T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yirmibirinci yüzyılın başında Türk insanı

Herkes biliyor ve yaşıyor ki; Ekonomi bir felaket. O itibarla, ekonomiyi ithal itibarla ekonomiyi, ithal malı (kerameti kendinden menkul Dervişlere) bıraktılar. Ondan bahsetmek bile gereksiz.

Biz sosyal durumumuza bakalım:

Yargıtay üyesi Sayın Kadri Keskin'in 1995'lerdeki bir makalesinde belirttiği gibi; Yıllardan beri bir kısım Türk insanının; düşünce ufku daraltılmaya, izan ve aklı selimi şaşırtılmaya, irfan ve vicdanı karartılmaya gayret edilmektedir.

Türk İnsanı; manevi ve yüce değer ve hedefler yerine, kendi küçük ve haris, günübirlik menfaatlerinin çemberinde yaşayan, biyolojik bir varlık haline getirilmeye çalışılmaktadır.

20. yüzyılın başındaki Türk insanın hepsi olmasa da, maalesef bir kısmı budur.

Bunda; devirler boyu ihmaller, bilgisizlikler vardır. Çeşitli oyunlarla iç içe gaflet ve ihanetlerin de rolü bulunmaktadır.

Eğitim yetersizliği, taklitçiliğe özenme de, olumsuz etkenlerdir.

Ayrıca; gelenek ve göreneklerinden ayrılarak, içine girilmek istenilen yaşantıya ayak uyduramama da olumsuzluğu artırmaktadır.

Gücü dışında bir takım şeyleri tez elden etme arzusu; milli ve manevi değerlerden tamamen yoksun olarak, (maddisinin) yanı sıra (manevi açlık) da gençlerimizi daha da menfiye itici olmaktadır.

Belirttiğimiz bu olumsuzluklar, yapacakları tahribat düşünülmeden veya dikkate alınmadan, bir kısım kişi ve kurumlarca, maalesef bir maddi kazanç aracı, hatta moda olarak kullanılmakta ve bunun sonunda da helaline-haramına, eğrisine-doğrusuna bakılmaksızın; suç ve suçlunun, ahlaksızlığın, kaba kuvvetin, maddi gücün reklamı yapılmış olmaktadır.

Bunların; Gençlerin ve çocukların daha yeni oluşmakta olan, her şeye açık zihinlerinde ve kişiliklerinde yapacağı tahribatı düşünmek bile korkunçtur.

Bu itibarla: Başta TRT olmak üzere, görsel ve yazılı medya ile tüm kitle iletişim araçları; MİLLİ ve manevi değerlere, genel ahlak esaslarına, milli birlik ve bütünlüğümüze ters düşmeyecek yayınlar yapmalıdır.

ÖZELLİKLE, evrensel bir kavram olan DEMOKRASİ; evrensel kavramlarda (bize öre, size göre) diye bir ayırım yapılamıyacağı göz ardı edilerek, bütün hür dünyada bizi yalnızlığa itecek ve olumsuz bir imaj bırakacak şekilde, insanımızın da layık olmadığı biçimde "bize göre demokrasi" denilerek, (despotik) müdahalelerle ZEDELENMEKTEDİR.

Türkiye'nin en büyük partisi KAPATILIYOR. Milyonlarca insan ve 6,5 milyon oy, adeta YOK SAYILIYOR.

BAŞKALARI DA VAR:

Bizans İmparatoru Romanos Diegens ile, savaşın galibi Büyük Selçuklu Sultanı Alpaslan'ın sözlü atışmalarını şiirleştiren ZİYA GÖKALP'ın;

"Minareler süngü, kubbeler miğfer,

Camiler kışlamızdır, Müslümanlar asker!.."

dizesini, yıllar sonra okuduğu için, din ve ırk farklılığı gözeterek halkı düşmanlığa açıkca tahrik etmekten; Türkiyenin en büyük ili, hatta Dünya kenti İstanbul'un çok başarılı Büyük şehir Belediye Başkanı RECEP TAYYİP ERDOĞAN, TCK.nun 312/2. maddesi ile mahkum ediliyor ve en verimli zamanında yasaklanarak, siyasi haklarından mahrum ediliyor.

Yıllarca, Başbakanlık Müsteşarı ve Bakan olarak; Bürokrasinin yükünü sırtında, Devletin sırlarını kafasında ve gönlünde taşıyan, haksızlıklara ve hukuksuzluklara bir tank gibi direndiği için, halkın kendisine (TANK) sıfatını verdiği HASAN CELAL GÜZEL, demokrasilerde görülmeyen ve görülmiyecek şekilde cezaevinde yattı.

ANCAK; Aynı nitelikteki diğer beyanlar ve eylemler hakkında bir şey yapıldığı yok!..

Türkiyedeki ÇİFTE STANDARDI gördükten sonra şüpheye düşüyoruz.

YOKSA, Türkiye'de SUÇ; söylenene ve eyleme göre değil de, Dünyanın hiç bir yerinde görülmeyen ve görülmeyecek şekilde SÖYLEYENE ve EYLEMCİYE göre mi belirleniyor?!..

Anayasadaki eşitlik ilkesine rağmen bazı kişilerin AYRICALIKLARI MI VAR?!..

Saydıklarımızın birçoğu; 20. yüzyıldaki bazı ayıplarımızdır.

OYSA, SLOGANLAŞTIRARAK İFADE EDERSEK:

* Şövenist olmadan; milliyetçi,
* Yobaz olmadan; dindar,
* Mutaassıp olmadan; muhafazakar,
* Taklitçi olmadan; medeniyetçi,
* Komünist olmadan; sosyal adaletçi,
* Disiplinsiz ve anarşist olmadan; demokrat,
* İhtilalci olmadan; inkilapçı,
* Mürai olmadan; terbiyeli,
* Dalkavuk olmadan; saygılı,
* Mütecaviz ve küstah olmadan; cesur,
* Patavatsız olmadan; doğru sözlü,
* Şahsiyetsiz olmadan; müsamahakar

olduğumuzda, bütün sorunlarımızı aşarız. 20. yüzyılın ayıpları ile suni gündemlerini geride bırakıp 21. yüzyılda (YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE) idealini gerçekleştiririz.

Gelecek yazılarımızda; bu persfektiften, (YAŞANABİLİR ÜLKE) ile (YARGI BAĞIMSIZLIĞI)'nı ele alacağız.


26 Ocak 2002
Cumartesi
 
OSMAN MÜFTÜOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED