T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

G Ü N D E M

Danıştay'dan hukuk dersi

Danıştay, bir açıklama yaparak AK Parti lideri Erdoğan hakkındaki kararın hukuk dışı eleştirilere maruz kaldığını bildirdi. Açıklamada, "Kuruluşunu Anayasa'dan alan bir yüksek mahkemeye yapılan saldırı tek kelime ile utanç vericidir" denildi.

Danıştay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, kuruluşunu Anayasa'dan alan bir Yüksek Mahkeme'ye, hiçbir somut bilgi ve belge ortaya koymadan uluorta yapılan saldırıların tek kelime ile "utanç verici" olduğu belirtilerek, toplumun güvenilir kurumlarının bu kadar kolaylıkla harcanmaması gerektiği bildirildi. Danıştay Başkanlığı'ndan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın, eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve halen bu görevde bulunan Ali Müfit Gürtuna hakkında Danıştay 2. Dairesi'nce verilen kararın yeniden incelenmesi istemiyle yaptığı başvuru ve daha sonra bu başvuruya ilişkin olarak yaptığı açıklamalarla ilgili olarak, medyada değişik içerikli haber ve yorumların yer aldığı ve bazı köşe yazılarında bu olaydan yola çıkılarak Danıştay'a haksız eleştiriler yönetildiği gerekçesiyle yazılı bir açıklama yapıldı. Anayasal bir kuruluş olan ve Yüksek Mahkeme niteliğini taşıyan Danıştay'ın manevi şahsiyetini rencide ve suç teşkil eden iddialarda bulunulduğunun basından izlendiği belirtilen açıklamada, Danıştay'ın, geleneksel bir tavır olarak yargıya intikal eden konuları kamuoyu önünde tartışmaktan ve bu konular hakkında görüş ve düşünce bildirmekten titizlikle kaçındığına dikkat çekildi.

"Önce yargı uymalı"

Anayasa'da yer alan mahkemelerin bağımsızlığı ilkesine öncelikle yargı organlarının ve mensuplarının uyması gerektiğine işaret edilen açıklamada, medya önünde yapılan açıklama ve eleştirinin, bunlar hukuki nitelik taşısalar da, sonuç itibariyle yargı yerlerinin yıpranmasına, toplumdaki saygınlıklarının sorgulanmasına neden olduğu kaydedildi.

Açıklamada, "Ne var ki son günlerde, yazılı ve görsel basında, Danıştay ve Danıştay kararları üzerine hukuki bilgi eksikliğinden ya da kötü niyetten kaynaklanan o kadar çok yanlış ve gerçek dışı haber, yorum ve yazılara yer verilmiştir ki, Başkanlığımızca kamuoyunun aydınlatılması zarureti ortaya çıkmıştır" denildi.

4483 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun'a göre başlatılan ön inceleme sonucunda düzenlenen raporda ve bu rapora dayalı olarak İçişleri Bakanı tarafından verilen soruşturma izninde Erdoğan ve Gürtuna'nın eylemlerinin Türk Ceza Kanunu'nun "suç işlemek için çete oluşturmak" hükmünü düzenleyen 313. maddesi kapsamında değerlendirildiği hatırlatıldı. Açıklamada, yetkili merciin bu kararının itiraz üzerine incelenmesi aşamasında Danıştay 2. Dairesi'nce, Yargıtay 8. Ceza Dairesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun konuya ilişkin istikrar kazanmış içtihatları da göz önünde bulundurularak, Gürtuna ve Erdoğan'ın üstüne atılan suçun TCK'nın "görevi kötüye kullanma" fiilini düzenleyen 240. maddesi kapsamına girdiğinin tespit edildiği kaydedildi. Açıklamada, "Bu tespit, 4483 sayılı Kanun'un 9. maddesinin verdiği görev ve yetki çerçevesinde yapılmış hukuksal bir değerlendirmenin sonucudur. Bir gazetede ifade edildiği üzere bu kararın, ilgili kişilerin 'kurtarılması girişimi' olarak nitelendirilmesi haksızdır. Karar görülmeden ve incelenmeden verilmiş peşin bir önyargıya dayanmaktadır" ifadesine yer verildi.

Danıştay 2. Dairesi'nin bir kısım suçların zamanaşımına uğradığını, Erdoğan hakkında verilen söz konusu eylemlerle ilgili olarak soruşturma iznini kaldırdığı hatırlatılan açıklamada, bir kısım suçların da 4616 sayılı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine İlişkin Yasa uyarınca ertelendiği kaydedildi. Açıklamada, 2. Daire'nin yasaları ve Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını uygulamak zorunda olduğu belirtilerek, soruşturmanın konusunu oluşturan bir takım eylemlerin "görevi kötüye kullanma" suçu kapsamında olduğunun saptanmasına karşın soruşturmanın ertelenmesine karar verilmiş olmasının 4616 sayılı Yasa ve Anayasa Mahkemesi'nin bu kanunla ilgili olarak verdiği kararın hukuksal sonucu olduğu vurgulandı. Yargı yerlerinin görevlerini ve yetkilerini ilgili yasaların öngördüğü usulü uygulayarak yerine getirdikleri ifade edilen açıklamada, Danıştay 2. Dairesi'nin bu kararına karşı itiraz veya bir başka kanun yolu bulunmadığı ifade edildi. Bu usul kuralı karşısında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın yeni bir karar oluşturulması yolundaki isteğinin incelenmesinin mümkün olmadığına işaret edilen açıklamada, şöyle devam edildi:

"Esası incelenmedi"

"Bu nedenle, Danıştay 2. Dairesi, isteği adli ve idari yargıda geleneksel olarak kullanılan bir formül içinde incelenmeksizin reddetmiştir. Bu karar, Başsavcı'nın isteğinin değil, kesin olduğu yasada ifade edilen ve Başsavcı tarafından kaldırılması istenilen kararın esasının incelenemeyeceğini ifade etmektedir. Sayın Başsavcı'nın başvuru dilekçesinin gerekçelerinde yer alan ve medyada tekrarladığı 'yokluk', 'mutlak butlanla sakatlık' iddiaları ise görevli bir yargı yerinin verdiği kararlarda söz konusu olamayacağı gibi genelde yargı kararlarının yokluğu konusu öğretide ve uygulamada kabul gören bir görüş değildir." Bu açıklanan kesinlik durumunun başvuranın kimliğine göre değişmeyeceği bildirilen açıklamada, bir gazetede yer alan ve "büyük bir hukuki cehaleti" simgeleyen ifadelerle kararın kaldırılmasını, "Bakkal Mehmet Efendi veya Yargıtay Başsavcısı"nın istemiş olmasının sonuca bir etkisinin bulunmadığı ifade edildi. Açıklamada şöyle denildi: "Aynı yazının sonunda, 135 yıllık geçmişe sahip meşrutiyet dönemine, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışına ve cumhuriyetin kuruluşuna tanıklık etmiş, yıllardan bu yana verdiği yargısal, idari ve danışma kararlarıyla ülkemizde hukuk devlet ilkelerinin yerleşmesi için yılmadan, usanmadan ve ısrarla mücadele vermiş, ülkenin karanlığa götürülmek istendiği dönemlerde inançlarından ve tutumlarından hiçbir ödün vermeden toplumun önünü açmış, ona aydınlığı göstermiş ve bu dönemlerde verdiği kararlarına uluslararası literatürde yer vermiş olan Danıştayımız ve onun şerefli mensupları çok ağır bir itham altında bırakılmışlardır. Kuruluşunu Anayasa'dan alan bir Yüksek Mahkeme'ye, hiçbir somut bilgi ve belge ortaya koymadan uluorta yapılan bu saldırı tek kelime ile utanç vericidir. Bu durumu her şeyden önce basının yetkili organları kendi içinde tartışmalı, sorgulamalıdır. Toplumun güvenilir kurumları bu kadar kolaylıkla harcanamamalıdır. Danıştay ve mensupları, bu yazıyı yazan ve yayımlayan kişilerle yargı önünde hesaplaşacaktır."



27 Mart 2002
Çarşamba
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED