Yeni Safak Online...
T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Çok çalışmalısınız Bakan bey, çook

Bakanlık koltuğunu, dört aylık bir süre görev yapan Suat Çağlayan'dan Yunus Emre'nin "Ben gelmedim dava için / Benim işim sevi için / Hakkın evi gönüllerdir / Gönüller yapmaya geldim" sözleri ile devralan yeni Kültür Bakanı Doç Dr. Hüseyin Çelik'i "zor" ve biraz da "bıçak sırtı" bir görev bekliyor. Bıçak sırtı çünkü; çiçeği burnunda bakan, hem uzun zamandır çözüm bekleyen bir yığın sorunla, hem de icraatlarını "bekleyip görelim"den "bir beklentim yok"a, "dikkatli ve uyanık olmalıyız"dan, "kuşkuluyum"a, "umutlu değilim"den "korkum var"a kadar görüş serdeden küskün, diyaloğa kapalı ve hatta tepkili, "pusuda" bekleyen bir sanat çevresi ile karşı karşıya.

Türkiye toplumunun geçen yüzyılın başında yaşadığı kültürel kırılma nedeniyle, köklü ve hayli keskin bir bölünmüşlüğü var. Bunu görmezden gelmek mümkün değil. Medeniyet algısındaki ve öncelikler konusundaki farklılık, geçen süre içinde azalmış, ortak zemine doğru ilerlenmiş hatta yeni ve ortak bir dil oluşturulmuş olsa da mevcut durumda, birbirinin yapıp ettiklerinden habersiz, yabancısı olduğu kesimi "öteki"leştirdiği için duyarsız ve önyargılı bir kültür-sanat camiası var. Öteki sınıflandırmasının ve algısının ortadan kalkması zaman alacak kuşkusuz. Ancak yeni bakanın, bekleyen sorunlara karşı geliştireceği sonuç alıcı icraatlar, duvarların önce şeffaflaşmasının sonra ortadan kalmasının ilk ve tek çıkar yolu gibi gözüküyor.

Vakit kaybetmeden kolları sıvaması gereken Sayın Bakan'ı, yurdışına kaçırılan tarihi eserlerin ülkeye dönüşünün sağlanmasından, varolan tarihi eserlerin aslına uygun onarılma, korunma ve sergilenmesine, proje ya da inşa aşamasında yarım kalan kültür merkezlerinin tamamlanarak hizmete sunulmasından, Kültür Bakanlığı'na ayrılan o dar bütçeye rağmen para akışının yerinde kullanılması ve ihalelerin şeffaflaştırılmasına, İstemihan Talay döneminde çıkarılan ancak uygulanamayan telif haklarına dair yönetmenliğin işlerlik kazandırılmasından, alıcının aklını çelerek sokak ortasında satışa sunulan korsan yayınlara karşı gerçekçi önlemler alınmasına, kütüphanelerdeki ağır aksak işleyişin ortadan kaldırılarak yeniden cazibe merkezi haline getirilmesinden sanatçıların yurt dışına açılırken yaşadığı sıkıntıların ortadan kaldırılmasına kadar çözüme hasret onlarca kalem sorun bekliyor. Ancak Sayın Çelik, bunların hepsinin üstesinden gelebilecek bir donanıma, niyet ve isteğe sahip görünüyor.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunu olan, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde başladığı akademik hayatını İstanbul Üniversitesi'nde sürdürerek "Ali Suavi ve Dönemi" başlıklı teziyle doktorasını alan ve beş yıl önce de doçent olan Sayın Çelik, kültür-sanat ve akademi çevrelerine yakın bir isim. Aralarında Mehmet Aydın, Alev Alatlı, Sami Selçuk, Hüseyin Hatemi, Mete Tunçay, Mehmet Ali Kılıçbay, Mustafa Erdoğan gibi isimlerin olduğu, Türkiye'de öteden beri varolan "çatışmacı" tavra karşı ülkenin farklı kesimleri arasında diyaloğa dayalı bir zemin oluşturan ve beş yıldır önemli ve heyecan verici bir süreci başlatan Abant Platformu'nun kurucu üyelerinden. Araştırmaları için yurt dışında da bulunan Bakan'ın araştırmaya ve analize dayalı yayınlanmış 11 eseri bulunuyor. Yani yeni bakan, Türk siyasi tarihi, kültürü ve edebiyatı alanında yetkin bir isim. Kültür-sanat camiasında şimdi bütün gözler ve kulaklar, "Bana, yabancısı olmadığım bir dünyada orkestra şefliği tevcih edilmiş bulunuyor. Ama orkestra şefi mahir olmazsa kakafoni çıkar. İnşallah bizim bakanlığımızda kakafoni değil, armoni çıkacaktır" diyen Hüseyin Çelik'e çevrilmiş durumda. Beklenen, arzu edilen uyumlu, anlamlı ve lezzetli bir müziği işitebilmek.

Korkunun ufku karanlık ve ürkütücüdür ama anlaşılabilir. Anlamak üstünlüktür, yol gösterir insana. Her somut soruna atılacak somut adımlar, adım adım aydınlatır karanlığı ve dağıtır pusu. "Öteki" ayrımı yapmaksızın her kesimin talepleri, üretimleri dikkate alınarak sahip olunan ortak zenginliğin, yerelden evrensele doğru açılan bir potada eritilip yeniden üretilmesi muhakkak ki aydınlatacaktır ufku...


23 Kasım 2002
Cumartesi
 
FADİME ÖZKAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED