T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Ankara'yı dolaşan seçim ve başbakan senaryoları

Ankara ile Türkiye arasındaki dil, anlayış ve heyecan farkı bir kez daha ortaya çıktı. Türkiye bütün hücreleriyle birlikte, "hükümet değişikliği ve seçim" diye bağırırke oralı bile olmuyor. Onca gürültüye karşın son birkaç günün siyaset lisanıyla özeti şu: Başbakan'ın hastaneye düşmesi tıpkı Şubat krizinde olduğu gibi, bir hükümet değişikliği ya da seçimlerin daha erkene alınması sonucunu doğurmuyor. Yani hükümet kendisini, hem parlamento içi muhalefetten, hem de toplumsal tepkiden iyice yalıtmış bulunuyor.

Bununla birlikte, Ankara'nın duyarsızlığı veya hükümetin kulak üzerine yatması, seçimlerin tam zamanında yapılacağı anlamına da gelmiyor. Erken seçim olacak ama, bunun için herkesin hesabının üç aşağı beş yukarı denkleşmesi bekleniyor.

Herbiri, Türkiye'nin önüne sandığın konulmasını farklı şekil ve sürelerde geciktiren bu hesaplara bir göz gezdirelim...

- Öncelikle herşey Ecevit'in bir kez daha Başbakanlık binasına gelip gelemeyeceğiyle doğrudan ilgili. Ecevit, hastaneden yürüyerek çıkıp, görevinin başına dönebilirse koalisyon statükosunun devam etmemesi için hiçbir neden yok. Başbakan turp gibi olsa dahi, seçimlerin 5.yıla kalması çok zayıf bir ihtimal. Ama bu durumda Türkiye, Nisan 2003'den önce de seçime gitmez.

-Dolayısıyla önümüzdeki bahara varması halinde Anayasa'nın "seçimlere bir yıl kalmışsa iki seçim bir arada yapılır" hükmüne takılmamak için seçimler, 19 Nisan'dan bir hafta önce olabilir. Yani, önce genel seçim ve zamanı geldiğinde de yerel seçimler yapılabilir.

- MHP ile ANAP'ın bir seçim tarihinde anlaşması imkansız görünüyor. Çünkü, Yılmaz açıkça iki seçimin ayrılması gerektiğini söylüyor. Bahçeli ise, belediye başkanlarına güveniyor ve seçimlerin bir arada yapılmasının MHP'nin işine yarayacağına inanıyor.

-Bütün hesapları temelden etkileyecek gelişme Ecevit'in Başkent Hastanesi'nden sedye ile Or-An'daki evine gitmesidir. Yani, hükümette başbakanlık DSP'de de liderlik sorunun aynı anda ortaya çıkması durumu. Ecevit, sağlık gerekçesiyle emekli olursa, seçimin bu sonbaharda olması önlenemez.

- O zaman da Bahçeli'nin Başbakanlık hesapları devreye girecek. Bahçeli kendisini, seçimler öncesinde başbakanlık koltuğuna oturmaya iyiden iyi hazırlamış durumda. Üstelik hem DSP ile birlikte en büyük gruba sahip hem de bu grubunu transferle güçlendirmeye en ziyade aday bir parti. Ama, Meclis'teki hiçbir "sağ ve muhafazakar" parti MHP liderini üç-beş aylığına dahi olsa başbakanlık koltuğuna oturtacak kadar bonkörlük yapmaya niyetli değil. Herkes, bunun koalisyonda yıpranan MHP'yi avantajlı duruma getireceğini ve bu avantajın da kendilerinden kopacağını çok iyi biliyor.

- Bahçeli'nin başbakanlığına tabiî ki DSP de karşı. Bu şartlar altında, Bahçeli'nin başbakanlığı uzak bir ihtimal. Tabiî, Yılmaz'ın da ve tabiî "azınlık hükümeti kurayım" diye tutturan Çiller'in de.

-Bu şartlar altında bütün partiler, "bana yar olmayanı kimseye yar etmem" felsefesinden hareketle Ecevit'in sağlığı için dua ediyor. Çünkü, herkesi aynı eşitlikte stabilize eden tek ihtimal DSP liderinin ağır aksak da olsa başbakanlığı sürdürmesidir. Yoksa! Yoksa, malum. Devreye yine tarafsız başbakan saçmalığı girecek.

- Bahçeli'nin başbakanlığı durumunda DSP'nin çok sayıda milletvekili kaybedeceğini ve zaten yükselmekte olan CHP'nin bu kayıplardan istifade ederek daha çok güçleneceğini de hesaba katmak gerekiyor.

-Seçimlerin önündeki en büyük engelin Ak Parti, yani Tayyip Erdoğan olduğunu da unutmamak gerekiyor. Siyasete apaçık bir, "Tayyip korkusu" sinmiş bulunuyor. Bu partide toplanan büyük oy, sadece siyasi partileri değil siyasallaşmış bazı kurumları da düşündürüyor. Özellikle, bu kurumların Erdoğan konusunda bir karar vermeden seçim tarihinin belirlenmesi de ihtimal dışı görünüyor. Ecevit'in sağlığı eksenindeki gelişmeler bu kararı olumlu ya da olumsuz yönde etkileyecek ve hızlandıracaktır.

Senaryolar ve ince hesaplar, kuyruklarını birbirine değdirmeyen tilkiler misali Ankara'yı bir uçtan bir uca dolaşıyor. Türkiye de onların peşinde tıpkı başbakanı gibi soluksuz ve bimecal koşturup duruyor.


24 Mayıs 2002
Cuma
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED