T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Gitmesek de, görmesek de Afrika dünyanın kıtasıdır!..

Hiç tanımadığınız insanların, hiç gitmediğiniz coğrafyaların sorunları, sizi huzursuz etmez mi?

Hiç Afrika'yı, o güzelim kıtanın insanlarını düşünüp, uykunuzun kaçtığı oldu mu?

Benim çok oldu..

Yıllar önce, Zimbabwe'deydik.. Bir beyaz çiftçi, tarlalarda çalışan siyah derili yerlileri işaret edip, şunu söylemişti:

-Bunların en az dörtte birinde HİV virüsü var.. Önce nezle olurlar, sonra vereme dönüşür bu.. Ve ölürler.. AİDS, Zimbabwe'nin ve Afrika'nın en yaygın hastalığıdır..

Daha kötü hastalıklar var Afrika'da..

Mesela "Ebola" var..

Gabon'un Kongo-Brazaville sınırındaki bölgesinde, mesela Mekambo'da, geçen haftalarda 34 Ebola vakasına rastlandı..

Bunlardan 25'i hemen öldü..

"Ebola", soğuk algınlığı semptomları ile başlıyor.. Ve hasta, iki hafta içinde kan kaybından ölüyor.

Afrika böyle bir kıta..

Kuzey Nijerya'nın Sokota kentinde, Safiye Hüseyni adındaki bir kadın, taşlanarak öldürülmeyi, yani recmedilmeyi bekliyor..

Safiye bir dul.. Evli kadınlar gibi dullar da cinsel ilişki kurunca, "zina" suçundan yargılanıyor.. Bunun cezası da, şeriat hukukuna göre, recmedilmek..

Safiye, kucağında bir yaşındaki bebeği ile, temyiz ettiği kararın sonuçlanmasını bekliyor..

İsterseniz geçelim Kenya'ya..

Coğrafya kanallarında, çitaların ceylanları saatte 120 kilometre hızla kovaladığı "Masai Mara"nın Kenya'sına geçelim..

Nairobi'de açıklanan rakamlara göre, son yılda öldürülen insanların yüzde 90'ı, polis kurşunu ile hayata veda etmiş..

2001'de, katiller 23 Kenyalı'yı öldürmüş. Polis ise 232 Kenyalı'yı öldürmüş..

Şu anda, Malawi'nin Blantyre kentinde, Güney Afrika ülkeleri liderlerinin zirvesi var..

Zirvenin ana konusu da, Zimbabwe Devlet Başkanı Mugabe'nin, muhalefeti yok etmek için uyguladığı tedbirlere karşı ne yapılacağını kararlaştırmak.

Eski İngiliz sömürgesi "Rodezya", 1980'de bağımsızlığa kavuşup "Zimbabwe" oldu.. Beyaz azınlığın elindeki egemenlik, Kurtuluş Savaşçısı Mugabe'nin eline geçti.. Ve tarıma elverişli toprakların yüzde 70'ine sahip olan, ama nüfusun yüzde birini oluşturan beyazların elindeki çiftliklere, el koyulmaya başlandı..

10 milyon nüfuslu Zimbabwe'de, şimdi beyazların sayısı iyice azaldı.. Ve Mart ayında yeniden Başkan seçilmeye hazırlanan 78 yaşındaki Mugabe, sade beyazları değil, muhalifleri ve basını da istemiyor..

Mugabe, Mart'ta yine Devlet Başkanı seçilirse, 84 yaşında, bir başka dönem için ileride yine Başkan olacak..

İlk eşi Ganalı Sally, Zimbabwe'de çok sevilen bir isimdi.. Ben Zimbabwe'ye gittiğimde, Sally'yi, bir nevi Evita gibi anlattıklarına tanık olmuştum..

Sally kanser olunca, Mugabe sekreteri Grace ile yaşamaya başlamış.. Sonra Sally ölünce, Mugabe ile Grace evlendi.. Şimdi Grace 35 yaşında ve Mugabe'den üç çocuğu var. Sonuncu çocuk Çatunga, 1997'de, Mugabe 73 yaşındayken oldu..

"Bunlardan bize ne" demeyin..

Nasıl Türkiye'de yöneticilerin aileleri ile ilgili herşeyi biliyorsak, Zimbabwe halkı için de bu bilgiler, günlük yaşamın sakızları..

Ve Zimbabweliler'in hayatında ekonomik kriz, doğal felaketler (mesela kuraklık), halk ayaklanmaları ve yağmalar, işsizlik, polisin zulmü, vazgeçilmez öğeler..

Tıpkı AİDS hastalığı gibi.. Nüfusun dörtte biri H.İ.V.'li resmen..

Evet.. "Afrika" diye bir kıta var..

Gitmesek de, görmesek de, bu kıta dünyamızın kıtasıdır..

Ve Zimbabwe'de bir diktatör, demokrasiyi yok etmek istiyor.. "Madem ülkeyi kurtardım.. Geri kalan herkes haindir" diyor.

ŞAKA

Tarihî ziyaretçi!..

Bizim medya Ecevit'in Washington ziyaretini "tarihî gezi" başlıkları ile verme eğiliminde..

Oysa Washington'a her gün dünyanın her yerinden devlet başkanları, başbakanlar ve liderler gelir.. Bu ziyaretler, Washington için "tarihî" değil "günlük" olaylardır..

Bizim Başbakan'ın ziyaretinin bir farkı var..

Ziyaret değil, ama Ecevit'in kendisi gerçekten "tarihî"dir..

ÇAĞDAŞ ANTİ-UYGARLIK

Keşke İstanbul da köy-kent olsa!..

Karlar eridikçe, sert geçen kış mevsiminin, kent yollarında yaptığı hasar ortaya çıkıyor..

Asfalt yollardaki bütün yamaların yerinde çukurlar var.. Erimiş karların çamurlarla birlikte doldurduğu bu çukurlar, hem can, hem mal güvenliğine tehdit oluşturuyor..

Bu durum Ankara için de, İzmir için de ve karı, yağmuru felaket ölçütünde alan bütün kentler için de, geçerli..

İşin kötüsü, kentlerin yaralarını kapatmak için yoğun bir çalışma dönemine girmeleri gereken belediyelerin gelir kaynakları, yeni yasalarla kesildi..

Mesela İstanbul'dan toplanan vergi gelirlerinden alınan payın yüzde 60'ı, İller Bankası'na aktarıldı.. Bu ilk etapta İstanbul Belediyesi'nden 300 trilyon, sonra da 500 trilyonluk gelirin eksilmesine sebep olacak..

Sonuçta, kenti çöp dağları, delik deşik yollar ve bakımsız bir çevre bekliyor..

Keşke şu Ecevit, İstanbul'u da "köy-kent" ilan etseydi.. "Kent-köy", hiç iyi bir durum değil..


15 Ocak 2002
Salı
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED