T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Binbaşıyı kim öldürdü?

Binbaşı Cengiz Toytunç ile bir İsviçreli bayan subayın ölümüne, Yüzbaşı Hüseyin Arslan'ın yaralanmasına yol açan suikastta kullanılan silâh belli oldu: M-16... Bazı kanallar, "İsrail silâhı, ama başkalarının eline geçmiş olması mümkün" diye duyurdu otopsi sonucunu. Bana sorarsanız, durum, kafa karışıklığına ihtiyaç bırakmayacak kadar açık: İsrailli bir suikastçı Arap kıyafetine girdi ve çokuluslu güçte görevli subayların cipine ateş açtı...

İsrail'in Ankara büyükelçiliği müsteşarı Moşe Kamhi, beraber katıldığımız 'Kırmızı Işık' programında, suikastla ilgili soruma karşılık, "Kim yapmış olursa olsun, benim kanaatim, cipte Türk subayı olduğunu bilmiyordu" dedikten sonra, "Yaralı yüzbaşının söylediği gibi, öldüren Filistinli" diye kestirip attı. Yaralı yüzbaşının "Kaleşnikoftu" dediği silâhın 'M-16' olduğunun anlaşılması tanıklığını geçersiz kılıyor.

Kafa karışıklığının sebebi, İsrail'i ve istihbarat örgütlerini iyi tanımayışımız. Gordon Thomas'ın "Gideon'un Casusları" adlı önemli eserini Sabah Yayınları çıkarmıştı; o okunsa zihinler bayağı açık hale gelir. İsrail devleti henüz ortada yokken, bugün Araplar'ın yaptığına benzer eylem planlarının öğrenildiğini fark eden Museviler, "Bir daha böyle bir olayla karşılaşmamak için dünyanın en güçlü istihbarat servisini kurmalıyız" kararına vardılar. Thomas, Filistin'de yaşayan Museviler'in ellerinde avuçlarında ne varsa istihbarat örgütü için bağışladığını anlatıyor kitabında.

O topraklardaki gerçekleri bilenler açısından, Binbaşı Toytunç'u şehit eden kurşunun İsrailli bir silâhtan çıkmış olması kadar tersi de şaşırtıcı olmazdı.

Geçen yılın ağustos ayının ilk günü, Filistin Yönetimi'ne ait bir mahkemede, İsrail ile işbirliği yaptıkları iddiasıyla yargılanan üç Filistinli idama mahkum edildi. Suçları, bir Filistinli lidere karşı düzenlenecek suikasta yardımcı olmaktı. Haberi veren İngiliz BBC televizyonu, "Bu tür suikastlar" diyor, "Ya İsrail ordusu ya da İsrailliler'in 'Şabak' diye andıkları istihbarat örgütü Shin Bet tarafından düzenlenir..."

Şimdilerde, Arafat'a, "Teröristleri tespit edip eylemlerini durdurmuyorsun" deyip bunu savaş sebebi haline getiren İsrail, BBC'ye göre, Filistinli işbirlikçi-ajanları sayesinde, Batı Şeria'da kimin ne yaptığını pek iyi biliyor.

İngiliz televizyonu, İsrail istihbaratının hedefleri yok etme yöntemlerini bir bir ele almış 1 Ağustos 2001 tarihli haberinde. Tanklardan veya makinalı tüfek taşıyan helikopterlerden açılan ateşle hedef yok edermiş Shin Bet; BBC, "Şu yakınlarda, ikisi çocuk olmak üzere sekiz Filistinli bu yöntemle öldürüldü" diyor...

Bir başka yöntem Arap giysisiyle Araplar'ın arasına karışarak eylem gerçekleştirmekmiş... BBC'nin bu yönteme verdiği örnek Beytüllahim'den: Beytüllahim'de, görgü tanıkları, bir İslâmî Cihad komutanının az kalsın hayatını kaybedeceğini anlatmışlar. Dört kişi Arap giysilerini üzerlerinden atıp Uzi silâhlarıyla ateş açmışlar. BBC, "Dördü de büyük ihtimalle Shin Bet'tendi" diyor...

Değişik bir yöntem de şu: Batı Şeria'da, bir militan, otomobil koltuğunun baş koyma yerinin patlamasıyla öldürülmüş. Patlayıcıları, Shin Bet'e çalışan bir Filistin ajanının oraya yerleştirdiği sanılıyormuş...

'Kırmızı Işık' programında, Ankara'daki Filistin Büyükelçiliği maslahatgüzarı Zayed Halid, "İsrailliler'in mükemmel Arapça konuşan ajanları var; bunlara 'Mustagribun' deniyor" demişti. BBC bu bilgiyi doğruluyor. İsrail istihbarat uzmanları, "Shabak'ın mükemmel Arapça konuşan çok sayıda ajanı var; bunlar Filistinli gibi giyinip Batı Şeria'da serbestçe dolaşıyorlar" demiş BBC'ye. Örgüte alınmak için, çarşı pazara çıkıp kuşku uyandırmadan Arap müşterilerle sohbet etmeleri gerekiyormuş...

İngiliz televizyoncular, sadece İsrail tarafıyla konuşmamış, Filistin Yönetimi yetkililerinin görüşlerini de almışlar. İkinci İntifada başladıktan sonraki on ay içerisinde en az 60 suikast olayı yaşanmış; öndegelen Filistinliler'i yok etmeyi amaçlayan çok sayıda başarısız suikast girişimi de olmuş. Filistin güvenlik mahkemesi savcısı Halid Qidra, casusluk iddiasıyla gözaltına alınan Filistinliler'den söz etmiş. Dediğine göre, İsrail, Filistinli önderleri izleyen işbirlikçilerine gelişkin teçhizat sağlıyormuş...

Bağımsız kaynaklardan varlığı tespit edilen suikastları İsrailli sözcüler yalanlamışlar. BBC, İsrail'in güvenlik birimlerinin, "Nokta saldırılara devam" kararı aldıklarını bildiriyor. Bir şeyi daha: Bunun alternatifi, "Filistinliler'le topyekün savaş" imiş...

Binbaşı Toytunç suikastının İsrail köklerini araştırırken, bugün yaşanan olaylara ışık tutacak başka bir bilgiyle daha karşılaştım: İsrail istihbarat birimleri, "Yaser Arafat'ın işi bitirilmeli" diye özetlenebilecek bir rapor sunmuşlar hükümete. İsrailli Maariv gazetesi, Shin Bet raporundan şu satırları aktarıyor: "Arafat, İsrail'in güvenliğine karşı en ciddi tehdidi oluşturuyor. Varlığının devamındansa ortadan yokolmasının getireceği zarara katlanabiliriz." Habere göre, Şaron, "Lüzum yok, biz bu işi savaşsız halledeceğiz" demiş istihbaratçılara...

Anladığım kadarıyla, Binbaşı Toytunç'un hayatını kaybettiği olay, Shin Bet'in, savaş-öncesi son suikast eylemiydi.


11 Nisan 2002
Perşembe
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED