T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Türkiye de, Kıbrıs da AB'ye girmesin diye…

Kıbrıs'ın kuzeyinde Denktaş yönetiminin Türkiye'nin desteği ile yürüttüğü büyük baskılara ve ölüm tehditlerine rağmen yayınını sürdürmeyi başaran muhalif Afrika Gazetesi ( Denktaş kapattırmadan önce adı Avrupa idi…) Kıbrıs'ta barış görüşmeleri başladıktan sonra olup bitenleri özetliyor:

"Avrupa" Gazetesi susturuldu... Nilgün Orhon (Avrupa Gazetesi yazarı, öğretmen) yazılarıyla Türkiye'yi rahatsız ettiği gerekçesi ile okuldan atıldı. Hakkında ceza davası açıldı. Şener Levent'e ( Avrupa Gazetesi sahibi ve yayın yönetmeni) yeni ceza davaları okundu...(Açıldı) "Halkbilimleri Sempozyumu" kitabı toplatıldı...

Telefonlarla ölüm tehditleri görülmemiş boyutlara ulaştı... Sendikacıların Güney Kıbrıs'a geçişleri yasaklandı... "Oslo Grubu" ile benzeri gruplar da vatan haini ilan edildi...

Benzer bir listeyi Türkiye için de yapabiliriz.

Türkiye'nin Kıbrıs görüşmelerini başlatması ve Avrupa Ordusu'na ilişkin çekincesini geri alması ile başlayan, -kimilerine göre- yumuşama sürecinde, neler olduğunu bir hatırlayın.

'Kürtçe eğitim hakkı için dilekçe' eylemini bahane ederek girişilen kitlesel gözaltı ve tutuklama operasyonları. FP'nin kapatılma gerekçesinde, turban takmayı savunmanın parti kapatmak için bir gerekçe olduğunun belirtilmesi. HADEP'e ve yeni Kürt partisine yönelik baskı ve gözaltılar. 159 ve 312'inci maddelerinin genişletilmesi.

Aralarında Chomsky'nin, "Amerikan Müdahaleciliği" adlı kitabı olmak üzere birçok kitap hakkında toplatma kararı alınması ve yayıncıları ile yazarları hakkında davalar açılması. (Chomsky'nin, AB-İKÖ toplantısının başladığı günlerde, kitabıyla ilgili davaya katılmak üzere Türkiye'ye geldiği sırada beraat ettirilmesi kimseyi yanıltmasın.)

Kürtçe müzik yayınladığı gerekçesi ile bir radyo hakkında bir yıllık kapatma kararı verilmesi. Son olarak, AB temsilcisi Keren Fogg'un internet haberleşmelerinin kaydedilerek basına sızdırılması ve Fogg'un şahsında AB karşıtı kampanya başlatılması.

Bütün bu gelişmeler Kıbrıs'ta olup bitenlere ne kadar da benziyor.

Benzerliği, hatta aynılığı belirtmek için, son günlerde Kıbrıs'ta olup bitenleri Afrika Gazetesi'nin başlıklarından aktarmaya devam edelim:

"Gazetemiz yazarları ile ailelerine karşı başlatılan tehdit ve terör dalgası tırmandırılıyor... Gazetemizin ve yazarlarının telefonları TC askeri makamlarının kontrolunda bulunan istihbarattaki dinleme servislerine bağlı...

"Alo terör hattı"nı kuranların amacı, yurtsever Kıbrıslı Türkler'i yıldırmak ve adadan göç etmelerini sağlamak..."

Gazetenin verdiği haberlere göre, Kıbrıs'ın kuzeyi tam bir askeri kışla görünümünde. Haberleşme özgürlüğü tamamen rafa kaldırılmış vaziyette. Diğer özgürlükler de güvenlik güçlerinin kontrolü altında. Denktaş'a ve Türkiye'ye muhalif olmak, vatan hainliği ile bir tutuluyor.

Öte yandan Fileleftheros Gazetesi'nin açıkladığı bir rapora göre, Ankara Kıbrıs için üç aşamalı bir çözüm önermiş bulunuyor... Temelde gevşek bir ortaklık ve iki devlet esası öngörülüyor.

Birinci aşamada, Ankara'nın, görüşmelerin başlaması için bazı şartlar öne sürdüğü bildiriliyor... İkinci aşamada ise konfederal sistemin bütün düzeylerde geçerli olması isteniyor... Dönüşümlü başkanlığın yanısıra bütün düzeylerde tam eşitlik... Bakanlar Kurulu'nun her iki devletin bakanlar kurulundan oluşması... Üçüncü aşama AB ile ilgili... Raporda Kıbrıs Cumhuriyeti'nin AB'a katılmaya hakkı olmadığı belirtiliyor ve AB ile ilgili tüm konuların iki tarafça müzakere edilip kararlaştırılması isteniyor... Kıbrıs'ın AB üyeliğinin Türkiye'nin AB üyeliği ile aynı zamana ayarlanması isteniyor.

Bu noktada Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün bir süre once Kuzey Kıbrıs'ı ziyareti sırasında söyledikleri akla geliyor.

Özkök, o konuşmasında, Kıbrıs'ın ancak Türkiye ile birlikte AB'ye girebileceğini söylemişti. Arkasından da şu ilginç açıklamayı yapmıştı:

"Aksi takdirde görünen o ki, bazı ayakbağları olur, bazı müdahalelerle Sayın Denktaş'ın başlattığı bu iyi niyetli konuşmalar sonuca ulaşmazsa, korkarım Doğu Akdeniz'de krizler her zaman başgösterebilir, ama Türk Silahlı Kuvvetleri olarak biz, böyle bir kriz döneminde politik otoritenin bize vereceği her türlü görevi yapmaya hazır olduğumuzu ifade etmek isteriz."

Bu sözlerle, Fileleftheros'un yayınladığı 'Türkiye' raporu ne kadar da benzerlik arzediyor!.. Son günlerde Başbakan Ecevit ve Dışişleri Bakanı Cem de benzer şeyleri telafuz etmeye başladılar.

Tamam, Türkiye'nin AB'ye girmesini istemiyorlar, malum... Birleşik bir Kıbrıs'ın da AB üyesi olması, görünen o ki, işlerine gelmiyor.

Çünkü AB üyeliği mecburen demokrasiyi zorunlu kılıyor...


18 Şubat 2002
Pazartesi
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED