AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Devlet 40 milyar dolarlık hazine buldu

Bu yıl Türkiye ekonomisinin ayakta durması iki faktöre bağlı: Birincisi tasarruf. İkincisi ise gelir artışı.

Irak Savaşı'nın gölgesinde bir de 92,5 milyar dolar iç ve dış borç ödeyeceğiz.

Hükümet zorunlu olarak tasarruf kararı aldı. Bu yıl yaklaşık 20 katrilyon liralık tasarrufa gidilecek.

Tabii, sırf tasarrufla iş bitmiyor. Geliri de artırmak gerek.

Asıl zor olan bu.

Potansiyel olacak ki gelir artsın. Yoksa yıllardır olduğu gibi borç kesesinden yer durursun.

Biz devletimizi baba olarak görürüz. Bizim gözümüzde babamız zengindir. İş isteyenler, aş isteyenler de kredi isteyenler de ona gider.

İşin aslına bakarsanız, devletimize "baba" sıfatından çok "ağa" sıfatı daha bir yakışıyor.

Ağa'nın evinde Halil İbrahim Sofrası var. Gelen yiyor, giden yiyor.

Bir buçuk milyonu aşkın çalışanı var, bu ağanın.

Onlara maaş vermekle kalsa iyi....

Bir de bedava ev, araba veriyor. Onlar huzur içinde dinlensinler diye tatil köyleri, sosyal tesisler kuruyor.

Bu ağanın elinde tam 225 bin lojman var. Düşünün onların, ısınması bakımı, onarımı da "devlet ağa"ya ait.

Buna, 2 bin 649 tatil köyü, turistik ya da sosyal tesisi daha ekleyin...

Tam ağanın eli tutulmaz misali...

Arsaları, arazileri, fabrikaları da hesaba katarsak, bizim fakir gibi gördüğümüz devlet aslında bir hazinenin üzerinde oturuyor.

Hükümet bunun farkında... Gömülü duran bu hazineyi çıkarmak için harekete geçti.

Ne kadarını ne kadar sürede satarlar bilinmez ama, sırf lojmanlara ve sosyal tesislere biçilen değer 18 milyar doları buluyor.

Orman niteliğini kaybetmiş arazilerin satışından ise 20 milyar dolar elde edilebileceği hesaplanıyor.

Özelleştirilebilecek tesislerin piyasa değeri ise 8 milyar dolar düzeyinde.

Daha şimdiden, vergi barışından 2 milyar dolarlık gelir garantisi sağlanmış durumda.

ABD, 8,5 milyar dolar kredi verecek diye seviniyoruz. Oysa 40 milyar dolarlık servet devletin elinin altında.

Sat kazan... Tabii ne kadarını satabilirsen...

Umarız devlet bu kez basiretli tüccar gibi davranır.

Aksi takdirde, bu hükümet de bu çarkı çeviremez.

Kirazın sapı, zıkkımın kökü

Gazetelerde "Sağlıklı yaşam", "Nasıl zayıflarsınız?", "Bir haftada 5 kilo verin" gibi haber ve araştırmalardan geçilmiyor.

Geçenlerde yene bir gazetenin ekinde, sebzelerle kolay kilo vermenin formülü anlatılıyordu.

İster istemez baktım..

Efendim 2 haftada 6 kilo verdirdiği söylenen formül bi kolay bi kolay ki sormayın.

Görmediyseniz size kıyak yapayım, formülü özetleyeyim.

Birinci gün: Maydanoz suyu, kiraz sapı çayı, anason cayı, sığır bonfile, balık..

İkinci gün, bu çeşitlere bir de dereotu suyu ekleniyor.

Şimdi siz, "Kiraz sapı çayı, maydanoz ve dereotu suyunu ben nereden bulayım" diyeceksiniz.

Aslında, "Zıkkımın kökünü yiyin!" diyeceklermiş de kalemleri varmamış.

Damatlar cepheye

Savaş çığırtkanlığı yapanları hiç anlamıyorum.

Ölüme bu kadar alkış tutulur mu!

Oysa onların destekledikleri savaşta, oyun çağındaki çocuklar ölüyor. Bebeler bombalar altında can veriyor.

Savaş şakşakçılığı yapanlara bakıyorum. Onların da çocukları var. Erkek çocukları yoksa da nurtopu gibi damatları var.

Acaba Türkiye savaşa girse o nurtoplarını cepheye gönderecekler miydi? Asla...

SORU HATTI

Bir milyonluk ne zaman piyasaya çıktı?

Soru: Milyonlar, milyarlar derken, trilyondan sonra katrilyona da alıştık. Milyonluk kağıt para ile ne zaman ilk kez tanıştık hatırlamıyorum bile.

Bir milyonluk ne zaman tedavüle çıktı, çıktığında satın alma gücü ne kadardı?

Cevap: Kağıt parada milyona geçmemiz, 1995 yılının mayıs ayında oldu. Enflasyon çocuğu olarak 16 Mayıs 1995 tarihinde bir milyonluk banknot doğdu.

O tarihte dolar 40 bin liraydı. Demek ki bir milyon lira 25 dolara eşitmiş.

25 dolar şimdilerde 42 milyon lira ediyor. Enflasyon oranı ile hesaplandığında 1995'deki bir milyonluğun bugünkü değeri de 46 milyon lira.

Bir zamanlar kartal olan bu parayla şimdi ancak iki simit alınabiliyor.

BİLGİ TANECİĞİ

Kırmızı ve yeşil trafik ışıkları dünyada ilk kez 1914 yılında Amerika'da caddelere yerleştirildi.

İlk kol saati 1924 yılında piyasaya çıktı.

İlk kağıt para 1661 yılında İsveç'in başkenti Stockholm'de basıldı.


2 Nisan 2003
Çarşamba
 
ŞEMSİ YÜCEL


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED