AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Yeni oryantalizmin yeni silahı

Soru mühim, soru can yakıcı. Tekrar edelim: Eski oryantalizmin iğfal ettiği zihinler eliyle açılan yaraları saramadan, şimdi de yeni oryantalizmin iğfal edeceği zihinler eliyle yeni yaralar mı açılacak bağrımızda?

Eski oryantalizm bizim bilgi kaynaklarımızı bize karşı kullanmıştı. Edward Said şaheserinin en başına eski oryantalizmin en dehşet itirafı olan Luis Massignon'ın şu sözünü almıştı:

"Onların her şeylerini tahrip ettik. Felsefeleri, dinleri mahvoldu. Artık hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler Anarşi veya intihar için olgun hale geldiler…"

Tarihin garip cilvesine bakın ki, bu sözlerin sahibi Massignon ilerleyen yıllarında zihniyet ve eylem açısından Müslümanca tepkiler vermeye başlayacak, fakat onun sözde 'yerli' müşterileri arasından sadece "hiçbir şeye inanmayan" değil, aynı zamanda İslam'a hasım olan idrak hastaları çıkacaktır. Bu topraklar üzerinde 80 yılda olup bitenler bunun en tipik göstergesidir. İşte eski oryantalizmin açmış olduğu yara bu yaraydı.

Yeni oryantalizm Müslüman çocuklarını İslam'a karşı kullanıyor. Dün müktesebatımızı silah gibi kullanıyorlardı, bugün insanımızı silah gibi kullanıyorlar.

Dünkünün tuttuğunu zannettiler. İçimizden devşirdiklerine bakarak "onların her şeylerini tahrip ettik" diye büyük konuşmaya başladılar. Yanılmıştılar. Yani her şey bitmemişti. Nesilleri iğfal etmiştiler. Fakat yeni nesiller, köklerini bularak yeniden doğdular.

Sağlıksızdılar, çelimsizdiler. Manen yetersiz ve de dengesiz beslenmiştiler belki. Fakat yine de varoldular. Kendi köklerine yaslanarak ayakta durmanın yollarını aramaya başladılar. Meydan okumadılar belki, fakat kendilerine meydan okunmasına da sessiz kalmadılar.

Ve eski oryantalizm, başına kovboy şapkası, ayağına kovboy çizmesi geçirerek çıkageldi. Bu kez silah olarak bilgi kaynaklarımızı değil insan kaynaklarımızı kullanıyorlardı. Yani bizi bizimle vuruyorlardı.

Dün kadim oryantalizmin iğfal ettiği zihinler onun emellerine alet olmuştular. Bugünse, aynı güruh yeni oryantalizmin kucağına sorgusuz sualsiz oturmaya teşne görünüyor. Buna alışkınız. Garip de değil. Fakat İslam'a hasım devşirilmiş seçkinler dışında, yeni oryantalizmin müşteri bulmasını doğal karşılayamayız.

İşte açılacak yeni yaralardan kastımız bu.

Uluslararası ahlaksız güç, gücün ahlakını egemen kılmaya çalışıyor. Gücün ahlakı, güçlünün haklı olduğu yargısı üzerinde yükselir. Gücün ahlakı görececidir. Gücün ahlakı Makyavelist'tir. Gücün ahlakı çıkarcıdır. Gücün ahlakı egoisttir. Gücün ahlakı çifte standartlıdır. Evrensel doğrusu yoktur. Kırmızı çizgileri yoktur. Akidesi yoktur.

Uluslararası ahlaksız güç, İslam'ın imajını bozmak için işe giriştiğinde önce "terör" kavramına karşı semantik terör uyguladı. Terörün tanımını yaparken "hak", "hukuk" ve "adalet" yokmuş gibi davrandı. Zalimin terörünün arkasında durdu, mazlumun terörüne karşı zalimle birlikte savaş açtı. Bu tavır, tüm terörle savaşma iddialarını yalanlayan bir ikiyüzlülüktü. Aslında terörü azdıran bir tavırdı.

Önceki yazıda söylediklerimi tekrarlamak durumundayım:

Bir bedene mikrop girerse elbette beden ona tepki verecektir. Bu ateş, öksürük, ter, titreme vs. biçiminde olabilir. Bedenin enfeksiyona yüksek ateşle verdiği tepkiye bakarak bedeni suçlayıp mikroba toz kondurmayanlara ne demeli? Bu ateş bünyeye de zarar verebilir. Ki yaşadığımız da bu. Fakat mikropları sütten çıkmış ak kaşık ilan eden bir aklın sağlığından söz edilebilir mi?

Müslümanlar'ın bünyesine arız olan mikrop yüksek ateşe neden olmuştur. Elbette o bünyenin havale geçirmesine engel olmak şarttır. Mikrobun amacı saldırdığı bünyeye havale geçirterek akıl sağlığını bozmak da dahil her tür kalıcı sağlık sorunları çıkarmak olabilir.

Eski oryantalizme eleştirel bakanlardan Samuel C. Chev'in şu sözlerini, bir de siz okuyun. Eksisiyle yenisi arasında değişen bir şey olup olmadığına karar verin:

"İslam'ın terör, yıkıcılık, nefret edilen barbarlar olarak görülmesi boşuna değildi. Avrupa için İslam devamlı bir felaket konusu idi. 17. yüzyılın sonuna kadar süren 'Osmanlı belası' tüm Avrupa'yı yerinden oynatıyor, Hıristiyan medeniyeti için aralıksız bir tehlike sayılıyordu."

Olan biten her şey, tarihin en uzun fetretinin devam ettiğini gösteriyor.

Söyler misiniz; bütünü gözardı ederek parçayı milletin gözüne dayayanların, gerçeği, yalnızca gerçeği aradıklarına kim inanır?


8 Aralık 2003
Pazartesi
 
SAMİ HOCAOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED