|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ABD Savunma Bakanı Colin Powel, evvelki gün canlı yayında konuşuyordu. İnsanların gözünün içine baka baka alay ediyordu. Irak'ta insan haklarını korumak için bulunduklarını, özellikle kadın haklarını korumayı amaçladıklarını daha da önemlisi demokrasi ikame etmek için ırak'ta savaştıklarını söylüyor ve kendilerinin en büyük insan hakları savunucusu olduğunu vurguluyordu. Sorulan bir soru üzerine de bu hafta boş vaktini değerlendirmek için Türkiye'ye gideceğini söylüyordu. (Bugün Türkiye'de olması gerekiyor) Sayın bakan hâlâ Irak'ı kitle imha silahlarından arındırmaktan ve halkı özgürleştirmekten bahsediyor. Evvelki gün Amerikalı bir gazeteci geldi odama. Küçük bir söyleşi yaptı. Ona sordum, "Amerikalılar ve siz bölgeyi kitle imha silahlarından arındırma gerekçesini inandırıcı buluyor musunuz?" diye. O da inanmıyordu. Halkı özgürleştirmek, evlerine baskınlar yaparak taciz ederek, sivil yerleşim merkezlerini gece gündüz bombalayarak belli belirsiz insanları tutuklayarak mı tahakkuk edecek? Halkın suyunu elektiriğini keserek gıda depolarını havaya uçurarak mı özgürleştirecek? Madem öyle de yıllardır Filistinlilerin, Çeçenlerin, Keşmirlilerin ve diğer mazlum halkların özgürlük çağrısına neden cevap vermedi ABD? ABD silah denetçilerine sahte delil sunarak, Bin Ladin'in Irak ile ilişkisini iddia ederek köklü bir devlete yakışmayacak yalanlarla piyasaya çıkmış o yüzden de dünya kamuoyunda inandırıcı olamamıştır. Dünya kamuoyunu inandıramadığı için de bu harekata karşı dünya kamuoyu tepkili olmuş, protestolar devam etmektedir. Colin Powel'i dinlerken insanlığımdan utandım. İnsan hakları, özgürlük, kadınların özgürlüğü gibi söylemlerin yanı sıra Irak'ta süren savaşın ekranlara yansıyan yüzünü gördükçe insanlığımdan utandım. Hele boş zamanını değerlendirmek için Türkiye'ye geleceği yalanına ise hem güldüm hem de sinirlendim. Kendini akıllı alemi kör ve aptal sanan görüntüsüne kızdım. Colin Powel'den sonra Irak televizyonunu açtım. Enformasyon Bakanı es-Sahhaf konuşuyordu. Saddam fedailerinden, Solcu Baas partisinin üyelerinin kahramanlığından bahsediyordu. Bir an geçmişteki solcu kapitalist çekişmeleri hatırlattı bana. Bir yanda cihad çağrısı öte yanda Moskova kalıntısı Baasçı söylem çelişkisi. Irak yöneticilerinin de en az ABD yöneticileri kadar iki yüzlü olduğunu gösteriyordu. Savaşın ilginç yanı ise İngilizlerin ikinci planda kalmaları. Birinci dünya savaşında bölgeyi işgal ederek, sonra kukla yönetimlerle kolay yutulacak lokmalar haline getirerek emellerine ulaşan İngilizler şimdi ABD'nin yanında ve ikinci ortak olarak savaşa katılarak sessizce ve sinsice hareket ediyorlar. Bölgeyi yeniden şekillendirme konusunda ortak kabul etmeyen ABD İngiliz ikilisi Türkiye'yi dışlama kurnazlığının pahalıya mal olduğunu gördüler. Şimdi beyefendi boş zamanını değerlendirmek için Türkiye'ye geliyormuş. Güneyde burnu sürtülen ABD'nin, bu burnundan kıl aldırmaz tavrının arkasında ne var göreceğiz. Şanlıurfa'ya düşen füze kalıntılarını incelemeye gelen ABD'li askerlere karşı, köylümüzün gösterdiği tepkinin bu milletin tepkisi olduğunu anlayabilecek mi onu da göreceğiz.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |