AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Avrupa Birliği'ne ne oldu?

Birkaç ay öncesine kadar Türkiye'de rüzgarlar estiren, yaşanan değişimin itici gücü olarak görülen, basında Doğan Grubu başta olmak üzere TÜSİAD'dan meslek örgütlerine, asker ve askeri mantıkla iş tutma alışkanlığı olan kimi ticari ve "sivil" kuruluşlara kadar her kesimi bir araya getiren AB meselesine ne oldu?

Türkiye'nin AB macerasına ne oldu?

AB savunucularına ne oldu?

Siyasi iktidar, merkez medya, iş dünyası, liberaller kısmi küçük tedirginliklerine rağmen Irak'a asker gönderme kararının etrafında birleştiler.

Kimisi ABD hattında kalmamanın bedelinden korkuyor, kimisi ABD hattının her şeye rağmen değişim konusunda faydalı olacağını düşünüyor, kimisi hükümete tuzak hazırlayarak ellerini ovuşturuyor, kimisi çağdaş Enver Paşalığa soyunmuş bir şekilde ABD üzerinden Türkiye'nin palazlanacağını düşlüyor, kimisinin gözü Kürt meselesinden başka bir şey görmüyor...

Ya akıllar kıt... Ya niyetler kötü... Ya da ikisi birden...

Sıcak çatışma ihtimalinde, ki çok yüksek bir ihtimaldir, askeri siyasetin merkezine yerleştirecek, siyasi iktidarın toplumsal ve politik meşruiyetini zayıflatacak, Türkiye'yi uluslararası arenada yalnız, en azından garip duruma düşürecek, en önemlisi tüm diğerlerinin sübabı olan bir unsurdan, AB sürecinden orta vadede uzaklaştıracak böyle bir adım hükümet tarafından neden atılır?

AB meselesiyle yakından ilgili olanlar aşağıda alıntıya bir gözatsınlar. AB'nin Savunma ve Güvenlik Komisyonu'na 4 Haziran tarihinde sunulan, 12 Haziran tarihinde komisyon tarafından 725 sayılı tavsiye karar metni olarak oy birliğiyle kabul edilen, "Avrupa ve ABD'nin yeni ulusal güvenlik stratejisi" başlıklı bir raporun kimi bölümleri şöyle diyor:

"ABD şu anda tek süpergüç konumundadır (...)

Avrupa ise ikili bir dilemma karşısındadır:

ABD'nin egemenliğindeki NATO varlığı ile Avrupa'nın stratejik ve politik özerkliği bir arada nasıl yürütülecektir?

Avrupa ülkelerinin milli egemenliklerine saygı ile ortak bir siyasi güç oluşumu birlikte nasıl gerçekleşecektir?

Avrupa'nın ABD'nin bugünkü oynadığı üstün rolle mücadele edecek ne gücü vardır, ne bu rolle mücadele etme niyeti vardır.

Avrupa ABD'nin üstünlüğünü kabul etmektedir. Yeter ki, bu üstün konum sadece ABD'nin ulusal çıkarlarını gözetmesin, sadece bir hegemonyaya hizmet etmesin, BM işbirliğiyle tüm insanlığı dikkate alsın.

Avrupalıların ve diğer ulusların itaatine ve araç haline gelmesine dayanan tek kutuplu bir sistem asla kabul edilemez. Böyle bir durum Avrupa'nın geostrateji ve uluslararası ilişkiler konseptiyle kesin olarak çelişir (...)

Bush yönetiminin dış politikası bu yönde bir yönelimi ifade etmektedir. Bu politika ABD'nin ulusal çıkarlarını savunmak ve bunu gerçekleştirmek için politik, ekonomik ve askeri gücün kullanımı üzerine kuruludur.

Ayrıca bu yönetim, tek taraflılığı öne çıkaran, önleyici savaşlar ve gönüllü koalisyonlar uygulamalarını üreten, temelde ABD'nin dünyadaki misyonunu ahlakçı bir radikalizm üzerine oturtan yeni bir geostrateji doktrini geliştirmiştir.(...)

ABD'nin bu yeni pozisyonu Irak Savaşıyla, savaşın önce ve sonrasıyla birlikte ABD-AB ilişkilerini çok kritik bir noktaya getirmiştir. BM, NATO gibi uluslararası kuruluşların geleceğine ilişkin sorunların çözümü de dahil olmak üzere, anlaşmazlıklar ve görüş farklılıkları her geçen gün artmaktadır (...).

Avrupa ABD'nin yeni ulusal güvenlik stratejisi karşısında tavır almak durumunda ve ihtiyacındadır. (...)"

Evet, AB nerede, Türkiye nerede?

Olup biteni, yaşananı görmese, insan, Irak'a asker gönderme meselesinin AB karşıtı lobi tarafından üretildiğini aklına getirecek...


17 Ekim 2003
Cuma
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED