T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Frankfurt kriterleri (?)

Bir okuyucum e-mailde soruyor: "Frankfurt buluşmasından neden bahsetmediniz?" Bunda bir gizli suçlama var: "Gazeteniz Tayyip'e destek veriyor, siz de bazı şeyleri görmüyorsunuz." Bu bize yönelik suçlama. Daha da altta, AKP'ye ve Tayyip Erdoğan'a yönelik suçlama var. Bir süredir Saadet - AKP muhitlerinde tedavül eden bir suçlama. Önce şu soru soruluyor:

"Tayyip Erdoğan, kendisine karşı bugüne kadar en derin kuşatmayı sürdüren Doğan Grubu'nun Frankfurt'taki tesis açılışına neden gitti? Eğer partinin mutlaka temsili gerekiyorsa, başkan yardımcısı ile temsil edilemez miydi?"

Ardından şu tesbit yapılıyor:

"Tayyip Erdoğan bu toplantıya katıldığından bu yana Doğan Grubunun ona karşı tavrı değişti. Önce Hürriyet'te Ertuğrul Özkök, ardından Milliyet'te Güneri Civaoğlu ve Hasan Cemal, nererdeyse meşruiyyet kaygılarını medya planında gideren yazılar döşendiler. Yeni Şafak bile bu üç yazarın yaklaşımlarını "Medyadan Destek" başlığı ile verdi. (21 Temmuz 2002) Ardından Kanal D'de Fatih Altaylı, eski yırtıcı halinden uzak, çok sıcak bir mülakat yaptı Tayyip Erdoğan'la... Nasıl ve neden oldu bütün bunlar?"

Bunların ardından da şüphe ve yargı geliyor:

"Mutlaka Frankfurt'ta bir şeyler oldu ki Doğan Grubu'nun tavrı değişti. Ne verildi ne alındı? Frankfurt kriterleri diye bir şeyden bahsetmek mümkün mü? "

Bu yargının altında medyaya yönelik şüphelerin bulunduğunun da altını çizmek gerekiyor: "Bu medya birisine karşı çıkıyorsa da mutlaka bir çıkarı vardır, destek veriyorsa da..." diye düşünüyor geniş toplum kesimleri. Dolayısıyla, daha düne kadar (hatta bazı sütunlarda bugün bile) meşruiyyet sorgulamasına tabi tutulan bir hareketin ve liderinin, birdenbire, en azından "ılımlı" bir yaklaşıma mazhar kılınmasının, hatta "Canım Tayyip Erdoğan iktidar olsa kıyamet mi kopar?" türünden bir karşıt sorgulama başlatılmasının, "hangi çıkar buluşması?" sorusuna muhatap olması tabii karşılanmalıdır. Böyle bir sorunun, en çok da, bu medya grubuyla nerede ise kan uyuşmazlığı bulunan SP - AKP muhitlerinde etkili olmasını beklemek gerekir. Nitekim, konu çok canlı biçimde tedavülde tutuluyor. Sanırım seçim sath-ı mailinde de, en azından SP ile bağlantılı toplum zemininde AKP'nin yumuşak karnı olacak gibi görünüyor.

Doğrusu, Doğan Grubunun Tayyip Erdoğan ve AKP'ye karşı "Frankfurt sonrası" tavır değişiminin gerekçesini biliyor değilim. Birbiriyle bağlantılı iki şey akla gelebilir: 1. AKP'nin iktidara yürüyüşünü görmek ve geleceğe yatırım yapmak. 2. Erdoğan'la bir anlaşma yapmak.

Bunlardan birincisi Doğan Grubu adına bir beklentiyi ifade ediyor. İktidarla yoğun ilişkileri bulunan bir grup, tek taşa oynamak yerine tüm iktidar adaylarıyla iyi geçinmeyi akıllı bir politika olarak görebilir. Dolayısıyla, ver - al zihniyetiyle "iktidarın en güçlü adayı" Erdoğan'a çengel atma hesabı yapılmış olabilir. Ya ikinci ihtimal? Yani Erdoğan'ın da flörte mukabele etmesi? Ben, Erdoğan'ın böyle bir pazarlık içine girebileceği düşüncesinde değilim. Bu bir bilgi değil elbet, sadece hüsnü zan ve ondan doğan, te'yid edilme ihtiyacında bir kanaat. Yani soru hanesinin açık durduğunu belirtmeliyim.

Yalnız bu konu tartışılırken, bu camianın, medya ile ilişkisindeki bir sorunun daha ortaya konması gerekir diye düşünüyorum; şöyle ki:

-Bizler, yani islami duyarlılığı olan insanlar ve bunun siyasi yansıması olan topluluklar, bir kısım medyanın, bu camiaya yönelik genellikle olumsuz olan tavrından hep mutazarrır olmuş, dolayısıyla yakınmışızdır. Olumlu tavır neredeyse yok, belki de istisnadır. Bizler "keçisi çalınan müftü" haberinin "Müftü keçi çaldı" gibi verilmesini bu medyanın normal tavrı olarak biliriz. Bu durumda da, olumlu haber hep "Düğün değil bayram değil..." kuşkusu ile karşılanır.

-Bununla beraber, topluma bir biçimde ulaşma mecburiyeti sebebiyle medya ile ilişkisi kaçınılmaz olan insanlarımız, her türlü örgüt temsilcileri, siyasi veya sosyal hareket önderleri, hangi çizgide olursa olsun medya ile düzgün ilişkiler kurmayı, haberlerinin doğru yansımasını da aramışlardır. Bunun için lobi yapmaya çalışmışlardır. Mesela, başörtüsü sancısının çok yoğun olduğu dönemlerde üniversiteli ve daha sonra İHL'li kızlarımız, medyanın her tür insanına ulaşma çabası göstermişler, ulaşıp da olumlu sonuç aldıklarına teşekkür etmeyi ihmal etmemişlerdir. Dolayısıyla, kötü davranıyor diye kategorik olarak medya ile her halükarda olumsuz ilişki kurmak diye bir ön kabul oluşmamıştır. Burada belki, bir aşağılık duygusu ve kendine güvensizlik sonucu, medya ile iyi ilişki kuracağım diye, medyanın istediği biçimde kişilik yamulmasına maruz kalma tehlikesinden söz edilebilir.

Konuyu, AKP için somutlaştırırsak, bu partinin lider kadrosu veya tüm hükmi şahsiyetinin şu veya bu medya grubuna kategorik bir olumsuz tavır almayı düşünmeyeceğini tahmin edebiliriz. Bir grupla ilelebet kavga etmek, belki hep kendi köşenizde kalmak istediğinizde mümkün, ama bir ülkeyi yönetmeye talip olduğunuzda, hele de medya söz konusu ise, imkansızdır. Bir ülkeyi yönetmek demek, karşıt- yandaş herkesi görmek, herkese eşit davranmak demektir çünkü. AKP'nin medya ile iyi ilişkiler geliştirmeye çalışmasını normal karşılamak gerekir. Ancak sanırım kuşkular ondan sonrası ile ilgilidir. Yani, bunlar tarafından kabul edilebilir bulunmak için bir şey verildi mi? Bu şüpheleri gidermenin yolunun, medya ile yeniden kapışmak olmadığı muhakkaktır da, AKP'nin ve Erdoğan'ın önünde, bu şüpheleri giderme gibi bir engel bulunduğunu da belirtlmek gerekiyor.

Bir anekdot:

Mimar Sinan Süleymaniye'yi inşa etmiş. Yoldan geçen bir çocuk bakmış bakmış "Bu minare eğri" demiş. Sinan "Git başımdan çocuğum, minare eğri olur mu?" diye çıkışmamış çocuğa. "Dur bakalım evladım demiş, neresi eğri?" Sonra bir halat getirtmiş, minarenin tepesine geçirmiş halatı ve çektirmeye başlamış, "Sen düzelince söyle evladım" demiş. Çocuk da biraz sonra minarenin düzeldiğini söylemiş. Minarede hakikaten eğrilik yoksa en azından böyle yaparak. Eğrilik varsa, zaten mızrak çuvala sığmaz.


26 Temmuz 2002
Cuma
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED