T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Adı "mini" ama işlevi "büyük" demokrasi paketi...

Komik bile değil... Adını, üstelik, "Mini Demokrasi Paketi" koymuşlar... Şu, Avrupa Birliği'ne uyum çerçevesinde hükümet ortaklarının TBMM'ye sundukları "yasa değişikliği"nden sözediyorum.

Aralarında ünlü 159 ve 312. maddeler de var.

Bir-iki çatlak ses yükseldi, örneğin ANAP'lı Erkan Mumcu bu değişikliğin despotizmi kurumsallaştıracağını söyledi ama, öyle anlaşılıyor ki "tasarı" genel kurulda kabul görecek.

MHP'li Faruk Bal ("bakan" olduğu söyleniyor; kabineyle, hükümetin yapıp-ettikleriyle ilgilenenlerin de bu ismi çok sık duyduklarını sanmıyorum; gerilerde durmayı tercih eden bir kabine üyesi), "tasarı"ya karşı çıkan hükümet ortaklarını, "zamanında neredeydiniz?" diye eleştirmiş.

Belki de, "Zamanında karşı çıksaydınız, bu tasarının antidemokratik hükümler içerdiğini kabul edebilirdik, ama Adalet Komisyonu'na gelmiş bir tasarı, siz eleştirdiniz diye antidemokratik olacak değildir" demeye getiriyor.

Valla haklı.

MHP dışında tüm hükümet ortakları karşı çıkıyor, bu arada Başbakan'ın da rahatsız olduğu gelen haberler arasında, ama "Mini Demokrasi Paketi" Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün üstün gayretleriyle yasalaşacak.

Öyle görünüyor.

Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, Türk Ceza Kanunu'nun 312. maddesinin 2. fikrasında yapılacak değişiklikle getirilen "Kamu düzenini bozma olasılığını ortaya çıkaracak bir şekilde" ibaresinin, 'suç'u bir 'tehlike suçu'na dönüştürdüğünü, bunun da demokratikleşme adına son derece "tehlikeli" olduğunu söylüyordu.

Kendisinde "sahiplik" vehmeden bürokratik azınlık, hâlâ her şeyi tek elden, tek merkezden yönlendirmeyi düşlüyor ve toplumu müseccel bir ideolojinin öngördüğü çerçevede yeniden "kurmaya" çalışıyor.

Ecevit, yönettiği ülkeye bakarken neler hissediyor, çok merak ediyorum.

Demokratikleşme, özgürlük, hukuk gibi meselelere duyarlı kesimlerin baskı altına alınmasını getirecek ve adeta siyasetsizliğe mahkum geniş yığınları devletin oluşturduğu "güvenlik paranoyası"na ortak edecek bu yasa değişikliğini nasıl karşılıyor?

"Siyasi boyutu olan konularda askeri muhatap almak sakıncalıdır" uyarısını yapan, hızını alamayıp "Askerî müdahalelerle demokrasiye getirilen kısıtlamalar Türkiye'nin hiçbir sorununu çözememiştir" diyen Ecevit, bizatihi "militer" bir ihtiyaçtan kaynaklanan işbu "Mini Demokrasi Paketi"ni sol ve demokrat bir lider olarak nasıl açıklıyor?

"Avrupa Birliği"ne girmeyi "kişisel inat meselesi" yapan bir eski Başbakan, vaktiyle, yüksek okullarda uygulanan başörtüsü yasağını işaretle, "Türban istismar aracı olmaktan çıkarılmalıdır" diyordu ve iktidara geldiklerinde bu sorunu "kökünden" çözeceklerini söylüyordu.

Bu sözlerin "Kamu sahası dini görünürlükten tamamen arındırılmalıdır" demek olduğunu bizatihi iktidarları döneminde tecrübe ettik.

Bu cümleden olarak, "Mini Demokrasi Paketi" de, var olan özgürlüklerin iadesi anlamına mı geliyor?

Tasarı yasalaşırsa, din ve vicdan özgürlüğünden Kürtçe meselesine, devletin ideolojik tutumuna yönelik her türlü eleştiri suç sayılacak.

Kendi görev alanlarının dışına çıkıp "demokrasinin gelişmesine müdahale eden, parlamentoyu küçümseyen, hatta zaman zaman yok sayan" görevliler de "yasal koruma"ya alınmış olacak.


25 Ocak 2002
Cuma
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED