T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Devlet başa, kuzgun leşe...

Biz ne dersek diyelim bir gerçeği değiştiremeyiz: Sağ, sol, liberal, İslâmcı pek fazla fark etmiyor; Türkiye'de siyasetle hemhal olanların önünde en kolay buluşabildikleri durak 'devletin bekâsı'dır. Siyasal ideolojiler arasında elbette ufak tefek farklar olacak; kimi devlete 'kutsal' gözüyle bakıp "Ya devlet başa, ya kuzgun leşe" diyecek, kimi de küçülmesini isteyecek... Ancak, çoğunun derdi, devletin bütün kurum ve kurallarıyla olduğu gibi kalması, fakat yönetiminin kendi eline geçmesidir.

Aslında, bunun, çıkar bir yol olmadığını her siyasal ideoloji zaman içerisinde gördü. Bülent Ecevit'in değişik iktidarları döneminde hayatına kast eden girişimleri, mezhep çatışmalarını unutmayalım. Devlete lâf söyletmeyen MHP'nin 12 Eylül sonrasında başına gelenler de göz açıcı; "İdeolojimiz iktidarda, kendimiz zindanlarda" sözü o gerçeği yansıtıyor. "Benim iş başında olmam yeterli" diye düşünen Refah Partisi'in, 28 Şubat'ta, kendi iktidarı döneminde yediği, 'devlet tokatı' değil miydi? Şimdilerde TCK 159 ve 312 tartışmalarında bir kez daha gündeme gelen "Devlet korunmamalı mı?" sorusunun, hiç değilse bizim ülkemizde, bir kıymet-i harbiyesi yok. Yok, çünkü, bizdeki 'devlet', oluşturduğu mekanizmalarla, kendisini kendisine karşı bile koruyor...

Tarihi sebepler günümüzü de belirliyor. 'Tehlikeye düşen bir ülke', o tehlikeyi savuşturduktan sonra bile, her an aynı veya farklı tehlikelere mâzur kalabilirmiş gibi refleksler geliştiriyor. Siyasal alanın yasalarla oldukça daraltılmış olması Türkiye'nin bir gerçeği; ancak, varolan siyaset arenası da, devletin sürekliliğe sahip kurumlarının devamlı tarassutu altında. Mâlumu yeniden ilâm etmiş olacağım, ama olsun: Bizde medya bile, hiç değilse bazı unsurlarıyla, devletin gözü-kulağı durumunda.

Yargıtay'ın Susurluk'la ilgili verdiği "Devlet içinde çeteleşme olmaz" kararı önemli; ancak ondan daha da önemli olan, o kararın dışa vurduğu fiili durumdur: Devlet, kendini 'tehlikelere' karşı koruyabilmek amacıyla, bir paralel oluşuma göz yummuş bulunuyor. Üzerlerinde 'devlet memuru' statüsü bulunmayan bir takım insanlar, devletin kendilerine sağladığı silâhlar ve 'öldürme izni' ile eylem yapabilmişler... Bir başbakana söyletilen, "Kurşun atan da yiyen de şereflidir" sözünü de bu arada hatırlayalım.

Kendini koruma içgüdüsü bu kadar gelişmiş bir kurumun, iki-üç aydından, onların ağzından çıkan sözlerden veya yazdıkları yazı ve kitaplardan endişe duyması, fikirleri ve fikirlerin ifade edilmesini yasaklamaya kalkması ilk bakışta anlamsız görünebilir. Oysa, güvenlik vurgusu yüklü devletler, en fazla endişeyi, tam da TCK 159 ve 312. maddelerle yasaklanmış fiilerden duyarlar. Kitlelerin tahrike gelebileceği bir temel kabuldür; dolayısıyla 'tahrike giden yol' sıkı sıkıya kapatılmalıdır.

Dikkat ederseniz, hükümetin bugün yaptığı da bu. Başbakan Bülent Ecevit geçmişi bütünüyle unutmuş görünüyor; MHP lideri Devlet Bahçeli başında bulunduğu kadronun 12 Eylül sonrası deneyimlerini kulak ardı etmeye karar vermiş; tek aykırı ses ANAP'tan çıkıyor... Hep beraber gördük; Mesut Yılmaz'ın ANAP'ı da, devletin aşırı önem verdiği bir başka kavram olan 'istikrar' uğruna, sayıyla kendine gelmiş görünüyor. Muhalefet? Onların da derdi 'iktidar' olduğu için, iktidara gelmenin yolunun devletle uyumdan geçtiği düşüncesiyle, fazla 'uyumsuz' görünmeme çabasındalar.

Böyle bir yazı bile, Türkiye'nin şartlarında, farklı bitmek zorunda. Şöyle: Devlet elbette hepimize lâzım. Kimsenin devletimizi zaafa uğratmak gibi bir niyeti olamaz. Bizim bütün yaptığımız daha 'çağdaş' ve Avrupa Birliği üyeliğine hazır bir ülke haline dönüşmeyi sağlayacak kadar bir değişim. 159 ve 312 gibi devleti koruyan maddeler yine olmalı, ama biraz daha hafifletilmiş, fazla tepki çekmeyen bir değişikliğe uğrayarak...

Daha farklı biten bir yazı, hafifletilseler bile, TCK 159 ve 312'inin pençesinden yazanı kurtaramaz çünkü...


26 Ocak 2002
Cumartesi
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED