T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Ekonomik ve Sosyal Konsey toplandı

Sosyal diyalog ihtiyacının vazgeçilemezliğini tartışamayız. Ve bu ihtiyacın kurumsal bir yapılaşmayla giderilmesi de artık demokratik bir gereklilik haline gelmiştir. Ülkemizde bu anlamda yapılaşmanın tabanını Başbakanlık genelgeleriyle başlayan süreçten yasalaştırmaya ulaşarak oturtabilmiş olmanın kıvancını yaşıyoruz. Ancak yaklaşık beş yıldır yaşadığımız iktisadi kriz şartlarında bilgilenme, konsensüs sağlama ve ortak kararlar alma alanlarında önemli gelişmeler sağlamamıza katkılarda bulunabilecek böyle bir organizasyonun yararlarını ve bu anlamda 4641 sayılı Ekonomik ve Sosyal Konsey Yasası'nın 21 Nisan 2001 tarihinde yürürlüğe girmesinin hasılasını elde edebilmiş ve yaşayabilmiş değiliz.

Demokratik siyasal sistemde sosyal taraf olarak nitelenen işçi ve işveren üst örgütlerinin temsilcileriyle toplumsal zemin içerisinde etkin yer tutan diğer organize çıkar gruplarının temsilcilerinin kurumsal birliktelikle ülkenin temel ekonomik ve sosyal politikalarının belirlenmesi ve uygulanmasına katılmalarına; yani sosyal taraf temsilcileriyle diğer organize çıkar gruplarının temsilcilerinin gönüllülük ilkesiyle bir araya gelerek, demokratik tartışma ve karar alma süreci içerisinde, ülkenin makro düzeyde iktisadi ve sosyal politikalarının belirlenmesi ve uygulanmasına katılmasını sağlayan mekanizmaya sosyal diyalog diyoruz. Prof. Dr. Toker DERELİ'ye göre, "Devletle işçi ve işveren sendikalarının tepe örgütleri arasında makro-ekonomik ve sosyal politikalar alanında gönüllü işbirliği anlamında kullanılan sosyal diyalog kavramı, daha çok Keynesçi ekonomi politikalarının bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Tam istihdamı fiyat istikrarı içinde ve özgür toplu pazarlığın varolduğu bir ekonomik ortamda gerçekleştirmek gibi çelişik amaçları bağdaştırmaya çalışan ve ulusal düzeyde üçlü işbirliği 'neokorperatizm' ve 'ücret ve gelirler politikaları' gibi isimlerle de anılan sosyal diyalog, gönüllü temele dayandığı için zaman zaman terkedilmişse de günümüz neo-liberal ekonomik ortamında yeniden popüler hale gelmiştir. Günümüzde ülkelerin büyük çoğunluğunda farklı biçimlerde de olsa bu çeşit üçlü ya da çok taraflı kurullar faaliyettedir."

Küreselleşme süreci içerisinde gelişen endüstri ilişkileriyle uluslararası rekabet koşulları, çıkar çatışmasından çıkar birliğine dayalı diyalog ve işbirliği ilişkilerine dönüşümü zorlamaktadır. Bunun için ülkemizde de sosyal diyalogun kurumlaşması yönünde, sosyo-ekonomik gereksinimler doğrultusunda, olumlu bir gelişme yaşanmıştır. MESS Genel Sekreteri Av. İsmet SİPAHİ'nin belirttiği gibi, "Ekonomik ve Sosyal Konsey, işçi ve işverenlerin uzun süren çabaları ve girişimleri sonunda yasal olarak hayata geçirilmiştir. Konsey, ëekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında, toplumsal uzlaşma ve işbirliğini sağlayacak, sürekli ve kalıcı bir ortam yaratarak, istişari mahiyette ortak görüş belirlemek içiní oluşturulmuştur.(...) Hükümet ve toplumsal kesimler arasındaki uzlaşmayı ve işbirliğini geliştirmek için kurulan Konsey'in, üç ayda bir olağan olarak toplanması hedeflenmiştir. (...) Ülkelerin ekonomik başarısında diyalog ve işbirliğinin önemi büyüktür. İşçi-işveren kuruluşları çalışma hayatının kararlarını beraber almadıkça ve herkes kendi köşesinde bekledikçe, (...) problemlere çözüm bulunamayacak, uyum sağlanamayacaktır. Uzlaşma olmadan, ayrı ayrı ortaya atılacak çözüm yollarının başarılı olması pek mümkün değildir. Bugüne kadar olmadığı ölçüde, artık Hükümet, işçi ve işveren kuruluşları beraber düşünmeye, beraber karar vermeye, meseleleri beraber tartışmaya, kısaca beraber yaşamaya mecburdur demiyorum, MAHKUMDURLAR."

Yapılan araştırmalar ve ülke deneyimleri, sosyal diyalog mekanizmasını başarı ile sürdüren barışçıl endüstri ilişkilerine sahip ülkelerin daha hızlı ekonomik ve sosyal gelişme sağladıklarını göstermektedir. Bunun için "Konseyin yapısı işçi ve işveren tepe örgütlerinin temsilcileri ve devlet temsilcileri dışında, ekonomik ve sosyal politikalarla yakından ilgili diğer belirli çıkar grubu temsilcilerini de içermelidir." 4641 sayılı ESK Yasası'nın 2. maddesi de bu doğrultuda bir düzenleme yapmıştır. Ekonomik ve Sosyal Konsey, Yasa'nın kurduğu yapı içerisinde kurumlaşma kabiliyeti taşımaktadır. Ancak bütün sorun, kurumsal işleyişin temin edilmesidir.

58. Hükümet Programı'nda, "Ulusal düzeyde Ekonomik ve Sosyal Konsey etkin olarak çalıştırılacak, bölgesel ve yerel düzeyde özel kesimin ve sivil toplum örgütlerinin kamu yöneticileri ve siyasi yetkililer ile bir araya geleceği benzeri yapılar geliştirilerek yaygınlaştırılacaktır" görüşü yer almaktadır. Sayın Başbakan Abdullah GÜL'ün başkanlığında kurulan 58. Hükümet, güvenoyu almasından sonra, 25 Aralık 2002 tarihinde Ankara'da Ekonomik ve Sosyal Konsey'i toplamıştır. Toplantıya katılan taraflar, ülkenin yaşadığı sorunları, varsa çözüm önerilerini ve Hükümetten taleplerini dile getirmişlerdir. Hak-İş Konfederasyonu'nun metninden öğrendiğimize göre, bütün tarafların önemle vurguladıkları hususların başında, "sivil toplumun karar süreçlerine müdahil olması" talebi gelmektedir. Bu talebin önemi tartışılamaz. Çünkü kanun tasarısı haline getirilmek üzere hazırlanan taslakların mümkün olduğu sürece ve öncelikle, TBMM'ye gönderilmeden, Ekonomik ve Sosyal Konsey'de görüşülmesinin sonsuz yararları bulunmaktadır.

Ekonomik ve Sosyal Konsey toplantılarında yapılan görüşmelerin ve alınan kararların bir bülten ile kamuoyuna açıklanması gerektiğini burada belirtmek istiyorum. Böylece ESK hasılaları, kamuoyunun belleğine kazanılmış olacak ve tahlillere konu edilebilecektir.


6 Ocak 2003
Pazartesi
 
TAHSİN SINAV


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED