AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Bu liseler bir başkaydı...

Bizim neslimiz, yani "İmam Hatip nesli" bir başkaydı. Görülmemiş bir ilim ve fikir kaynağından ruh ve ilhamını alıyordu.

Bunun sonucu, bu okullardan mezun olanların öyle, mahalle imam veya müezzini olacak bir formasyonu aşan bir birikimleri vardı.

O zaman da, ilim ve fikirde ülke barajını aşacak bir tabandan gelip zirveye doğru tırmanırken, bir çok tutucu ve uyutucu makamları zorlayacakları da belirginlik gösteriyordu.

Fıkıh, hadis, tefsir, kelam, kıraat gibi dinî ilimlerin yanında, tarih, coğrafya, matematik, geometri, sağlık bilgisi, kanun bilgisi, felsefe, mantık, sosyoloji, biyoloji, beden eğitimi, müzik, resim vs birçok ilim dallarından nasibini alan bir sanat tarihi, din sosyolojisi, dinler tarihi, vs derslerini de, ülkenin en önde gelen ilim adamlarından bizzat öğreniyorlardı...

Sosyolojide Osman Pazarlı'dan, Edebiyatta Nihat Sami Banarlı'dan, Felsefe'de Hilmi Ziya Ülken'den, dinî Musikiyi Halil Can'dan, Kur'an-ı Kerimi Üsküdarlı Ali Efendi'den, Dinler Tarihi'ni Anne Mari Schimmel'den, İslam Hukuku'nu, Amme Hukuk Ord. Prof. Dr Recaî Galip Okundan'dan, ve Prof. Dr. Selçuk Özçelik'ten, fıkhı Ömer Nasuhi Belmen'den, bizzat okuyup ders alanların her halde Türkiye'de başlayan bu fikir ve eğitim hareketi'nin ülke hudutlarını aşan beynelmilel akademik kürsülerin de ilgi alanına girmiş oldu.

Bu durum, bu okulların mensuplarını beş vaktın dışında, 24 saat içinde "ibadet için" bir saatin dışında, geride kalan bunca zaman, ilim yuvaları, kütaphane, akademik çalışma, lisan öğrenme ve okuma ile araştırma arasında geçmiş bir neslin bugünkü durumu...

İşte rahatsızlık bundan ileri geliyor.

Köylü, işçi ve memurun çocuğu imam veya müezzin olsun. Beylerin vefatında, gassal olup, cesetleri ile uğraşsın. Yoksa, toplumun sosyal ve siyasal sorunları ile uğraşmak ne haddine...

Zorlanan buydu ve aşılan da bağnazlıktı.

Toplumun her alanında, her sosyal, siyasi ve kültürel eyleminde söz sahibi ve etkin bir birikim sahibi imam-hatiplinin yer alması, bağnaz ve karanlıkların prensine teslimiyet içinde olanları rahatsız etmiş ki, şimdi her şeyi ile, milletin tercihi ve eğilimin öncüsü olanlara karşı bir "kara cübbeli yürüyüşü" baş gösterdi.

Bu "cübbeliler" ki, onların geleceği için 12 Eylül 1980 sonrasında YÖK'e vücut veren Sayın Doğramacı'nın yaptıklarına tahümmül edemeyenlerin "Nokta" dergisindeki karikatürleri hafızalardan silinmiş değildir.

O gün, YÖK'ün içine ettiler, şimdikiler de onun ürünü, "istemezük" kafası ile, statükoyu savunan ihtilal/kitap hırsızı "kleptoman"ların suları bulandıran fikirlerine milletin ne zamana kadar tahammül edeceklerini merak ediyoruz.

Zira, imam hatipler değişimi ve gelişimi, bunlar da statükoyu temsil ettikçe, daha çok fırtınayı göğüslemeye hazır olmalıyız...


www.sadikalbayrak.com

26 Ekim 2003
Pazar
 
SADIK ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED