T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Siyaseti de, medyayı da rezil ediyorsunuz!..

Türkiye'yi "2'nci Sınıf Ülke" konumunda tutmaya çalışmak, gerçekten ayıp ve günah değil mi?

Diyelim ki, bir "genel seçim piyangosu" sonunda kurulan "3'lü Koalisyon"da, hükûmete girmişsiniz..

Diyelim ki, siyasal ve ekonomik krizler arasında, "Büyük Medya Patronu" olmak piyangosu, size vurmuş..

Bu statülerinizi, "Basında tekelleşme"yi "Serbest rekabeti yok etme"yi, "Basın özgürlüğünü yok etme"yi ve "İnterneti engelleme"yi pompalamak için kullanmanız, sizlere yakışır mı?

Ne olacak yani?

Askeri darbeler de, basını susturur, siyaseti yasaklar ve herşeyi sansür altına alır..

Hem sivil, hem özgür demokrasinin nimetlerinden yararlanıp, güç ve para sahibi olacaksınız..

Sonra da, sivil ve özgürlükçü demokrasinin en büyük tehditleri olan girişimleri, elinizdeki araçları, iktidarı, gazeteleri falan kullanarak, gerçekleştireceksiniz..

Şu RTÜK yasası denilen ayıplı ve gerçekten çağ-dışı metni, pişirip pişirip, yeniden sofraya getirmek ayıp değil mi?

Türkiye Pakistan mı?
Türkiye Zimbabwe mi?
Türkiye'nin modeli, Çin Halk Cumhuriyeti mi?

Dünkü tekel medyasında, RTÜK Yasası'nın, TBMM Anayasa ve Adalet Komisyonu'ndan aynen geçtiğinez dair tek satır haber-yorum yoktu..

Bu mu gazetecilik?
Bu mu, özgür basın?
İnanabiliyor musunuz?

Bu RTÜK'le, Türkçe internet siteleri de, yazılı basın statüsüne sokuluyor..

Şu anda dünyada, 3 milyonu aşkın internet sitesi var..

Bunların her gün, her sayfa ve haber yenilenmesinde, sayfalarını kağıda basıp, Valiliklere ve savcılıklara 2'şer kopya verdikleri bir dünyayı düşünebiliyor musunuz?

Ama RTÜK Kanunu, Türkçe internet siteleri için bunu öngörüyor..

Ayıp değil mi bu duruma düşmek?

Matbaanın Osmanlı'ya 200 yıl geç gelmesini eleştirenlerin, 21'inci yüzyılda interneti engellemeye çalışması, bir çeşit "Deli İbrahim'lik" değil mi?

Yakışıyor mu?.. Türkiye'ye "Bilgi Çağı"nın ufuklarını açan, "Dijital Devrim"in kapılarını Türk toplumuna aralayan Turgut Özal'ın ANAP'ına, şimdi interneti dinamitlemek yakışıyor mu?

17 Nisan'da Mesut Yılmaz, eğer Turgut Özal'ı anma konuşması yapacaksa, ondan özür dileyerek başlamalı söze.

-Sen bilgisayardan gümrük vergisini kaldırdın.. Ben bugün, 1-2 medya patronuna yaranmak için, özgür, özerk ve bağımsız medyayı yok etme projesini yasa haline getiriyorum.. Özür dilerim, demeli..

Değer mi bu duruma düşmeye, kitlelerin, genç ve dünyaya açık insanların gözünde?

Bu RTÜK Kanunu ile tekelleşmenin yanında ve bağımsız internet yayıncılığının karşısında yer alan Mesut Yılmaz'ın, Avrupa Birliği sevdasına, kim inanır artık?

Asıl mesleğinin "gazetecilik" olduğunu söyleyen Bülent Ecevit'e ne demeli yani?

Hepinizi ilk seçimde, sandıklar yutup, yok edecek.. Hepiniz, barajın altındasınız..

Ama, herşeyi, her kavramı, meslekleri, ekonomiyi tahrip ederek gidiyorsunuz..

Çocuklarınıza, ülkenizin geleceğine yazık değil mi?

ŞAKA

Birer Birer!..

TBMM'de ne zaman gizli oylama yapılsa, koalisyon ortakları birbirlerini vuruyorlar..

Eski Bayındırlık Bakanı Koray Aydın için soruşturma oylamasında, MHP vurulmuştu..

Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu için soruşturma oylamasında da, ANAP vuruldu..

"Genel seçim" denilen "gizli oylama" yapıldığı zaman, bu "3 ortak" toptan vurulacak..

O güne kadar, teker teker vurulmalarını izlemek durumundayız..

ULUDAĞ'IN ETEKLERİNDE

Bursa'da Aydınlarla Yüzyüze..

Önceki gün Bursa'daydım.. Uludağ Üniversitesi, Osmangazi Belediyesi ve Bursa Gazeteciler Cemiyeti tarafından ortak düzenlenen "Aydınlarla Yüz Yüze" etkinliğinin konuğu oldum..

Üniversite'de gençlerle, Gazeteciler Cemiyeti Lokali'nde meslektaşlarımla, aydın konuklarla tanıştım, sohbet ettim..

Büyük bir eğitim merkezi olan (35 bin öğrenci) Uludağ Üniversitesi'nin Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran'ı, Osmangazi Belediye Başkanı Hilmi Şensoy'u, yakından tanımak imkanını elde ettim.. Gazetecilik mesleğini, ailece sürdüren sevgili Nuri Kolaylı ile, Bursa medyasının sorunlarını uzun uzun konuşup, tartıştım..

Bu arada, tutukluluk dönemi ertesinde, yeniden "Nergis Holding"in başına dönen ve aynı zamanda "Bursa Medyası"nın "Sönmez'ler" yanındaki en büyük iki patronundan biri olan Cavit Çağlar'la da görüştüm..

"Sohbet Toplantıları"nda ben de konuştum ama, daha çok dinledim..

Bursa'da da, herkesin "Değişim"den yana ve daha müreffeh, daha ümitli, sorunlarına çözüm üretilen bir Türkiye beklentisi içinde olduğunu gördüm..

Bilin ki, bütün Türkiye'de insanların titreşim katsayısı aynı..

Bunu artık Ankara'dakiler de hissetmeli..


11 Nisan 2002
Perşembe
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED