Tanzimat aydını Batı ve Batılı değerler sistemiyle ilk tanışmasını Fransa üzerinden yaptığından Avrupa'yı Fransızca ve büyük bir gıpta ile "Avropaa" diye anarken, "halk" ya da "avam" ise yine o dönemde tanıştığı Fransız Frangı'na "gavur parası" diyordu. Gel zaman git zaman Türk aydını "Avropaa"ya Avrupa demeyi, Türk halkı da ait olduğu değerler ünyası itibariyle bu para biriminden pek bir farkı bulunmayan dolar ve marka ise "büyük bir teveccüh" göstermeyi alışkanlık edindi.

Şimdi herkes Batı ve Batılı para birimlerine karşı böyle bir toplumsal hafızaya sahip Türk halkının 2002'ye girerken AB'nin ortak para birimi anlaşması çerçevesinde resmen kullanımına başladığı Euro'ya karşı da benzer bir toplumsal refleks gösterip göstermeyeceğini merak ederken, sabah saatlerinde Tahtakaleden gelen bir haber ortamı yumuşattı. Çünkü Tahtakale'deki ayaklı borsacılar, birara "Derviş" diye söylenirken, illerleyen saatlerde bu yeni misafire "yumoş" demekte karar kıldı.

Euro bir anda "Yumoş" oldu

Euroya ne isim verileceği merak edilirken, Tahtakale'deki ayaklı borsacılar ilk işlemler başlar başlamaz bu soruna da çare buldular. Dolara "tam", mark'a "çeyrek", sterline "kraliçe", riyale "hacı" diyen Tahtakale borsacıları euroya ise "yumoş" demeye başladı. Kimi borsacıların da "Derviş" ismini daha uygun gördüğü dikkat çekerken, bazıları ise "yumoş" isminin tutmayacağı görüşündeydi. ABD dolarının para piyasasını kızıştırdığını belirten borsacılar, euronun piyasayı yumuşatmasını ve hatta ABD Dolarının yerini alması umuduyla böyle bir isim taktıklarını söylüyorlar.

Türkçe uzmanı Yavuz Bülent Bakiler, "euro" sözcüğünün de tıpkı radyo, telefon v.s'de olduğu gibi "beynelminel" bir kelime olduğunu söyledi.