T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Metne açık davet: 'Geceyazısı'

Çıkan ilk sayısında idealize ettiği, yer yer soluduğu ve yaydığı atmosfere bakılırsa, seçkin okuyucu için yayım hayatına atılan bir dergi "Geceyazısı": Bakın, bu iyi işte!

Sel Yayıncılık'ın finansörlüğünde dört ayda bir çıkacağını ve gövdesini olgun, orta, genç kuşak edebiyatçılarının çalışmalarıyla inşa edeceğini öğreniyoruz "Geceyazısı"nın. İlhan Berk'ten Selim İleri ve Cem Akaş'a, üç kuşaktan yirminin üzerinde bir şair/yazar kümesinin renklendirdiği ilk sayının, edebiyat/şiir adına, yenileyici bir beğeni ufku doğurabileceğini söylemek, iddialı mı olur, bilemiyorum..

Görselliğin sıfırlandığı ve dolayısıyla sayfaların sadece metne ve 'okumak' fiiline ayrıldığı, dört aylık olması bakımından da doğrudan bir 'çalışma/ikmal dergisi' olmuş "Geceyazısı"..

"Kimsenin çıkarmadığı" bir dergi kimliğine sahip oluşunun altı ısrarla çizilse de, "Geceyazısı"na, bir Enis Batur klâsiği demek, hiç de yanlış olmaz sanırım..

'Ürün'ü -dergi 'Ürün' diyor ama, bence 'Ürün' ifadesi, her zaman olduğu gibi alt yapısı ve işlerliği itibariyle 'zenaat'i, dahası 'fabrikasyon'u çağrıştırıyor; "Eser" demek daha doğru- öne alırken/çıkarırken, "Yazar imgesi"nin metnin önüne geçirilip, son yıllardaki 'kirlenmiş'liğine de vurgu yapan bir edânın misyonunu taşıyor.. Bu hâliyle, "Geceyazısı", edebiyat adına bir 'dip/derinlik' arayışı ve seslenişi olabilir pek alâ.. Zira, hedefi çok sahih, net, açık: "Yazının ta kendisi"!

Son dönemde edebiyat dünyasına hakim olan 'soytarı rûh'un ardına takılanların azalmayıp, habire çoğaldığını göz önüne getirirsek; sanıyorum, has yazar/şair için yegâne kaygunun bu tür bir 'arayış/kollayış'ta sembolleşeceğini ifade edebiliriz.

"Geceyazısı" için söylenebilecek bir iyi şey daha var: Okuyucuyu yönlendiriyor! Hiç olmazsa, 'teorik' plânda bunu taşıyor edebiyat dünyasına.. İsimlerin, imzaların, figürlerin şurda-burda "halk dalkavuğu" olarak fink attığı ve alelâde çalışmalarla prim yaptığı günümüzde, 'okuyucu'yu yeniden metne davet etmenin nesi kötü olabilir ki? İyi ki bunu yapıyor!.

Söylemek bile fazla: Evet, Türkiye'de 'sıradan' okuyucunun yönlendirilmeye, idealize kaygulara çekilmeye, edebiyatın/şiirin hasına odaklanmaya olan ihtiyacı, sanıyorum her zamankinden daha fazla.. Bunu görmek, anlamak için edebiyatın/şiirin içinde olmak, belli estetik kayguları paylaşmak ve edebiyat çevrelerinde yer bulmaya çalışan soytarı rûhlular ve bukalemun mîzaçlılardan ve onların sözde 'ürün'lerinden şeytan görmüş gibi kaçmak, yetiyor da artıyor bile..

Geçtiğimiz yılların en nitelikli 'çalışma' dergilerinden biri olan "Defter", 'kapanmak' zorunda kaldığında, kendini edebiyatın/şiirin içinde hissederek, edebiyatın/şiirin varoluş/varlık sorunlarına kafa yoranlar, bu durumdan fazlasıyla müteessir olmuşlardı. Bu bakımdan, "Geceyazısı"nın biçim ve içerik itibariyle, varolan boşluğu kapatmaktan öte, edebiyatın/şiirin sahici değer, anlam ve işlevine tazeleyici katkılarda bulunmasını beklemek hakkımız olmalı, diye düşünüyorum.

Göreceğiz... (İrtibat tel.: (0212) 511 10 05-244 15 06)


24 Şubat 2003
Pazartesi
 
İHSAN DENİZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED