T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Atatürk'ün köpeği, Habertürk'ü şaşırttı!..

Sabah'ta Selahattin Duman, bahçesine dadanan bir köpeğe duyduğu öfkeyi anlatırken, şöyle bitirmiş yazısını..

-Atatürk'ün de Fox adında bir köpeği vardı. Çankaya'da oturmanın avantajı ile azıp, kudurmuştu.. Devlet büyüklerimizi de dalar, onlar da Atatürk alınmasın diye ses çıkartmazlardı.. Bir gün Atatürk'ün de elini kaptı. O da kızdı, Fox'u uyutmaları talimatı verdi. Uyuyuş o uyuyuş.. Hâlâ uyanmadı..

Selahattin Duman, bunları yazıp, kendi konumuna getiriyor konuyu..

-Diyeceğim o ki, benim köpek siyasetim yüzünden kınamayı düşünenler, önce Atatürk ile köpeği arasındaki ölümcül ilişkiyi tartışsınlar..

Duman'ın bu yazısını okuyanlardan biri de, bu "tarihi bilgi"yi ilk defa duymuş olmalı ki, "Habertürk.com"da şu haberi yapmış..

-Bir çıktı haberi.. Atatürk'ün de Fox adında bir köpeği olduğu ortaya çıktı.. Selahattin Duman, bugünkü köşesinde, Atatürk'ün Fox adlı köpeğinin Çankaya'da devlet büyüklerine daldığını, onların da Atatürk alınmasın diye ses çıkarmadıklarını yazdı..

Evet.. Açıkçası yeni kuşaklar, tarihi, sadece hatırladıkları şeylerle biliyorlar..

Oysa Atatürk'ün köpeği Fox, kitaplarda da vardır.. Örneğin Falih Rıfkı Atay "Çankaya"sında, Fox'a iki sayfa ayırmıştır..

Atay'ın verdiği bilgiye göre, gerçekten Fox, Çankaya'daki ikameti sırasında, bazı devlet büyüklerini ısırmış, hatta elbiselerini parçalamıştır..

Örneğin, yeni atanan bir vali, Atatürk'ü ziyaret ederken eğilir, temenna eder.. Fox da, atlayıp, adamı kaba etinden ısırır.. Vali de yere düşer, ayakları havaya dikilir..

O sırada orada bulunanlar katıla katıla güler.. Ama Atatürk çok üzülür bu olaya..

Bir gün de, Reşit Galip Bey'in pantolonunun paçasını yırtar Fox.. Atatürk, hemen kendi terzisine gönderir yeni bir elbise dikilmesi için Reşit Galip Bey'i.. O günden sonra, herkes eski elbiselerle gelir Çankaya'ya..

Fox'un, Atatürk'le birlikte yurt gezilerine de katıldığını biliyoruz..

Mehmet Solmaz'ın "Atatürk Gaziantep"te kitabından alıntılar yapalım..

1933 Ocak ayında Ata'nın Antep'e gelişini, Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Budak (26 Ocak) şöyle anlatıyor..

-Bir müddet sonra siyah otomobil Halkevi önünde gözüktü.. Otomobil Lingolin (Lincoln) marka, siyah, kupa otomobil. Atatürk'ün bulunduğu otomobilde yanında İktisat Bakanı Celal Bey (Bayar), Başyaver, kahverengi bir av köpeği ve köpeğin bakıcısı vardı..

Aynı kitapta, Gaziantep Valisi'nin konağında ahçılık yapan "Ahçı Dede"nin de, köpekle ilgili anısı var..

-Ben mutfakta yemek hazırlarken köpek yanıma geldi oturdu.. Köpekten hoşlandım. Yemeğin yanına sokuldu, sanki kontrol ediyordu. Köpeğin bu durumu canımı sıktı, öfkeyle elime kepçeyi alarak, "Oşt geberecise" dedim. Köpek kalktı gitti.. Akşam başta Atatürk olduğu halde, ben vali Akif İyidoğan, bir türlü köpeğe özel olarak hazırlanan eti yediremedik. Atatürk hepimize gülümseyerek şöyle dedi:

-Köpeğe muhakkak birşeyler söylemişsinizdir. Onun için hepinize küsülüdür!..

Gördüğünüz gibi, yakın tarih, böyle ilgi çekici anekdotlarla dolu.. Aslında "anekdot" değil bunlar.. Çünkü "anekdot"un Yunanca karşılığı (Anekdota) "yazılı olmayan" demek.. Mesela tarihçi Prokopius, İmparator Justinyen hakkında sağlığında yazamadığı dedikoduları, "Anekdota" adı ile post-mortem yayınlamış.

Neticede Selahattin Duman'ın yakın tarihimize ışık tutan "Atatürk'ün Köpeği Fox" konulu yazısının Habertürk.com'un editörünü şaşırtması, tarihe karşı duyulan ilgisizliği kanıtlıyor.

ŞAKA

Sus, sus, kimseler duymasın!..

Ünlü bir işadamı, ünlü bir bankacıyı ziyaret etmiş.. Şöyle demiş..

-Bu son ekonomik kriz beni çok zor duruma düşürdü.. Bunu bir sır olarak saklayın.. Kimse duymasın.. Ayrıca bana 2 trilyon lira kredi açın.. Bu da çok gizli kalsın.. Kimse duymasın..

Bankacı gülmüş..

-Haklısınız.. Bu durum bir sır olarak kalmalı.. Söylediklerinizi ben bile duymamış olayım, demiş.

KEMAL DERVİŞ

Dar bölgeli, toplum-üstü Bakan!..

Eskiden polisle ilgili "Benim bölgemde değil" diye karikatürler çıkardı gazetelerde..

Mesela bir adam, bir adamın yolunu silah zoru ile kesmiş.. Adamı soyuyor..

Caddenin karşısında olayı izleyen iki polisten biri diğerine, dert yanıyor..

-Hay Allah.. Bu soygun bizim bölgenin dışında.. Müdahale edemeyiz..

Şimdi benim aklımı karıştıran şey, Kemal Derviş'in durumu..

Belli ki, İMF'nin talimatlarını uygulamak dışındaki her konu, Kemal Derviş'in bölgesinin dışında..

Görevi "Devlet" Bakanı..

Ama Devlet'in sadece Hazine'si, BDDK'sı, Merkez Bankası, onun ilgi alanına giriyor..

"Devletin vatandaşı" batmış, bitmiş, ısınma parası ödeyemez, evinin vergisini veremez hale gelmiş..

Bunlar, Derviş'in bölgesi dışında..

Derviş'in de üyesi olduğu hükûmet, ceza yasaları ile eleştiriyi bile müeyyideye bağlamayı tasarılaştırmış..

Bunlar da Derviş'in bölgesi dışında..

Herhalde ileride "siyaset"e girerse, bunlara ilgi duyacak..

Şimdilik sadece "hükûmet"e girmiş durumda.. Dar bölgeli, solcu, "a-politik"acı.


26 Ocak 2002
Cumartesi
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED