AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
AK Parti ve muhafazakar demokrasi

İktidar partisinin bir ideolojik kimlik arayışı içerisinde olduğu ve kimliğini tanımlama konusunda bazı çabalar yürüttüğü bilinmektedir. Dr. Yalçın Akdoğan'ın birkaç gün önce yayınlanan kitabı (Muhafazakar Demokrasi, Ankara, Ak Parti Yayınları, 2003) konuyla ilgili önemli bir adımı oluşturmaktadır.

Ak Parti, üzerinde oturduğu Refah-Fazilet çizgisindeki yenilikçi-gelenekçi kutuplaşmasından doğmuştur. Ak Parti kurulmadan önce Fazilet Partisi'nde başlayan tartışmalar ve ayrışmada 1970'lerin başından beri devam eden çizgide ortaya çıkan gelişmeler ve gerçekler temelinde önemli değişiklikler yapılmasını ve hareketin gençleştirilmesini savunanlarla çizgiyi olduğu gibi muhafaza etmeyi, herhangi bir değişiklik yapmayı gereksiz gören kesimler şeklinde iki karşıt kutup oluşmuştu. Basın değişimi ve hareketin yenilenmesini savunanlara yenilikçiler adını verirken diğerlerine de gelenekçiler adını uygun görmüştü. Böylece Refah-Fazilet hareketinden iki karşıt siyasi kadro ortaya çıkmıştı. Yenilikçiler Ak Parti çatısı altında örgütlenirken gelenekçilerse Saadet Partisi'nde faaliyetlerini devam ettirmişlerdir.

Bir tutum ve tavır alış olarak muhafazakarlık

Her sosyal hareket ve oluşum gibi siyasi partiler de kendisini doğuran gelişimin genel niteliklerinden bağımsız olamazlar. Buna göre Ak Parti, yenilikçilik söylemi ve değişim talebi ile ortaya çıkan bir hareketin vücut bulması ve ete kemiğe bürünmesi olduğuna göre bu partinin kimliğinin yenilik ve değişim niteliklerinden ayrı oluşturulması düşünülemez. Partinin ideolojik ve siyasal kimliği, ortaya çıkışında etkili olan yeniliki ve değişim kavramları üzerinde oturmalıdır.

Y. Akdoğan'ın yukarıda sözü edilen kitabı, her ne kadar Ak Parti'nin ve kimliğinin bütün yönleriyle ortaya konulduğu bir çalışma olmayıp daha çok "muhafazakarlık" ideololjisinin akademik düzeyde tartışıldığı bir eser ise de aslında partinin uzun zamandır kendi kimliğini tanımlarken kullandığı "muhafazakar demokrat" kimliğine bir bilimsel temel oluşturma çabısı olduğu açıktır. Hem partinin genel başkanı, hem de partili yetkililer zaman zaman Ak Parti'nin "muhafazakar demokrat" bir parti olduğunu söylemektedirler.

Yenilikçilik-değişimcilik iddiasıyla ortaya çıkan bir siyasi hareketin ve partinin kendini "muhafazakar" olarak tanımlamaya çalışması, temelde içinde çeşitli sorunlar barındıran bir çaba olarak görülmektedir. Aslında Türkiye'de "muhafazakarlık" olarak formüle edilebilen bir siyasi hareketin olup olmadığı bile tartışılabilir bir konudur. Mahfazakarlığın kendisi, diğer pekçok siyasi ideoloji gibi ithal bir tavır ve ifadelendirme olarak durmaktadır. Akdoğan, muhafazakarlığın temelde bir tutum olarak kullanılmakla beraber asıl anlamını ve derinliğini onun bir siyasal ideoloji olarak kavramsallaştırılması ile kazandığını belirtmektedir. Ama yine de muhafazakarlığın bir ideoloji olarak ortaya çıkması, içeriğinin netleşmesi ve belirli bir anlam ve eylem haritesinin oluşması mümkün olmamıştır. Ondan dolayıdır ki muhafazakarlık bir ideoloji olmaktan çok bir tutum, eğilim, duruş ve tavır alış biçimi olarak önem kazanmaktadır. Bu tutum ve tavır alışta temel belirleyici argümanın değişimden çok sürekliliğin savunulması, değişimden çekinme eğiliminin olması, değişimde devrimci/radikal yönteme karşı çıkıp evrimi ve kendinden değişimi kabul etmesidir. Yani toplumsal/siyasal değişimin dışarıdan müdahalelerle değil doğal süreçlerle gerçekleşmesinin yanında durmaktadır.

Muhafazakarlığın mevcut toplumsal, siyasal değerleri ve yapıları koruma eğiliminide olması ve bunların iktidar erkinin müdahalesiyle değiştirilmesine karşı bir duruş göstermesi ile Ak Parti'nin doğuşunda etkili olan yenilikçilik-değişim söylemi arasında önemli bir çelişkinin olduğu eğilimi gündeme gelmektedir. Yenilikçilikle muhafazakarlık nasıl aynı kimlikte birleştirilecek ve bir partinin kimliğini ifade edecektir?

Siyasette değişim, toplumsal yapıda muhafazakarlık…

Yenilikçilik ve muhafazakarlık niteliklerinin ortaya koyduğu çelişkinin, aslında anlaşılmaz bir durum olmadığı söylenebilir. Ak Parti temelde statükodan bunalan toplum kesimlerinin yenilik ve değişim taleplerinden doğmuş bir siyasi partidir ve iktidardaki eylemleriyle de bunu çok net şekilde ortaya koymaktadır. Ama buna karşılık toplumsal alanda yerleşik değerlerin, yapıların ve ilkelerin muhafaza edilmesini, sürdürülmesini ve bunların siyaset sürecinde etkili olmasını savunmaktadır. Yani siyasette yeniliği ve değişimi; toplumsal alanda ise muhafazakarlığı kimliğinin temel özelliği yapmaktadır.

Muhafazakarlığın mevcut siyasi statükoyu ve siyasi yapıyı muhafaza etme çabası olarak anlaşılması asla yadırganacak bir tavır değildir. Oysa ki Ak Parti'nin amacı ve misyonu mevcut statükoyu muhafaza etmek değil bunu dönüştürmek, yenilemek ve değiştirmektir. Bu sebeple yeteri kadar netleşmemiş bir ideoloji olarak muhafazakarlığın Ak Parti'nin siyasi kimliğini tanımlama ve toplumsal taleplerle örtüşen bir kimlik ihtiyacına cevap vermek hususunda rasyonel bir tercih olup olmadığı ortada bir soru olarak durmaktadır.

"Muhafazakar demokrat" kimliğinin "radikal demokrat" kimliğinin karşıtı olduğu açık. Ancak Ak Parti'nin program ve eylemlerinin muhafazakar demokratlığa mı, yoksa radikal demokratlığa mı daha uygun düştüğü tartışılmalıdır. Ortaya çıkış şartları ve eylemleri dikkate alındığında Ak Parti'nin daha çok "radikal demokrat" çizgiye yakın olduğu abartı değildir.


14 Ağustos 2003
Perşembe
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED