T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Sol'un sesinin kısılmasının bedeli olan gürültü...

Hiçbir şey durduk yerde olmadığına göre, 11 Eylül'le beraber dünyaya hakim olmaya başlayan "gürültü"nün, neyin sesinin kısılmasının sonucu olduğunu sormak durumundayız.

11 Eylül'den sonra ortaya çıkan gürültü tek eksenli bir gürültü değil. Bu gürültü birden çok bileşen sayesinde ortaya çıkıyor ve etkinliğini de birbirine karşı görünen birçok odağı istihdam etme yeteneği sayesinde üretiyor.

Gürültünün bir ekseninde, son olarak ABD'nin yürüttüğü savaşa destek veren "cengaver aydınlar"ın mektupları ile somutlaşan tutum var. Dün Yeni Şafak, görmezden gelinmeye çalışılan bu mektubu manşetten verdi. Savaş ile terörle mücadele zeminlerini birbirine karıştıran, terörizme karşı ortak bir meşruiyet zemini inşa etme arayışları ile ABD hegemonyası arasında fark gözetmeyen bu bakış açısı, gürültünün en önemli eksenlerinden birini oluşturuyor.

Gürültünün diğer ekseni ise, ABD karşısında pozisyon alma örtüsünün altına Taliban ve benzeri rejimleri ya da Saddam diktatörlüğünü dolaylı yoldan himaye etme arayışlarını yerleştirmeye çalışan tutumlar. ABD'ye karşı çıkma örtüsü altında, anakronik rejimlerle aynı safta olma hassasiyeti ve siyaseti üreten bu tutumlar, 11 Eylül'den beri her yönüyle çıplaklaştı.

Bu birbirine zıt gözüken pozisyonların, dünyanın içinde bulunduğu hali devam ettirmek bakımından birbirlerini nasıl besledikleri çok açık. Ama çıkan gürültü yüzünden her zaman fark edilemiyor bu.

İstanbul'da yapılan İKÖ-AB Ortak Forumu'nda da daha ince ve siyasi izleri görüldü bu tutumların. AB yetkilileri "medeniyetler arası diyalog"un "ruh" düzeyinde kalmasını önemserken, bunun bir "siyasi beden"e dönüşmesine, yani kurumsallaşmasına sıcak bakmadılar. İKÖ adına ortaya çıkan talepler ise, sadece İslam dünyasını mevcut halinin olduğu gibi kabul edilmesi ve diyalogun bu noktadan sonra başlaması düzeyindeydi. Demokrasisizliği, gelir dağılımı adaletsizliğini, ezici yoksulluğu ve otoriter rejimleri tartışma dışı tutmak için seferber edildi İKÖ'nün şahsında İslam dünyasının potansiyeli.

Bu durumda "medeniyetler arası diyalog"un aslında, her medeniyetin kendi içindeki sınıf çelişkilerini, adaletsizlikleri ve suçu diğer medeniyete yükleme yani kesintisiz bir biçimde "öteki" üretme reflekslerini örtbas etme gibi bir yan siyasal işlevi olduğu ortaya çıkıyor. Tüm bunlar mevcut siyasi statükoların birbiri ile tartışır gibi yaptığını ama gerçek bir siyasi muhalefetin ortada olmadığını gösteriyor. İslam dünyasının geneline hakim olan otoriter rejimlerin inşa ettiği siyasi statüko, neo-liberalizmin güvenlik ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş pax Americana'nın işaret ettiği siyasi statüko ve Avrupa-merkezcilik'in AB temelinde görünürleşen siyasi statükosu arasında bir takım tartışmalar var, ama adı üstünden bunlar statükolar arası ilişkileri sergiliyor sadece. Statükolara karşı muhalefet ise yok ortada veya sesini duyurma imkanlarından yoksun. Statükonun muhalefeti bir başka statüko oluyor böylece, ve felaket de buradan kaynaklanıyor…

Düğüm noktası, "yeni sağ" ideolojinin karakteri ve sirayet etme gücüdür. Sol siyasetleri çeşitli düzenlemelerle etkisiz bırakan "yeni sağ", kimi sol siyasetlerde de sağa benzeme refleksini ortaya çıkarmıştır. Sonuçta siyaset düzeyinde sol muhalefetten yoksun kalmıştır dünya. 11 Eylül sonrasındaki siyasal gürültünün ana nedeni de budur. Statükoya direnebilecek imkanlara sahip görünen İslami muhalefet ise, dünya çapında siyaset felsefesinden yoksun tutumlar dizisi ile ifade edildiği için çok kısa sürede yeni sağın yörüngesine girmiştir.

11 Eylül'den sonra ortaya çıkan gürültünün ana sebebi, dünyanın sol muhalefetten yoksun kalmasıdır. Bugün "dünyanın vicdanı", "büyük statüko"yu besleyen küçük statükolar arasında tercihe zorlanmak ve dünyanın gidişi hakkında gerçek değerler temelinde söz söyleme gücünden yoksun kalmak gibi bir durumla karşı karşıya. Buna karşı durmanın tek yolu ise dünyanın vicdanı olacak top yekun bir muhalefeti yükseltmekten geçiyor.


18 Şubat 2002
Pazartesi
 
ÖMER ÇELİK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED