'ye kazığı", "yabancı bir bankanın operasyonu" gibi söylentiler vardı. Hatta Kemal Derviş'in, "Pamukbank'a el konulması için IMF nezdinde şantaj yaptığı" bile söylendi. Yeni iktidar, yeni bir Türkiye'yi kurmak için Pamukbank sorununu "en adil" bir şekilde çözmelidir. Bu da AKP için bir şanstır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |