T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

R Ö P O R T A J
Bu rejimin temeli Türklük ve laiklik

28 Şubata da, 312. Maddenin kalmasına da taraftarım. Cumhuriyeti kuran mantık, elbette kendisini muhafaza edecektir. Bazı yerlerde içki yasağı koymakla, üniversitelerde başörtüsü yasağı koymak aynı kapıya çıkar.

Türkiye, gerçekten birlik bütünlüğünü kaybetme ve bölünme sorunuyla karşı karşıya mı?

Elbette Türkiye'nin başında çok büyük bir sıkıntı var ve bunlarla yoğun mücadele etmek gerekiyor. Genelkurmay Başkanı Sayın Kıvrıkoğlu diyor ki, "ABD'de terör suçlarının temyiz hakkı kaldırıldı. AİHM de buna aynen uydu. Ama bizde terör suçunu temyiz hakkı var, AİHM'e şikayet hakları var." Komşularımız bizim büyüklüğümüzden rahatsızdır ve bizi zaafiyete uğratmak istiyorlar. Bizim, Güneydoğu'daki petrol rezervlerimizi, Bergama'daki altın madenini işletmemizi engellemeye çalışıyorlar. Özellikle, Almanya'nın başını çektiği bir ekip bunun için elinden geleni ardına koymuyorlar. Bütün Avrupa ülkelerinde nükleer santraller çalışıyor ama bizdeki nükleer santralleri önlemek için her türlü melanet tertip ediliyor ve bunun adına çevre, insan hakkı vesaire deniyor. Bütün samimiyetimle söylüyorum. Türkiye'de altın aranmasına, nükleer santrale karşı olmak Türkiye'nin geleceğine karşı olmaktır. Birliğimizi korumamız lazım. Renkli bir iklime sahibiz ve bu renklilik içinde en büyük unsur elbette devletin adını taşıyan Türklük'tür. Ama bunu da ırkçı veya bir soy bağı olarak değil bir his olarak bir kabulleniş olarak anlamamız lazım.

Sizin galiba, hem Avrupa'ya hem de Türkiye'deki sivil toplum örgütlerine karşı önyargınız var...

Hayır yok. Ben, Türkiye'nin Avrupa standartlarına ulaşmasından yana birisiyim. Türkiye'deki sivil toplum örgütlerinin büyük bir kısmı ülkeye bir şey verebilmek için çalışıyor ama buna mukabil peşin hükümlü örgütler de var. Ben sivil toplum görevi yaparken Türkiye'yi dışlayan, aşağılayan işi kabul edemem. Devletin çıkarları önemlidir.

Amerika terör suçuna temyizi kaldırıyor olabilir ama orada düşünce terör suçu kapsamına girmiyor ki... Bizde 159 var, 312 var, ne söylesen suç...

"Düşünüyorum o halde varım" sözü milattan önce söylenmiştir. Elbette düşünceyi suç saymak yanlış, bunun suçu olmaz.

İfade edilmesi mi suç olur?!..

Hayır, ifadesi de suç değildir. Yalnız bildiğim bir olay var. Gazeteci Metin Göktepe maalesef bir yerde infaz edilmiş bir genç. Ama bu genç gazetecilik mesleğini yaparken bunun dışında her hareketi de yapmış, Allah rahmet eylesin. Abdi İpekçi, Taner kışlalı, Uğur Mumcu.. Tamam, Allah rahmet eylesin. Ama hiçbir kişi İlhan Egemen Darendelioğlu'nu, Kemal Fedai Coşkuner'i, İsmail Gerçeksöz'ü bilmemektedir. Hepsi de sarı basın kartı sahibi gazetecilerdi. Şehit edilmişlerdir ama onları kimse anmamaktadır. Onlar da bu vatanın evladıydı. Medya, Cumartesi Anneleri'ne verdiği yerin onda birini Şehit Anneleri'ne vermiyor. İkisinin acısına da saygı duyuyorum ama burada çifte standart var.

Şöyle de bir çifte standart var mı? Adınız Erbakan, Erdoğan, Yağmurdereli ise cezayı yiyorsunuz ama adınızın "laik" sıfatıyla anılıyorsa güvendesiniz...

Buna çifte standart demeyelim de şunu söyleyeyim. Bunlar, mer'i kanunlara göre yargılanmaktalar. Madem ki 312 var buna uymak zorundayız. Ama, elimizde parlamento gücü varsa ve uygun görüyorsa bunu kaldıralım...

Siz kaldırılmasına taraftar mısınız?

Ha, ben değilim.

Olmadı ki şimdi... Sivil toplum örgütü başkanısınız ama sivilleşmeye de karşısınız...

Dur bir dakika. Ben şahıs olarak değilim. Niye? Ben, Türkiye Cumhuriyeti devletinin laik, demokrat, cumhuriyetçi yapısıyla yaşamasından yanayım. Çünkü bu dinamik ve değişik renklere sahip bu toplumu ancak laiklik çerçevesinde ayakta tutabilirsiniz.

Demin de "Türklük" demiştiniz...

Hayır Türklük vatandaşlık bağıyla ilgilidir. Anayasa bağlamında. Şunu söyleyeyim... Türkler laikliği bilmeden eskiden beri laiktir, Osmanlı döneminde bile böyledir. Her dine hoşgörü göstermiş, adalete önem vermiş. Dinin siyasete alet edilmemesi ve şeriata göre düzen istenmemesi lazım. Bu istek ancak laiklikle önlenebilir. Bizim 65 milyonluk bu genç nüfusu ortak bir noktaya, ortak bir hedefe elbirliğiyle güle oynaya götürmemiz lazım. Bu hedef ise Avrupa'nın değerleridir. .

Peki, bazı vatandaşlara ikinci sınıf insan muamelesi yaparak, dini sosyal hayattaki görünürlülüğünden arındırarak bu hedefe gidebilmek mümkün mü?

Gel buna başka türlü yaklaşalım. Rahmetli Özal beş vakit kılar, Cuma'ya da giderdi. Süleyman bey de namazını kılmasıyla, orucunu tutmasıyla bilinen bir politikacıdır. Evren Paşa hacca gitti. Bunlarla kimse ilgilenmedi. Bir şeye dikkat etmek lazım. yaptığınız işin kendinizden başkasını alakadar etmemesi lazım. Eğer yaptığınız şey dini siyasete alet etmek gibi bir neticeye matufsa o zaman buna engel olmak için de bazı güçler kendiliğinden hareket geçer.

Bu analizleriniz, fena halde 28 Şubat taraftarı olduğunuzun izlerini taşıyor.

Valla, ben 28 Şubat'ı doğru buluyorum.

Doğrusunu isterseniz ben de biraz ürkmeye başladım. Şu röportajı bir kaza bela olmadan bitirirsek ne ala!...

Korkma, korkma !... Ben bunu bütün içtenliğimle söylüyorum. İnsanlar ya olduğu gibi görünmeli ya da göründüğü gibi olmalı. Bence gerekliydi. Cumhuriyeti kuran irade, elbette kendisini muhafaza edecektir. Size ters gelecek ama şöyle bir mantık kuruyorum. Birisi, "Ben belediye reisi olduğum müddetçe benim sahip olduğum tesislerde içki içilmez" diyor. Öbürü de "Madem ki ben bu sisteme sahibim, ben de başörtüsü ile üniversiteye öğrenci sokmam" diyor. İkisi arasında fark var mı, bence yok. İş bu çerçeveye geldiği zaman ortayı bulmak çok zor.

Genelkurmay Başkanlığı'nın yeni kurduğu SAREM'in tanıtımında bulundunuz. Genelkurmay, bu merkezle ne yapmak istiyor?

Genelkurmay asker-sivil işbirliği için çok önemli bir adım attı.

Böyle bir işbirliğine ihtiyaç var mı?

Var. Mesela 1990'da Rusya dağıldı ama Türkiye bu duruma hiç hazırlıklı değildi. Şimdi askerler, sivillerle beraber yani bilim adamları, araştırmacılar, eser sahipleri ve sivil toplum örgütleriyle beraber kısa, orta, uzun vadeli planlar yaparak Türkiye'nin yarınına matuf Türkiye'nin karşılaşabileceği sorunları senaryolar halinde elinde bulunduracak. Türkiye bir Kardak krizi yaşadı Dışişleri o bölgeyle ilgili bir harita bulamadı. Kayalıkların kime ait olduğu anlaşılamadı. Genelkurmay haritayı çıkardı verdi 12 Ada çizilirken Kardak bizde kalmış. O zaman anlaşıldı. Şimdi SAREM'in yapmak istediği şey şu. İleri vadede Türkiye'nin karşılaşacağı problemler nelerdir? Yarınlarda başımıza ne gibi ekonomik, siyasal yada enerjiyi veya hammaddeye dayalı sorunlar gelebilir. Rusya yarın doğalgazı kesse alternatifimizin ne olduğunu kimse düşünüyor mu? Bunları aslında sivillerin düşünmesi lazım ama onlar bu gibi şeyleri lüks görüyorlar. Günlük meselelerle uğraşıyorlar.

Siviller ülke sorunlarına bu kadar mı kayıtsız?

Siviller işlerini yaptığı zaman asker ortada yok ki. Özal'ın 1983'te iktidar olmasından sonra asker var mıydı ortada. Bir gecede Genelkurmay Başkanı değişti bir şey oldu mu? Tabiat kanunu böyle. Boşluk olunca başka unsurlar dolduruyor. Sonra, asker de bu vatanın evladı.

Kendinizi ülkücü olarak tanımlıyor musunuz?

Şoför ehliyeti bir kere alınır. İnsan eğer milliyetçi olursa, artık milliyetçidir. Ne zamanki kendi iradesiyle "ben milliyetçilikten ayrıldım" der, onu da saygı duyarız.

Davadan döneni vurmak yok yani!...

O da zamanında uydurulmuş bir sözdür. Türkeş'i tanımak lazım, çok "insan" bir insandı. Türkiye'nin çok ilerisine ait görüşleri olan çaplı birisiydi.

Sayın Bahçeli o çapta bir lider değil mi?

Kimse kimsenin çapında değildir. Atatürk'ün makamında oturan 9 Cumhurbaşkanı var. Hepsinin kendine göre başarıları var ama hiçbiri Atatürk değildir. Sayın Bahçeli'nin de yürüyüş tarzına etrafındaki bakanların ayak uydurması lazım. Onun stiline uyanlar onunla birlikte yola devam edeceklerdir. Uymayanlar ise yaprak gibi dökülecektir. Genel Başkan elbette kendi mührünü vuracaktır.

Devlet bey, mührünü vuracak diye mi bakanlar tartaklanıyor ve görevden alınıyor?

Kim olursa olsun, kendi sitilini oluşturmak ister. Bununla birlikte "töre"adına yanlış talihsiz işler oldu. Sayın Somuncuoğlu'na yapılan hareketi tasvip edemem. Çünkü, Cumhurbaşkanlığı gibi şerefli bir göreve aday olmuştur.

MHP'li vekiller ve yöneticiler düzenlediğiniz toplantılara katılmıyor. Size böyle davranmalarına kırılıyor musunuz?

Kimseye kırgın, küskün değilim böyle bir lüksüm de yok. Zamanları olsaydı mutlaka aramızda olurlardı diye düşünüyorum.

Vallahi, bravo sayın Suver. Sıkı bir töre terbiyesi almışsınız. Kolunuz kırılsa bile yen içinde bırakıyorsunuz.

Samimi olarak söyleyeyim bu partinin ilkelerinden saptığına dair bir belirti görmüyorum.


 
Akkan Suver
On parmağında on marifet bir devlet aşığı!
Akkan Suver, 1942 yılında İstanbul'da doğdu. Saint - Benoit Lisesi'ni, İ.Ü. Gazetecilik Yüksek Okulu'nu bitirdi. Uzun yıllar çeşitli gazetelerde çalıştı, günlük makaleler yazdı. Halen, 1985 yılında kurucuları arasında bulunduğu Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı'nın başkanlığını sürdürüyor. Marmara Grubu'nun düzenlediği ve dördüncüsü yapılan Avrasya Ekonomi Zirveleri'nin Başkanlığını da yapan Suver, 1995-97 yılları arasında MHP'de Genel Sekreter Yardımcılığı görevinde bulundu. Yayınlanmış 12 kitabı bulunan Suver, Türkiye'yi yurt dışındaki bazı politik faaliyetlerde de temsil ediyor. Başkanı olduğu Marmara Grubu hem Genelkurmay'a hem de Birleşmiş Milletler NGO listesine akredite durumda.

Erbakan'dan Türkeş'e: Beni milli irade getirdi, milli irade götürür!
Rahmetli Türkeş'le ölümünden üç ay evvel Çankaya'daki yeni yıl (1997) resepsiyona gitmiştik. Resepsiyonda üç tane general yanımıza yaklaşıp Türkeş'e "Efendim, siz ağabeyisiniz. Erbakan'a 180 km süratle duvara vuracağını niye söylemiyorsunuz?" dediler. Türkeş onlara bir şey söylemedi. Sonradan bir gece yarısı sahurda Erbakan'ı ziyaret edip ona çekilmesini söyledi. Ama Tabi Hoca kendince haklı, "beni milli irade getirdi ancak milli irade götürür" diyerek itiraz etti. 28 Şubat'tan 1,5 ay evvel oldu bunlar.
14 Ocak 2002
Pazartesi
 
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED