T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bu ortamda yanlış

Türkiye, artan intihar vakalarının tartışıldığı bir ortamda Türk Ceza Kanunu'ndaki (TCK) fikir ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan 159. ve 312. maddeleri değiştirmeye çalışıyor. Artık ortamın sağlıksızlığından mıdır, yoksa hükümetin Türkiye'ye benimsetmeyi planladığı yeni rol yüzünden midir, bilinmez, bu iki maddede gerçekleştirilmek istenen değişiklik mevcudun epey gerisine düşüyor. Boğaz Köprüsü'nden atlamak ile değişiklik adıyla TCK'da geriye düşüşü gerçekleştirmek arasında pek bir fark yok...

Bireylerle devlet arasındaki ilişkilerde, esas olan, bireysel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasıdır. Bu sebeple, demokratik ülkelerde, anayasadan başlayarak temel yasalara kadar mevzuat, öncelikle devleti değil bireyin haklarını güvence altına alır. Sözgelimi, bireysel özgürlükler gözüyle yazılmış Amerikan anayasası, ayrıca eklenen bir maddeyle, hak ve özgürlüklerin yasa çıkarılarak bile asla kısıtlanamayacağını garanti altına almıştır. Organize ve silâhlı bir güç olan devlet kendisini nasılsa korur; önemli olan organize ve silâhlı gücün karşısında bireyin haklarını koruyabilmektir. Yasalar bunu yapmalıdır.

TCK 159 ve 312, baştan ayağa, özgürlükçü düşüncenin tam tersi bir anlayışı yansıtıyor. Zaten, bu tür maddeler, insanlık için bir 'ara dönem', bir 'akıl tutulması' sayılan faşist İtalya'nın 'devleti koruma' adına giriştiği çılgınlıklara karşı bir koruma kalkanı olarak çıkartılan yasalardan esinlenmiştir.

Hep unuttuğumuz bir gerçeği burada hatırlayalım: Bugün haklarında hiç de iyi sözler duyulmayan Hitler ve Mussolini'yi kendi ülkelerinin vatandaşları iktidara taşımışlardı. Dünyayı kana bulayan kararları verirken, üyeleri arasında ülkesinin en cins kafalarının da yer aldığı Alman Parlamentosu Hitler'e arka çıkıyordu. Mussolini sonunda bacaklarından asıldı, ama o noktaya kadar kalabalıkların kendisini gördüğünde 'Il Duçe' diye haykırdığı bir 'kahraman' muamelesine tâbiydi.

Bu hatırlatma, 'toplumsal akıl tutulma' diyebileceğimiz hastalığa ışık tutmak için. Bireylerin akıllarını başlarından alıp iradelerini yok ederek intihara sadece sapık inanç sahipleri sürüklemez; toplumlar da, etki altında kalır ve normal zamanlarda işlemeyecekleri hatalara sürüklenebilirler. TCK'nın ünlü iki maddesi, böylesine bir toplumsal ortamda Meclis'te görüşülüyor işte.

141, 142 ve 163. maddeleri bir gecede ceza yasasından çıkarmayı başarmış olan Türkiye, uygulamada onların yerini alan 159 ve 312'ye dokunmaya korkuyor; değiştirme zorunda kaldığında, bütün yaptığı, değişiklik görüntüsü altında kapsamını genişletmek oluyor. Meclis'in bir an önce çıkartmak için çaba gösterdiği değişiklik geçtiğinde, Türkiye, hak ve özgürlükleri daha kısıtlamış bir ülkeye dönecek...

Dönecek de ne olacak? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden (AİHM), şu ana kadar, aleyhine çıkan kararlar yüzünden Türkiye'nin ödemek zorunda kaldığı tazminatın yekünu 11 milyon dolar olmuş, 1.5 milyon dolar da ödenmeyi bekliyor. Bu rakama, mahkum olacağı anlaşılınca, mahkeme dışı anlaşma yoluna gidip ödenen meblâğlar dahil değil. Türkiye, aleyhine açılan 255 dâvânın 244'ünden mahkum olmuş bugüne kadar. AİHM, Türkiye'yi hukuk sistemi yüzünden mahkum ediyor; tazminat ödeme kararı çıkan dâvâlar TCK'nın maddeleri yüzünden açılıyor çünkü. Yeni değişiklikten sonra, AİHM'nin başı daha da kalabalıklaşacak, Türkiye daha büyük tazminatlara mahkum edilebilecek.

Peki, bu toplumsal intiharın sebebi ne? Açık ve yakın bir tehlikeye mi mâruz ülkemiz? 312 ve 159'dan yargılanan insanlarımız, -bir an yaptıklarının yasa çiğnemek olduğunu kabul edersek- o yasa maddelerini çiğnediler diye, bir ayaklanma 'olasılığı' mı belirdi? Benim, depremden iki ay sonra yaptığım televizyon yorumunun tahrik etmesi için çok uzun zaman geçmesi mi gerekiyordu ki, yayından iki yıl sonra, TCK 312'den dâvâ açıldı? Eğer mahkum olur cezaevine girersem, Türkiye, 'daha az tehlikeli' bir ülke mi olacak? TCK 312 veya 159'dan yargılanan Ali Bayramoğlu, Neşe Düzel, Metin Münir, İsmet Berkan sizce de 'çok tehlikeli' kişiler mi? Mehmet Kutlular'ı 312 ile cezaevine attık da daha güvenli bir ülke mi olduk?

İntiharların arttığı hasta bir ortamda yasa değişikliği gerçekleştirmeye çalışmak yanlış...


25 Ocak 2002
Cuma
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED