T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
"Talihsiz açıklama"

Bugün Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin'in Polis Akademisi'nin süreli yayın organı olan Akademik Bakış adlı derginin son sayısında yayımlanan "Cumhuriyet ve Atatürk" konulu söyleşisinde yaptığı açıklamaları değerlendireceğiz. Bumin, derginin "Anayasayı sivil güçlerin yapması hakkındaki çalışmaları nasıl düşünüyorsunuz?" şeklindeki epeyce "polisiye" sorusunu cevaplarken "Anayasayı siviller hazırlarsa mükemmel, askerler hazırlarsa yanlış olur" düşüncesine katılmadığını belirtmiş. Konuya ilişkin birkaç gazetede yer alan bilgiden anlaşıldığı kadarıyla, Bumin, bu açıklamayı özellikle 82 Anayasası'nın hazırlanış sürecini hatırlayarak yapıyor: "Gönül isterdi ki askerlerin müdahalesine fırsat vermeyecek şekilde karşılıklı uzlaşma ve anlayış çerçevesinde siviller bir anayasa düzenleyebilse. Ama bırakın anayasa düzenlemeyi, anayasanın değiştirilmesi gereken en önemli kurallarını değiştirme konusunda da uzlaşamayan sivillerin bir anayasa düzenleyeceğini ben sanmıyorum. Bunun için evvela bir altyapının oluşturulması gereklidir. Ben şu anda askeri savunabilir gibi görülebilirim. Ama o günleri siz görmediniz, yaşamadınız."

Merak etmeyin; Anayasa Mahkemesi Başkanı'nı gecikmeden (kendi ifadesiyle) "askeri savunuyor gibi" gördüğümü filan söylemeyeceğim! Söylemeyeceğim, çünkü Bumin'in açıklamasında bu iddiayı temellendirebilecek açık bir ifade yok. Bumin, bu toplumda etrafımızda bulunanların büyük çoğunluğunun "fikrini" tekrarlamakla yetinmiş. Büyük çoğunlukla paylaştığı bu "fikrin" tabii ki doğru yanları çok. (Nasıl olmaz? "Büyük çoğunluk" böyle düşünüyorsa, bu düşüncenin gerçeğin hiç değilse bir bölümünü yansıttığını nasıl inkar edebiliriz?) Türkiye'deki "sivil" cenahın, gerçekten de, 80 öncesi ve sonrasında üzerine düşen görevin, rolün, işlevin layıkıyla bilincinde olmadığını kim inkar edebilir?

Ancak Bumin'in ağzından çıkan bu sözleri değerlendirmemiz ne yazık ki burada son bulamaz! Bulamaz, çünkü Bumin, "büyük çoğunluk"un bir üyesi değil; bir Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak, söz "anayasa" ve "anayasalar"dan açılınca tabii ki "büyük çoğunluk"un bir üyesi olarak konuşmaması gereken birisi.

"Siviller anayasa düzenlemesi yapamaz" şeklinde bir açıklamayı "siyasetçiler", "gazeteciler", sivil-asker memurlar, öğretmenler-öğrenciler, evkadınları-çalışan kadınlar, işçiler-işverenler, sivil toplum kuruluşları, (...) yani kısaca her kesimden vatandaşın ağzından duymak o kadar şaşırtıcı değildir; "olur böyle şeyler" diyerek yolumuza devam edebiliriz. Ama sıra bu sözleri bir Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın ağzından duymaya gelince, mesele bambaşkadır...

Niçin bambaşkadır? Çünkü bir Anayasa Mahkemesi Başkanı, konu "anayasa" olunca, ülkenin bu konuya ilişkin tarihsel ve halihazır "gerçekler"ini bir toplumun "herhangi" bir üyesi gibi de değerlendirmemeli, bir "sosyolog" gibi de... Bir Anayasa Mahkemesi Başkanı, konu "anayasa" olunca, etrafındaki "büyük çoğunluk" ne düşünürse düşünsün aldırmamalı ve her zaman bazı temel "ilkeler"i tekrarlamalı. Hatta, görev yaptığı ülkenin şartları ne kadar olumsuz olursa olsun, aklından hiç çıkarmaması gereken "ilkeler"i savunurken bu "gerçek" şartları bile yok farzetmeli...

Yani sonuç olarak, anayasanın mutlaka "siviller"in eseri olması gerektiğini, her şeye rağmen böyle olması gerektiğini, "şartlar" ne olursa olsun başka türlüsünü aklının alamayacağını açıklamalıdır... Çünkü bir Anayasa Mahkemesi Başkanı, olup biteni anlamaya çalışmaktan çok, "olması gereken"in peşine düştüğü için o makamdadır... Hak ve özgürlükler konusunda, yani anayasa konusunda onun oynayacağı rol, "gerçeklik"i temaşayla yetinmeyen bir "bilge"ninkinden hiç de farklı değildir...


15 Ocak 2002
Salı
 
KÜRŞAD BUMİN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED