Hani Evliya Çelebi, rüyasında gördüğü evliyaya "Ya şefaat" demiş.. Bu sözleri, "Ya seyahat" diye algılanınca da, ömür boyu yollara düşüp, gezgin olmuş ya..

Bizim de başımıza böyle birşey geldi..

"Turgut Özal Olayı"nı yaşadıktan sonra, tutturduk..

-Türkiye'de siyasi liderin vizyonu olmalı, misyonu olmalı, icra gücü (execution) olmalı, dedik..

Kim algıladıysa bu sözlerimizi, yanlış algıladı..

"Misyon"u, öylesine yanlış algıladı ki, "Misyoner" gibi bir lider verdi..

Hristiyanlığın "misyoner"i, bizim bir nevi "Derviş"imiz.. Elini eteğini dünyadan çekmiş, içine kapanmış, tarîkî-dünya bir kişilik bu..

Bakın Başbakan Ecevit'e..

"Vizyon"u, fiilen de yok.. Durmadan göz muayenesi yapılıyor kendisine..

"İcra gücü" nasıl olabilir ki?

Yürüyecek mecali yok..

"Misyon"u da, sonuna kadar koltukta oturmak..

Gerekirse evine kapanmak, ama koltuğu bırakmamak..

Bir de, diğer dünya liderlerine bakın..

Artık "iletişim" de yetmiyor.. Uçağa atlayan liderler, "jet diplomasisi" yapıyor her dakika..

Başkan Bush, ya Amerika kıtasında, ya Avrupa'da, ya da Asya'da dolaşıyor yılda birkaç kez..

Avrupalı liderler, neredeyse her hafta sonu bir yerlerde "Zirve" yapıyorlar.

Bizim "lider"in sağlıklı olduğu zamanlarda, Başbakanlık merdivenlerinden her iniş çıkışında, hepimizin yüreği ağzımıza gelmekte..

Hastalığında ise, evinde düşüp kaburgasını kırdığını, iki hafta sonra öğreniyoruz.

Daha fenası, kendisi de, kaburgasını kırdığını iki hafta sonra öğreniyor.

Deseniz ki, Türkiye varlıklı, sorunları olmayan, problemsiz bir ülke..

Neticede, Suudi Arabistan Kralı Fahd da hasta, Katolikler'in Papası da bitkin..

Bizim Başbakan tam mobilize olmasa ne çıkar?..

Ayrıca, insanların "mobilize" olması da çok iyi birşey değil ki.. "Rigoletto"daki "La donna mobile"nin anlamı, "Kadın oynaktır" değil mi yani?

Ama Türkiye'nin gerçekten, hareketli, mobilize hatta mekanize bir lidere ihtiyacı var..

Sorunlarımız çok büyük..

Türkler, vizyon da, misyon da, icraat da bekliyor "lider" denilen kişiden..

Ecevit bu tanımları karşılamıyor..

Peki ne yapacağız bu durumda?

Yani Türkiye, bunlara babalarından miras kalan ve mülkiyet hakkına sahip oldukları bir aile şirketi mi?

İktidar hırsları, yönetme yeteneklerinden çok fazla olan bir avuçluk azınlık, ellerine geçirdikleri gücü bırakmamak için, Ecevit'i hep koltukta oturtacaklar..

"Ecevit" adı verilen boşluktan yararlanıp, "Bağımsız Derebeyleri" gibi, kendi alanlarında, atamalar, tasfiyeler yapacaklar..

Hiçbir konuda, (Avrupa Birliği konusunda bile) uzlaşamayacaklar..

Ekonomi de, hukuk da, medya da, ticaret de çığırından çıkacak..

Keşke rüyamızda biz de bir evliya görsek ve anlaşılır bir şekilde "Ya şefaat" desek..

Bu da, doğru anlaşılsa..

ŞAKA

'Mesela' dedik!..

Milli Eğitim Bakanlığı, artık, İlahiyat Fakültesi mezunlarının "Din Dersi" hocası olamayacağına karar vermiş..

İlahiyatçı profesörlere bakılınca, İlahiyat mezunlarının başka meslekleri seçebilecekleri görülüyor..

Örneğin, televizyon programlarında tartışmacı ve hatta "Kavgacı" olabilirler.

AVRUPA YOLU DİNAMİTLENİYOR

Devlet Bahçeli artık susmalıdır!..

Bülent Ecevit'in yarattığı "Boşluk", Türkiye'nin sade bugününü değil, yarınını da karartmak üzere..

Koalisyon ortağı ve MHP'nin lideri, Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, hemen her gün, Avrupa Birliği yolunu dinamitleyen açıklamalar yapmakta..

Bu açıklamalar, Türk siyasetindeki "ana çizgi"yi yansıtmıyor..

Devlet Bahçeli, Doğu Perinçek'in söylemlerini seslendiriyor..

Tam anlamıyla, marjinal söylemler bunlar..

Ama "fiilen" ülkede Başbakan bulunmadığı için, hükûmet adına da konuşuyormuş gibi görüntü veriyor Devlet Bahçeli..

Bunda siyasi geleneklerin gereği yapılmalı veya MHP'nin koalisyondan ayrılması zorlanmalı, ya da Ecevit istifa edip, koalisyonu dağıtmalıdır..

Avrupa Birliği yolunun dinamitlenmesini sessizce izlemek, DSP için de, ANAP için de, ayıptır..

Sadece birkaç gün daha koltukta oturmak uğruna, Türkiye'yi Avrupa Birliği'nden kopartmanın vebalinin, bu "sözde liderler" nasıl altından kalkabilecekler?

MEHMET BARLAS

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu