|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Sayın Ertuğrul Özkök; Muhtemelen çalakalem yazdığınız iki cümlenize ait bir fikir; bu sohbete vesile teşkil etmiştir. Haklı bir karşılık verecekseniz hakkı kabul ve teslim etmeye elbette ki hazırım. Açık konuşalım ki gençler de istifade etsin! 1- Bir önceki Pazar günkü yazınızda: "...sonbahar'da farkına varır ve hüzünleniriz..." diyorsunuz. Benim fikrim; "varır"dan sonraki "ve", cümlenin akışını durduruyor.. sesin ve mânanın bütünlüğü ve güzelliği için "..sonbahar'da farkına varır, hüzünleniriz" dersek daha iyi olur. 2- Yine aynı yazıda "ilk hasat zeytinyağları kapıda" yerine "yeni mahsul zeytinyağı kapıda" ibaresi daha yekpare ve daha akıcı görünür. Lisan'da ve uslup'ta güzellik, böyle küçük noktalara dikkat etmekten doğar. Her cümle bir sanat eseri gibi olmalı!... Ne kadar titiz davranırsak yazı o kadar güzel olur. Bunlar elbette ki sizce de malum. 3- "Bir Pazar tasavvufu" demişsiniz.. Dünya'yı, tabiatı, eşyayı, bir mutasavvıf gözüyle seyrediyor, hayatımızı bir muhasebeye tâbî tutup yeni hamlelere, yeni bir azimle yeni hedeflere yönelmek lazım geldiğini kaydederek güzel bir hayat felsefesi yapıyorsunuz... "Hayat muhasebesini" anladım da "düşünce orucunun üç aylarıdır" derken neyi kastettiğinizi iyi anlayamadım. Kötü ve negatif fikirlerden uzak durmayı mı murad ettiniz? Refik Halid'i sevdiğinize doğrusu memnun oldum. İfade gücü, akıcılık ve güzellik bakımından Türkçe'nin ulaştığı en son mertebeye "Refik Halid Türkçe'si" dendiği malumdur. Eşiniz hanımefendi, Refik Halid Türkçesi'ne tutkun olmakta zannederim size tekaddüm ediyorlar. Benim size bir teklifim var: Refik Halid'in belli başlı eserlerini, başucunuzdaki kitap rafına yerleştirdikten sonra onları sıra ile, hergün hatta yüksek sesle, en az iki-üç sayfa okumak suretiyle dilinizi onun dili ile birleştirebilirsiniz. En azından lisan bakımından "Refik Halid Mektebi" ne süluk edebilirsiniz. Rahmetli Kemal Tahir, "Devlet Ana"yı yazarken Osmanlı Türkçesi'ne ulaşmak için aynı metodu kullanmıştı. Dilinizin mevcut gücüne ve kalitesine en büyük dil ustasının özelliğini katmak istemeyeceğinizi düşünmediğim için sizin de bildiğinize şüphe bulunmayan bu basit egzersizi ben sadece hatırlatıyorum. Bin meşgale arasında, hergün buna vakit ayırmak, zaman zaman gerçekçi ve cesurâne yazılarını takdir etmekten kendimi alamadığım yazar arkadaşıma ait bir problemdir. Kendisine kolaylıklar dilerim. Şunu da kaydedeyim ki, sevilen bir iş için daima bir vakit bulunur. Nitekim, ben hâlâ aynı egzersize devam ediyorum. Birşey daha: Madem ki eşiniz hanımefendi, Refik Halid'i seviyor yani çok okuyor; Türkçesi'nin güzelliğinden şüphe edilemez. O halde kendisini yazmaya teşvik etmek gerekir. Yazmaktan hoşlanmıyorsa Refik Halid özelliği taşıyan bir dil, muattal bırakılmamalı, hiç olmazsa, hitabet, konferans, siyasi ve sosyal faaliyet vadilerinde değerlendirilmelidir. Bir başka ricam Ayşe Arman'ın lütfen kulağını çekiniz: Külhanbey uslubü, ona ve güzel diline yakışıyor, ama o ifrata kaçarak birtakım kerih tabirleri ve isimleri diline katmaktan da geri kalmıyor. Topladığı takdirleri, bir-iki çirkin kelime yüzünden kaybediyor. Bu genç bayan bir taraftan sevgiden, sevgiliden bahsediyor, diğer taraftan da tiksindirici bir kelimeyi hep kullanarak lisanı ile yarattığı güzel atmosferi tahribediyor. Lütfen kendisini ikaz ediniz. Laftan anlamazsa onu çıplaklar kampına veya eğer hâlâ bir Hippi topluluğu varsa oraya röportaja gönderiniz. Sayın Özkök; size başarılar ve esenlikler dilerim!...
|
|
|
|
|
|
|