T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Türkiye için '2002 ideali': Ne ve niçin?

2001'in son günlerinde uluslararası şahsiyetlerle yapılan görüşmeler veya onların yaptıkları konuşmalar, büyük ölçüde '2002 tahminleri' üzerinde yoğunlaşmıştı. 2001'de 11 Eylül'ün yaşanmış olmasının doğal sonucuydu bu. "Fütürist' gözlemlerde 'küreselleşme' ve ona direnme türleri, ister istemez, önemli referans noktalarını oluşturdular.

'Küreselleşme'nin birbiriyle irtibatlı iki boyutu söz konusu: İnsanlığı zenginliğe götüren 'ilerlemeci' boyutu ve ona karşı rasyonel-irrasyonel tepkileri harekete geçiren 'küresel yoksulluk'.

'Küreselleşme'nin sağladığı 'zenginlik' ile 'demokrasi' arasında yakın ilişki mevcut. Aynı şekilde, 11 Eylül'le birlikte 'küreselleştiği' gözlenen 'terörizm' ile bunun beslendiği 'yoksulluk'un ve 'kapalı rejimler'in birbirleriyle yakın ilişkisi var.

11 Eylül'ün ardından 'Medeniyetler Çatışması' hipotezi, yeniden ve yıllar öncesine oranla daha canlı biçimde güncelleşen Harvard profesörü Samuel Huntington, bir Güney Kore gazetesiyle yaptığı uzun mülakatta 'küreselleşme' ile artan ölçüdeki 'kabilecilik' konusunda 'inter-aktif' bir ilişkiye dikkat çekiyor. Huntington şöyle diyor:

"Bu eğilimler (küreselleşme ile kabilecilik) birer olgu ve bunların antagonist olduğu görüşünde değilim. Birbirleriyle karşılıklı etkileşim içindeler ve dünyada bugünlerde gördüğümüz bol miktardaki kabileciliğin küreselleşmeye bir kepki olduğu kanısındayım. Eğer küreselleşme olmasaydı, bu tür kabilecilik de bu boyutta olamazdı. Bu anlamda karşılıklı olarak birbirlerini besliyorlar."

Sözü edilen 'kabilecilik' çeşitli türevleri ifade ediyor. Kültürel ve ideolojik olduğu kadar terörizmin de dahil olduğu 'eylem' planında 'kabilecilik'i görmek mümkün.

Bill Clinton, gerçekten ufuk açan ve '21.Yüzyıl'ın Ruhu için Mücadele' başlıklı BBC konuşmasında 'küreselleşme'nin sonucu olan 'zenginleşme' ile 'yoksulluk'a ilişkin şu noktalara işaret etmişti:

".. Modern dünyanın sağladığı başlıca yararlar nelerdir? Küresel ekonomidir. Bu, son yirmi yıl içinde tarihin herhangi bir başka döneminde olduğundan çok daha fazla insanı yoksulluktan çekip çıkartmıştır. Başkanlığımın son birkaç yılı içinde Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri için müthiş olmuştur. Daha fazla sayıda insan zenginleşirken, yoksullukta büyük düşüşleri beraberinde getirmiştir.

İkincisi, iletişim teknolojisi devrimi. 1993'te Başkan olduğumda dünya (internet) ağında 50 site vardı.. Görevi terkettiğimde bu sayı 350 milyondu ve artmaktaydı. Şarbon korkusunun öncesinde bile e-mail ile ulaşan mesaj adedi Amerikan posta idaresinin dağıttığının 30 misliydi.

Üçüncüsü, bilimdeki gelişmeler. (Clinton bu noktada insan genomunun kodlarının çözülmesinden göğüs kanseri, Alzheimer, AIDS ve Parkinson gibi hastalıkların kesin tedavisine yaklaşıldığından, tümör teşhisinde nano-teknolojisinden süper-mikroteknolojinin kullandığı araçlara ve insan hayatının doksan yılın üzerine çıkaracak imkanlara dek çeşitli örnekler sıralıyor.)

Ve sonuç olarak, küresel çağın büyük olumlu katkısı olan demokrasinin ve demokrasi içinde çeşitliliğin patlaması. Bu değişikliklerin diğer iyi şeyleri mümkün kılacağını söyleyebilirsiniz. Daha fazla sayıda insanın, diktatörlük yerine kendi seçtikleri hükümetler altında yaşamaya başlamaları tarihte ilk kez oluyor. Daha önce asla böyle olmamıştı."

Clinton bunun ardından "21.Yüzyıl'ın yükleri nelerdir" sorusunu sorusunu soruyor ve ilk sırada 'küresel yoksullaşma' cevabını veriyor. İkinci sırada, 'küresel çevre' yani 'ekolojik' sorunları kaydediyor. Üçüncü sırada ise 'yüksek teknoloji' kullanan 'terörizm'i… 11 Eylül, bunun bir 'zirve noktası' oldu ve bu yönüyle 11 Eylül, 'küreselleşme'nin bir yan ürünü.

Bununla irtibatlı ve 'eğitim' ile 'bağnazlık' arasında ilişki kuran şu gözlemleri kayda değer:

"Yoksul bir ülkede bir yıllık eğitim gelirde yüzde 10'luk bir artışa eşittir. Okula hiç gitmeyen yüz milyon çocuk var. Afganistan ve İslam dünyasındaki sorunumuzun bir bölümü okullara gidemedikleri için medreselere giden ve orada eğitilecekleri yerde endoktrine edilen çocuklar. Ebeveynleri radikal oldukları için onları okula gönderemeyecekleri kadar yoksul oldukları için bu böyle oluyor."

Clinton, zengin ülkelerin 'küresel dengesizlikler'i gidermek için yapabilecekleri ve yapması gerekenleri sıraladıktan sonra, güçlerinin yetmeyeceği ve sorumluluğun 'yoksul ülkeler'in üzerine düştüğü tek unsuru vurguluyor: Demokrasi…

"Yoksul ülkelerin yapması gereken ve bu çerçevede ilerlemeyi mümkün kılacak değişiklikler de var. Örneğin, teröristlerin çoğunun demokrasi olmayan ülkelerden çıkması bir raslantı değildir. Kendi sorumluluğunuzu üstlenmez ve kendi sorumluluğunuzu üstlenmeye kendinizi mecbur hissetmezseniz, ülkeler de insanlar gibi olduğu için, sürekli bir büluğ çağında olgunlaşmadan kalırsınız ve böyle bir durumda sıkıntınızın bir başkasının başarısından kaynaklandığına dair kendini ikna edersiniz."

Huntington, Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra 1990'larda Clinton yönetiminin 'demokrasiyi geliştirmek' konusunda bir ideolojik dünya görüşü benimsediğini belirterek, "Başkan Clinton, demokrasiyi geliştirmek için ek bir gerekçe oluşturan demokratik barış fikrinden büyük ölçüde etkilenmişti" diyor; zira ".. demokrasiler demokrasilerle savaşmazlar. Dünyada daha çok ülke demokratik olduğu ölçüde, savaş ihtimali zayıflayacak. Demokrasi sadece özgürlük için değil, barış için de iyidir."

Türkiye için '2002 ipuçları'… Şöyle: Demokrasi ve insan haklarında ilerleme, AB ile tam üyelik müzakerelerinin kapılarını açacak. 'AB perspektifi' ise Türkiye'ye 'zenginleşme' kapılarını. Türkiye, 'yoksullaşma'dan uzaklaşacak; 'küreselleşme'nin nimetlerine 'AB aracılığı' ile yönelecek.

İşte bu yüzden, 2002'yi 'AB yönünde ilerleme ideali'nin yılı yapmak, Türkiye'nin temel 'ulusal çıkarı'nı ifade ediyor.


3 Ocak 2002
Perşembe
 
CENGİZ ÇANDAR


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED