|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Pakistan'la Hindistan arasındaki gerginliğin iyice tırmanışa geçmesi neredeyse ABD'nin Afganistan operasyonunu gölgede bırakacak boyutlara ulaştı. Kaygı şu: Daha önce üç kere savaşmış iki ülke arasınd çıkacak savaş nerede durur? Zira çıkacak savaşın konvansiyonel bir savaşla sınırlı olmayacağını herkes kestirebiliyor. Daha önceki savaşların yüz binlerce insanın hayatına mal olduğu düşünülecek olursa artık nükleer güç haline gelen bu iki komşu arasındaki savaşın boyutları ürperti veriyor. Ancak bu ürperti, iki ülkeyi sık sık savaşın eşiğine getiren temel sorunları çözmekten çok statükoyu güçlü olandan yana sürdürmeye yarıyor. 11Eylül sonrası Amerika'nın terörle mücadele stratejisinden doğrudan etkilenen bölgelerden biri Filistin ise bir diğeri kuşkusuz Keşmir'dir. İki bölgenin konum açısından sanılandan fazla ve derin benzerlikleri mevcut. Filistin nasıl Ortadoğu'nun kanayan yarası ise Keşmir Güney Asya'nın kanayan yarası. Filistinliler nasıl işgal altındaki topraklarını kurtarmak için mücadele veriyorlarsa Keşmirliler de Hind işgaline karşı mücadele veriyor. İsrail nasıl İngiliz manda yönetiminin Ortadoğu'ya bıraktığı bir miras ise Keşmir'in işgali de İngiliz yönetiminin bölgede bıraktığı sorunlu alanlardan biri... Bölgedeki yaşanan gerginlikler birbiriyle iyi geçinemeyen iki komşunun sıradan sürtüşmesi olmaktan fazla anlam içeriyor. Olayın iç içe geçen tarihi, kültürel, stratejik nedenlerini bir arada ele almadan yaşananları ne anlamak ne de anlamlandırmak mümkün. Pakistan Hindistan ilişkisini belirleyen temel faktör kuşkusuz Keşmir'in statüsüne ilişkin anlaşmazlıktır. İngilizlerin Hindistan'dan çekilmesiyle Müslümanlarla Hindular arasında dini temele dayalı iki devlet ortaya çıktı. İki ayrı devlet oluşturulurken bölgelerdeki Müslüman ve Hinduların çoğunlukta olmaları esas kabul edilerek ayrım yapıldı. Bu bölüşümün istisnası Keşmir bölgesiydi. Müslümanların çoğunlukta olduğu Keşmir Hindistan tarafından işgal edildi. Daha sonra Birleşmiş Milletler'in aldığı, Keşmirlilerin geleceklerini tayin için referanduma gitmelerine izin verilmesi yönündeki karara Hindistan hiçbir zaman uymadı. Bu gün Keşmir'in üçte ikisi Hindistan işgali altındadır. Keşmir sorunu nedeniyle Pakistan ve Hindistan üç kere savaştılar. Dünyanın haberi olmasa, ilgisini çekmese de Himalayalar'dan geçen ateşkes hattı boyunca, 5-6 bin metre yükseklikte sürekli sınır çatışmaları devam etti durdu. Ne zaman ki Keşmirli gerillalar çatışmaları işgalci Hind askerlerine yönelttiler, çatışmayı bölge içine taşıdılar, o zaman dünya gündeminde terörist olarak yer almaya başladılar. Pakistan'ın korkusu
Çatışmaları 50 yıldır bu denli sıcak tutan temel sebep sadece bir bölgeye ilişkin hakimiyet mücadelesi değil. Pakistan'ı kendinden çok daha güçlü bir ülkeye karşı çıkmasının nedeni Keşmir'in statüsü ile sınırlı değil. Daha doğrusu Pakistan'ı kayıplarla sonuçlanan savaşa iten temel neden Hindistan korkusudur. Biraz daha açarsak Hindistan'ın Hind kıtasına ilişkin stratejisini iyi bilen Pakistan, bir sonraki adımı gördüğü için bu konuda hayli hassas davranıyor. Hindistan İngiliz yönetiminin sona ermesinden sonra Müslümanların ayrı bir bağımsız devlet kurmalarını bir türlü hazmedemedi. Sadece Müslümanlara yönelik olarak değil Nepal dahil bölge ülkelerini içine alan büyük Hind birliği stratejisini hiçbir zaman unutmadı. Keşmir'deki ulusalararası iddialarından vazgeçen bir Pakistan'ın daha sonraki adımın ne olacağını kestirmesi güç değil. Nitekim Bengaldeş'in Pakistan'dan koparılması Hindistan'ın desteği ile olmuştur ve bu stratejinin bir ileri adımı olarak algılanmaktadır. İki ülkenin artık nükleer güce sahip olmaları gerilimin savaşla sonuçlanması durumunda nasıl bir felakete götürebileceğini tahmin etmek bile istenmiyor. Pakistan'ın ekonomik kaynaklarını zorlayarak Hindistan'la nükleer yarışa girmesinin temel nedeni Hindistan'ın stratejik hedeflerine ilişkin kaygılarından kaynaklanmaktadır. 11Eylül sonrası, bir zamanlar Sovyetlerle yakın ilişkileri olan Hindistan'ın terörle mücadelede ABD'nin yanına koşmasını anlamak güç değil. Nitekim ABD; dev nüfusu, yükselen ekonomik gücü ve nükleer kapasitesi ile bölge gücü olmaya aday Hindistan'ı yanına almak için gerekli rüşveti vermekte gecikmedi. Bazı Keşmirli grupları terör listesine aldığını açıkladı. Terörle mücadele adına Keşmir'in işgali, uluslar arası statüsü gibi temel problemler gündemden düşmekte; Delhi kapılarına dayanan eylemler nedeniyle tüm Keşmirliler devlet terörüne kurban edilmektedir. Pakistan, Filistin yönetiminin içine düştüğü duruma benzer bir pozisyonla karşı karşıya kaldı. Keşmir'de mücadele eden grupları bastırmak ya da Hindistan baskısıyla karşı karşıya kalmak. Bu kontrollü gerginliğin daha fazla tırmandırılması mümkün değil. Belki Pakistan bu yönde bazı adımlar atacaktır. Ancak Pakistan'ın da elinde tuttuğu kozlardan tümüyle vaz geçeceğini düşünmek mümkün değil. İki ülke arasındaki gerginlik ne kadar tırmansa da en azından ABD'nin şu anda yeni bir bölgesel çatışmaya izin vermeyeceği düşünülebilir. Olsa olsa, Keşmir sınırındaki dağlık bölgeyle sınırlı bir çatışma olacağını söyleyebiliriz. Zaten yıllardır dünyanın unutacağı kadar yüksek rakımlı bu bölgede, ateşkes hattında sıcak çatışmalar hiç eksik olmadı. Her iki tarafın nükleer güce sahip olması topyekün bir savaşı engelleyebilir.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |