AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Medyatik terör ve İslâm'ı bombalamak!

Gerek Türkiye'de yaşanan menfur terör eylemlerine, gerekse küresel teröre ilişkin Türk medyasında son derece sığ, kafa karıştırıcı ve hedef saptırıcı haber ve yorumlar hâlâ gırla gidiyor. Bunun temel nedeni, terör eylemleriyle ilgili bilgi ve haberleri, Batı medyasından, özellikle de Amerikan güdümünde olan ve Amerika'nın sesi gibi yayın yapan medya organlarından almaya mahkûm kılınmamızdır.

Üzerinde kafa patlatılması gereken asıl yakıcı mesele, tüm dünyada olup biten olayları Amerikalıların çıkarları doğrultusunda paketleyip, ambalajlayıp cilâlayarak küre ölçeğinde ânında dolaşıma ve tüketime sunan küresel Amerikan medyasının estirdiği medya terörü meselesidir. Fiilî terörü kışkırtan ve meşrûlaştıran temel aktör, bizzat dünya üzerinde mutlak hâkimiyet kuran küresel Amerikan medyası ile Amerikan medyasının güdümündeki küresel medya rejimidır.

Çağımızın en büyük düşünürlerinden Martin Heidegger, "kamera, izleyiciye yöneltimiş bir silahtır" derken bugünleri öngören büyük bir düşünür olduğunu kanıtlamıştır. Artık şu gerçek tüm çıplaklığıyla gün ışığına çıkmıştır: Amerikalılar, medyayı, tam bir silah gibi kullanarak kontrol ve kolonizasyon makinasına dönüştürüyor ve sonuçta zihinlerimizi abluka altına alarak dünya üzerindeki hegemonyalarını hem meşrulaştırıyor, hem de pekiştiriyorlar.

Küresel medya rejiminin dili ve söylemi, Amerikan hegemonyasının dili ve söylemi çerçevesinde şekillendiği için sözümona Türk medyası İstanbul'da yaşanan terör eylemlerini bile Amerikan medyası nasıl görüyor, aktarıyor ve yorumluyorsa, aynen öyle görüyor, aktarıyor ve yorumluyor. Bu, tam anlamıyla bir skandaldır!

Türkiye'deki medya Türk medyası filan değil! Türkiye'deki medyanın haber kaynakları ve haberi sunuş biçimleri, tıpkı Amerikan-güdümlü küresel medyanınkiyle tıpatıp aynı.

Burada bir terslik yok mu? Türk medyası, Kıbrıs sorunu, Irak işgali, AB süreci gibi en hayatî meselelerde bile, Türkiye'nin ve bölgemizin çıkarlarını değil, Amerika'nın ve İsrail'in çıkarlarını gözeterek sunuyor Türk toplumuna. Böyle şey olabilir mi?!

Evet burada bir terslik var. Ve bu terslik bir anda olup biten bir hadise değil. Önce seküler, ilkel, egoist, çıkarcı, hazcı, neo-pagan Amerikan hayat tarzı dört bir taraftan pompalandı ve pompalanmaya da devam ediliyor. Ardından, ülkemizi ve İslâm dünyasını ilgilendiren en hayatî meselelerde de Amerikan perspektifi ve çıkarları bizim medyamızın da vazgeçilmez perspektifi olarak kabul edilmeye başlandı: Artık bütün olup bitenleri, sanki Türkiye, ABD'nin bir kolonisi veya eyaletiymiş gibi algılamamız, anlamamız, anlamlandırmamız ve yorumlamamız isteniyor bizden ve Türk medyası tarafından da aynen öyle aktarılıyor her şey. Ama hiç kimsenin şikayet ettiği yok! Yok; çünkü ortada şikayet mercii olarak görülebilecek bir yer yok. Böyle bir ortamda kimi kime şikayet edeceksiniz ki?!

İstanbul'da düzenlenen terör saldırıları, bir gerçeği tüm karmaşıklığıyla ortaya çıkardı: Adına Türk medyası denen şeyin Türk medyası olmadığı, Türkiye'nin, Türk toplumunun çıkarlarını, taleplerini, duyarlıklarını yansıtmadığı ve temsil etmediği kanıtlanmıştır. Türk medyası denen şey, artık küresel hegemonların ve bunların yerel uzantılarının çıkarlarını pazarlamaktan, korumak ve kollamaktan başka bir şey yapmıyor! Görevi, olayların içyüzünü, ayrıntılarını, bütün boyutlarıyla açıklığa kavuşturmak olması gereken Türk medyası tam tersini yapıyor ve artık olayların gerçek yüzünü gizlemek ve örtbas etmekle; dolayısıyla olup biten her şeyi küresel güç odaklarının ve çıkar çevrelerinin çıkarlarını pekiştirmekle haşir neşir oluyor!

İstanbul'daki terör saldırılarının kafamızı daha bir karıştırmasının öncelikli sorumlusu güdümlü medyadır. Enformasyon "kanal"lları hızla çoğalırken ve handiyse savaşlar bile naklen yayınlanırken, insanlar, "bilgi"ye ânında ulaşılabilen bir çağda, tam bir küresel cehâletin ortasında yuvarlanıp duruyorlar!

Buradan şöylesi bir noktaya geliyoruz: Çağımız, medya çağı ve bu çağa hâkim olan aktörler, hâkimiyetlerini topla tüfekle yaymadan önce medya aracılığıyla yayıyorlar: Artık medya, tam bir kontrol ve kolonizasyon aracına dönüşmüş durumda.

İstanbul'daki terör eylemlerine gelince... Bu eylemlerin hedefi, özelde Türkiye, genelde ise İslâm'dır. Bu eylemlerin perde arkasındaki aktörler, bu eylemlerle Türkiye'nin Amerika, İngiltere ve İsrail'den oluşan eksenin dışına düşen politika ve stratejiler geliştirmeye kalkışmasını engellemeyi amaçlamışlardır.

Genelde ise, bu eylemlerle İslâm bombalanmak istenmiştir. Bu eylemler, Amerikalıların 1989 yılından itibaren geliştirdikleri ve küresel stratejilerinin temelini oluşturan "İslâm'ı terörle özdeşleştirme" çabalarını meşrulaştırmayı ve böylelikle İslâm dünyasının Amerikan-İngiliz ve İsrail üçgeninin güdümündeki dünya sistemine direnme ve yeniden tarih sahnesine çıkma potansiyellerini ve girişimlerini etkisiz hâle getirmeyi amaçlamaktadır.

Yapılmak istenen şey, İslâm'ı terörle özdeşleştirmek ve İslâm'ın müslüman toplumlara verdiği direnme ve varolma gücünü ve dinamizmini dinamitlemektir. Burada ucuz taşeronlar bulmakla hedef saptırmaktan başka bir şey yapılmayacağı kavranılmalıdır. Asıl taşeron, Amerika'nın ve İsrail'in güdümündeki küresel medyadır.

O halde, tam bir beyin yıkama, kafa karıştırma ve dolayısıyla istikrarsızlaşma makinasına dönüşen medyalarla ve medyaları küresel taşeronlar olarak kullanan sömürgenlerle başa çıkabilmenin tek yolu, güçlü, ses getirici, güven verici küresel ölçekli medyalar kurmaktır. Aksi takdirde üzerimize gelen tehlikeyi bertaraf edebilmeyi ve püskürtebilmeyi başarmakta zorlanacağımızı iyi bilelim!

Not: Bu yazı, Anadolu Gençlik dergisinin son sayısında -Tasavvur köşesinde- yayımlanan aynı başlıklı yazımın kısaltılmış versiyonudur-YK.


8 Aralık 2003
Pazartesi
 
YUSUF KAPLAN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED