T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Ölümün estetize edilmesi

22 Temmuz'da Yeni Şafak'ın ikinci sayfasında yer alan "Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı Zeytinli beldesinde Belediye Şehir Mezarlığı'nda, dünyaca ünlü müzisyenler Mozart ve Beethoven'in besteleri çalınıyor. Zeytinli Beldesi Belediye Başkanı Şadan Aytaç, hemşehrilerinin acılarını dindirmek ve biraz olsun rahatlayabilmelerini sağlayabilmek için ilahilerin yanısıra klasik müzik yayını yapmaya başladıklarını söyledi" haberi ne kadar dikkatinizi çekti ve üzerinde ne kadar düşündünüz bilmiyorum.

Bu vakayı iki açıdan değerlendirmek mümkün. Birincisi ve daha basit olanı Zeytinli Belediye Başkanı çağdaş Türkiye'nin çağdaş Belediye Başkanı olarak haber olmak istemiş, çılgın bir rotada seyreden ülke şartları içinde zaten yapması gereken hizmetleri yerine getirerek haber olmasının mümkün olmadığını hesaplayarak, dünyada bir ilki gerçekleştirmek üzere "Mezarlıkta müzik" yayınına başlayıp nihayetinde "haber" olma başarısını kazanmıştır.

İkincisi ve daha vahim olanı ise ölümün, ölümlü dünya ile ebedi ahiret hayatı arasındaki bağlantıyı en derin şekilde ifadelendiren hüzün boyutunu "vatandaşların acılarını dindirmek kastıyla" mezarlıkta müzik yayınıyla ortaya kaldırabileceğinin hesap edilmiş olması.

Bir yakınını kaybeden insan için, dünyanın sonunun geldiği, dolayısıyla dünyanın peçelerinden bir kaçının açıldığı bir idrak anıdır ölüm. Bir taraftan gidenin boşluğunu hissedersiniz, bir taraftan en yakınınızın ölümünde kendi ölümünüzü görürsünüz. "Ölmeden önce ölmeyi" emreden Kur'an'ın mesajını kavramak için tefekkürün en uygun olduğu, en yakıcı olduğu an, candan kopan canın kara toprağın kara bağrına teslim edildiği andır. İşte o an mezarlıktan yapılan Hatm-i Şerif ya da ölüm hakkında, ahiret hayatı hakkında insanlara bilgi vererek teselli etmek üzere görevlendirilmiş din adamları aracılığıyla değil de, müzik yoluyla "acılarının dindirilmeye" kalkılması, ölüme bakışın seküler izlerini gösteren bir vakıa.

Fani dünya ile ebedi hayat arasında kurulmuş olan köprü dini merasimlerden arındırılarak yıkılıyor. Maksadı sadece Allah'ın rızasını kazanmak üzere yapılan merasimler "bid'at"tır diyerek modern din adamları eliyle yıkılırken, oluşan boşluğun yerine ya gayr-i müslim adetleri alıyor ya da modern/seküler ritüeller.

1920 yılında ilk defa askeri bando ile eşlik edilen Talat Paşa'nın cenazesinden bu yana; ölüm estetize edilmeye ve giderek eğlence unsurlarıyla karıştırılarak karşılanmaya çalışılıyor.

Ölümü sadece estetize edilmiş bir fon içinde görmeye ayarlananlar için, Filistinli çocukların saçlarından kan damlayarak ölüme tanık oldukları an fazlasıyla iştah kaçırıcı. Kimse görmek istemiyor. Life Style haber saatlerine haber olabilmek için her şeyin estetik olması gerekiyor. Ölümün bile.


26 Temmuz 2002
Cuma
 
FATMA K. BARBAROSOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED